İzzeddin el-Kassam Tugayları, 7 Ekim sabahı saat 06.30 sıralarında İsrail'e "Aksa Tufanı" adıyla kapsamlı saldırı başlatmıştı. Gazze'den İsrail yönüne binlerce roket atılırken, Filistinli silahlı gruplar Gazze-İsrail sınırındaki Beyt Hanun-Erez Sınır Kapısı'na baskın düzenleyerek, burayı ele geçirmişti. Silahlı gruplar daha sonra buradan İsrail içindeki yerleşim yerlerine girmiş, İsrail ordusu da onlarca savaş uçağıyla Gazze Şeridi'ne saldırı başlatmıştı.
Filistin’in Ankara Büyükelçisi Mustafa, bölgedeki son durumu, eser takası ihtimalini, Türkiye’nin arabuluculuk rolünü İHA’ya değerlendirdi.
“BU DAVRANIŞLARIN BİR GÜN BİR PATLAMAYA YOL AÇACAĞINI BİLİYORDUK VE ŞU AN PATLADI”
Filistin olarak, İsrail'in Filistinlilere yönelik davranışlarının tehlikeleri konusunda dünyayı her zaman uyardıklarını söyleyen Mustafa, “Özellikle son iki yıldaki mevcut hükümetin yönetimi sırasında şu anda olanlar İsrail'in politikalarının sonucudur. Bu davranışların bir gün bir patlamaya yol açacağını biliyorduk ve şu an patladı. Bu İsrail'in sorumluluğudur. Filistin halkı şiddeti ve savaşı seven bir halk değildir. Ancak bu İsrail politikaları durumu daha da karmaşık hale getirebilir. Filistin halkı kendini savunuyor. Filistin halkı yaşama hakkını, bağımsızlığını ve özgürlüğünü istiyor. Halkımızı ezmek için hiçbir çabadan kaçınmayan İsrail’in zulmünden kurtulmak istiyor. Filistin halkı, hayallerini öldüren bu duruma son vermek istiyor. Bu nedenle, olan her şey İsrail politikasına bir tepkidir” ifadelerini kullandı.
“ULUSLARARASI TOPLUM SORUMLULUĞUNU ÜSTLENMELİ”
Bu sorun çözülmedikçe Ortadoğu’nun barış içinde yaşayamayacağını söyleyen Mustafa, “Hepimiz bu krizi çözüm fırsatına çevirmeliyiz. Filistin halkını savunmak için ahlaki bir duruş sergileyen ülkeler ve be buna seyirci kalan ülkeler var. Bu nedenle, uluslararası pozisyonda bir fikir birliği yok. Devletler sorumluluklarını üstlenmeli. Şu anda olanlar, 1947'den bu yana Birleşmiş Milletler Meclisi kararının sonucudur. Filistin toprakları üzerinde biri Filistin, diğeri İsrail olmak üzere iki devlet kurma hakkı veren kararı reddetmemize rağmen, Birleşmiş Milletler İsrail devletini tanımaya devam etti. ve Kararın ikinci bölümünü tanıma konusunda isteksiz davrandı. Böylece yıllar geçti ve Filistinlilerin acıları arttı. Uluslararası toplum sorumluluğunu üstlenmeli” diye konuştu.
“FİLİSTİNLİLERİN YAŞAM HAKKI UMURSANMIYOR”
Hala enkaz altında ailelerin olduğunu dile getiren Mustafa, “İsrail’den sivil öldüğünde, dünya onun hakkını savunmak için ayağa kalkar. Ama Filistinlilerin yaşam hakkı umursanmıyor. İsrail işlediği savaş suçlarından ve soykırımdan sorumlu tutulmalı. 2 milyondan fazla insanın yaşadığı Gazze'nin elektriğini kesti. Su, gıda ve ilaç malzemelerini kesti. İsrail tüm bunlardan sorumlu tutulmalıdır” dedi.
“TÜRKİYE’NİN CESUR BİR LİDERLİĞİ VAR, BU NEDENLE ARABULUCU OLABİLİR”
Büyükelçi Mustafa, Batı ve İsrail’in rehineler konusuna odaklanmaya çalıştığına dikkati çekerek şöyle devam etti:
“Rehinelerin alınmasının amacı, onları İsrail hapishanelerindeki Filistinli mahkumlarla takas etmekti. İsrail hapishanelerinde 5 bin Filistinli mahkumumuz var. Bunların bir kısmı çocuk, bir kısmı kadın ve bir kısmı hasta. Uzun yıllar İsrail hapishanelerinde kaldılar. İhtiyacımız olan şey, tüm yönleri ele almak ