Kocaeli'nin Kartepe ilçesinde yaşayan halı fabrikası sahibi 56 yaşındaki Nurhan Ör'den 7 Kasım 2023'ten itibaren haber alamayan yakınları, polise başvurdu. Polis ekiplerinin yaptığı çalışmalar sonucu, Nurhan Ör'ün otomobili Gebze'de terk edilmiş halde bulundu. Kocaeli İl Emniyet Müdürlüğü Cinayet Büro Amirliği ekipleri, geniş çaplı bir soruşturma başlatarak bin saatlik kamera kaydını inceleyerek olayı aydınlattı.

İstanbul Sultanbeyli'deki bir oto galeride Nurhan Ör, darp edilip bayıltıldıktan sonra halıya sarılarak otomobilinin bagajına konuldu ve Kocaeli'nin Kartepe ilçesindeki bir çiftliğe götürüldü. Burada Ör'ün cesedi parçalara ayrıldı ve asitle eritildi.

ARKADAŞ OLDUKLARI ORTAYA ÇIKTI

Polis ekiplerinin soruşturması sonucu Işık E. (56), Ahmet T. (57), Bahadır T. (30), Ceyhun A. (57), Emrah D. (34) ve Ferdi G. (37) gözaltına alınarak tutuklandı ve cezaevine gönderildi. Tüyler ürperten cinayette, zanlılardan Işık E., Ahmet T. ve Ceyhun A.'nın lise yıllarından beri Nurhan Ör ile arkadaş oldukları ortaya çıktı.

TELEFONU CAMDAN ATILDI

Nurhan Ör'ün öldürülmesine ilişkin hazırlanan iddianame, Kocaeli 4. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi. İddianamede, Nurhan Ör'ün kaybolmasının ardından yapılan incelemeler sonucunda, cep telefonunun şüpheliler tarafından Gebze Güzeller Mahallesi Gençlik Caddesi'nde seyir halindeki bir otomobilin camından atıldığı belirtildi. Telefonun, H.K. tarafından yönetilen bir kamyonetin kasasına düştüğü ve saat 22.00 civarında çalması üzerine H.K.'nın durumu fark edip telefonu açarak Nurhan Ör'ün eşi Başar Ör ile konuştuğu, böylece cep telefonunun yerinin tespit edildiği detaylarına yer verildi.

 “OLAYI PLANLAYAN IŞIK E.”

Trafik magandası, astsubayımızı şehit etti! Trafik magandası, astsubayımızı şehit etti!

Nurhan Ör'ün, olay günü sanık Işık E. ile birlikte Sultanbeyli'de bir iş yerine gittiği, burada Işık E., Ahmet T. ve Ferdi G. ile bir araya geldiği ifade edildi. Nurhan Ör'e ait aracın, Gebze ilçesinde 8 Kasım 2023 tarihinde terk edilmiş olarak bulunduğu belirtildi. İddianamede, şüpheliler Ceyhun A. ve Ferdi G'nin avukatlarının huzurunda verdikleri ifadeler de yer aldı.

Olayın, Işık E. tarafından planlandığı ve Nurhan Ör'ün, İstanbul'daki bir oto galeride Emrah D. tarafından başına sopa ile vurularak bayıltıldığı, ardından ellerinin ve ayaklarının bağlanarak halıya sarıldığı, daha sonra Ceyhun A.'nın arandığı belirtildi.

 İddianamede ayrıca, Ferdi G. ve Ceyhun A.'nın, maktulü aracın bagajına yerleştirip Ketenciler köyündeki bir çiftliğe götürdükleri, burada Ceyhun A.'nın baltayla cesedi parçalara ayırıp kimyasal madde dolu bir varile koyduğu ve ardından kullanılan eşyaların yakıldığı da yer aldı.

“CESEDİ PARÇALARA AYIRIP, VARİLLERDEKİ ASİTLERE KOYDUK"

İddianamede, şüphelilerin savcılıkta verdikleri ifadeler de detaylı olarak yer aldı. Ceyhun A., ifadesinde, "Ölen kişinin lise arkadaşım Nurhan Ör olduğunu öğrendiğimde pişmanlığım daha da arttı. Bu olay, tamamen Işık E. tarafından planlandı. Ferdi ve Ahmet'in de bu plandan haberi vardı, ancak Bahadır'ın bu olayda bilgisi olup olmadığını bilmiyorum. Nurhan'ın tam olarak nerede öldürüldüğünü de bilmiyorum. Başlangıçta öldürme planı yoktu; halıya sarılı gelen kişiye senet imzalatılacak ve duruma göre hareket edilecekti. Ben, Işık E.'ye olan borcum nedeniyle bu işe dahil oldum ve sadece senet imzalama için yer temin etmeyi planlıyordum. Ancak, öldüğünü fark edince cesedi parçalara ayırıp iki gün önce getirilen varillerdeki asitlere koyduk. Cesedi parçalama işini tek başıma yapmadım; Ferdi de bana yardım etti. Ferdi, önce bıçakla boğazını kesti, ben de bana gösterdiği yerlere balta ile vurarak cesedi parçalara ayırdım. Ertesi gün, olayda kullandığımız çoğu malzemeyi yaktım, bunu da Işık'ın beni telefonla arayarak talimat vermesi üzerine yaptım," şeklinde konuştu.

"NURHAN'I BU İŞ İÇİN YERE SERİLMİŞ OLAN HALIYA SARDIK VE ARACIN BAGAJINA KOYDUK"

Emrah D'nin, Nurhan Ör'ün ağzını ve gözlerini koli bandıyla bantladığını söyleyen Ferdi G., "Ben de Nurhan'ın ayaklarını bantladım. Emrah ayrıca plastik kelepçeyi ellerine ve bacaklarına bağladı. Daha sonra Nurhan'ı bu iş için yere serilmiş olan halıya sardık ve aracın bagajına koyduk.  Bu aracı Kartepe'ye Ceyhun götürecekti. Ben de Ahmet'i Viaport'a yakın yerden alarak Kartepe ilçesine doğru yola çıktım. Yolda Ahmet ile Ceyhun bu iş için alınmış açık hatlarşa görüştüler. Kavurmacı H. olarak bildiğim yere arabayla gittim. Ben bu araçtan indim, Ceyhun başka araçla beni aldı. Ceyhun'un çalıştığı çiftliğe birlikte gittik. Aracın bagajını açtığımızda Nurhan hareket etmiyordu" diye konuştu.

"CEYHUN, NURHAN'I HALIDAN ÇIKARIP ÖNCE KAFASINI, SONRA AYAK VE KOLLARINI KESTİ"

Nurhan'ın burnuna su serptiğini anlatan Ferdi G., "Ceyhun da Nurhan'a tokat attı ama herhangi bir tepki göstermeyince öldüğünü düşündük. Ceyhun, Işık'ı arayarak, 'Kuzu ölmüş' dedi. Işık'ta Ceyhun'a 'Gerekeni yapın o zaman' demiş. Bundan sonra Ceyhun üzerine bir şeyler giymeye başladı. Bana da 'Sende giyin' dedi. El arabasıyla halıya sarılı şahsı çiftlikteki kapalı alana götürdük. Ceyhun yere branda ve çadır benzeri şeyler serdi, kütük ile balta getirdi. Ceyhun, Nurhan'ı halıdan çıkarıp önce kafasını, sonra ayak ve kollarını kesti. Bu parçaları küçük varillere ve kovalara koydu. Daha sonra 2 ya da 3 yan odadaki yere götürdü. Varillerin içine kimyasal sıvı döktü. Duman çıktı. Ben zaten bu süreçte çok kötü olmuştum. Bana, 'Sen git ben gerisini hallederim' dedi" ifadelerini kullandı.

  Yaşananları anlatan şüphelilerden Emrah D. ise ifadesini şöyle sürdürdü:

 "6 Kasım 2023 tarihinde Ferdi beni arayarak sakallarımı boyatmamı istedi. Ben de dediğini yaparak kuaförde sakallarımı boyattım. Olay tarihinde olan 7 Kasım 2023'te Ferdi beni yanında Bahadır'da bulunurken evimin yakınlarında aldı, birlikte Ferdi'nin iş yerine gittik. Orada yemek yedik. Bahadır eksper işinin olduğunu söyleyerek yanımızdan ayrıldı. Daha sonra ben Ferdi ile Torren isimli iş yerine gittim. İş yerinde müzik dinlerken Işık'ın sesini duydum. Yanında Ferdi ve tanımadığım bir şahıs vardı. Üst kata çıktılar. Daha sonra Ferdi beni üst kata çağırdı. Rulo haline getirilmiş halıyı aracın bagajına götürmemizi söyledi. Halının içinde birisi sarılıydı. Hatta biz taşırken 'Yavaş' şeklinde ses çıkardı. Bu halıyı aracın bagajına koyduk. Daha sonra Ferdi bu araç ile çıktı. Nurhan'ın aracını Ferdi'nin talebi üzerine alıp götürdüm. Ferdi bana araca binmeden önce turuncu montu giymemi söyledi. Ben aracı Gebze'de üzerinde anahtar ile bıraktım. Telefonu da yolda giderken fırlattım ve Yenibosna'ya arkadaşımın yanına gittim. Daha sonra olayla ilgili hiç kimse ile görüşmedim. Ferdi'nin anlattığı gibi olay olmadı. Ben, Ferdi'nin bana vermiş olduğu biber gazını tanımadığım kişiye sıktım. Arkasından Ferdi şahsı yere düşürdü ve bağladı. Ben Ferdi'ye yardım etmedim. Sadece araca indirirken yardım ettim. O esnada Işık aşağıdaydı. Ferdi, bu kişinin kaybolması gerektiğini bana söylemişti"

"NURHAN'I ORTADAN KALDIRILMASI KONUSUNDA PLAN YAPMAM KONUSUNDAKİ BEYANLARI KABUL ETMİYORUM"

 Yoldayken kendisini Nurhan'ın eşi Başak'ın aradığını söyleyen Işık E., "Başak Hanım ile ilk aradığında konuşamadım. Sonra Can Cihat isimli şahıs aradı. Can, 'Nurhan abiye ulaşamıyoruz, yanında mı?' dedi. Ben de 2 saat önce yanımda olduğunu söyledim. Daha sonra Başak Hanımı aradım. Eşini sorunca aynı şeyi söyledim. Bunun üzerine Nurhan'ı telefonundan aradım ancak ulaşamadım. Saat 21.00 civarı annemin evine vardım. Burada da beni Nurhan'ı sormak için abileri aradı. Gece saatlerinde kadar bu aramalar devam etti. Sonra ailesinin kayıp başvuru ile ilgili Gebze'de emniyete gittim ve tanık olarak ifade verdim. Bilgim bundan ibarettir. Diğer şüphelilerin ifadelerinde geçtiği şekilde Nurhan'ı ortadan kaldırılması konusunda plan yapmam ve olayla ilgili talimat vermem konusundaki beyanlarını kabul etmiyorum. Neden bu şekilde beyan verdiklerini bilmiyorum. Ceyhun ve Ahmet de benim liseden arkadaşım olur. Bahadır Ahmet'in oğlu olur. Emrah ise birkaç defa gördüğüm Bahadır'ın arkadaşı olduğunu biliyorum. Ferdi'yi de Bahadır'dan dolayı tanıyorum. Bu şahısların herhangi biriyle aramda husumet yoktur" ifadelerini kullandı.

"NURHAN BENİM ÇOK YAKIN ARKADAŞIMDIR"

Suçlamaları kabul etmeyen Işık E., "Ahmet ve ben işin arka planındayız. Benim Torren isimli iş yerinin üst katında CNR Elektrik A.Ş. isimli firmam vardır. Ben Ferdi'yi böyle bir iş için tehdit etmedim. Ceyhun'un bana borcu yoktu. Ancak Ceyhun'un Ahmet'e borcu vardı. Ben Ahmet'e para vermiştim, Ahmet de Ceyhun'a vermişti. 200 bin TL civarındaydı. Hakkımda neden böyle ifade verdiklerini bilmiyorum. Nurhan benim çok yakın arkadaşımdır. Birlikte iş yapma gayretindeydik. İş yapma planlarımız vardı. Ben bu nedenle Nurhan'ın kaçırılması ya da öldürülmesi, senet imzalatılmasına yönelik planı kabul etmiyorum. Liseden sonra Nurhan ile sık görüşmedik. Liseden arkadaşlarımızın kurduğu Whatsapp grubu ile yeniden iletişim kurduk. Son 1 yıldır da sık görüşmeye başladık. Üzerime atılı suçu kabul etmiyorum" dedi.

SPREYLE BAYILTIP, ELLERİNİ VE BACAKLARINI BAĞLAMIŞLAR 

Kısa süre sonra Ahmet T'nin de iş yerine geldiği ve 10 dakika sonra oğlu Bahadır T. ile birlikte iş yerinden ayrıldığı; 16.30 sıralarında Nurhan Ör'ün kullandığı araçla Torren Motors isimli iş yerine Işık E. ile birlikte geldiği belirtildi. İddianamede, şüpheliler Emrah D. ve Ferdi G.'nin önceden yapılan plan doğrultusunda hareket ederek, iş yerine giren Nurhan Ör'ü sprey sıkarak ve sopa ile vurarak bayılttıkları, ardından ellerini ve bacaklarını bağlayarak halıya sardıkları kaydedildi.

BAGAJIN İÇİNDE AĞZI BANTLI VE HALIYA SARILI ŞEKİLDE BEKLETTİLER

İddianamede, maktulün aracın bagajında elleri, bacakları ve ağzı bağlı şekilde halıya sarılı olarak havasızlıktan vefat ettiği değerlendirildi. Nurhan Ör'ün kaçırıldığı iş yerine 16.30 sıralarında geldiği, iş yerinden 17.37 sıralarında aracın bagajında olduğu halde ayrıldığı, 18.40 sıralarında ise çiftliğe getirildiğinin kaydedildiği iddianamede, iş yerine girer girmez sprey ve sopa ile bayıltıldığı düşünüldüğünde, yaklaşık 2 saat boyunca elleri, bacakları ve ağzı bağlı halde kaldığı değerlendirildi. Şüphelilerin nihai amacının maktulü öldürmek olduğu, olaydan bir gün önce sülfürik asit, satır, tulum, siperlik ve muşamba temin ettiklerinden anlaşıldı. Bu şekilde şüphelilerin, fiil üzerinde ortak hakimiyet kurarak tasarlayarak bir suçu gizlemek, başka bir suçun delillerini gizlemek ya da yakalanmamak için maktulü öldürdükleri belirtildi.

HER ÖLDÜRME OLAYINDA CEZALANDIRMANIN MUTLAK SURETTE CESEDİN BULUNMASI GİBİ BİR ŞARTA BAĞLANMAZ

İddianamede, maktulün cesedinin, sülfürik asit bulunan varillerde eritildiğinin Ceyhun A. ve Ferdi G.'nin beyanlarından anlaşıldığı; olay yerinde maktule ait DNA bulunması itibariyle, maktulün cesedine ulaşılamamasının hayatın olağan akışına aykırı olmadığı ifade edildi. İddianamede, sadece cesedin bulunamamasının, maktulün öldürülmediği anlamına gelmeyeceği; her öldürme olayında cezalandırmanın, cesedin bulunması şartına bağlanmasının hukuken ve fiilen mümkün olmayacağı vurgulandı.

 Bu durumun ceza adaleti ile bağdaşmayacağı; şüphelilerin, birden fazla kişi ile silahla maktulü hürriyetinden yoksun kıldıkları, tasarlayarak bir suçu gizlemek, başka bir suçun delillerini gizlemek ya da yakalanmamak için maktulü öldürdükleri; birden fazla kişi ile silahla yağma suçunun teşebbüs aşamasında kaldığı; Ceyhun A. ve Ferdi G.'nin ayrıca yasak niteliği haiz silah bulundurarak 6136 sayılı Kanuna muhalefet ettikleri iddianamede yer aldı. İddianamede sanıkların, "tasarlayarak kasten öldürme" suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırılmaları istendi. 

Kaynak: İHA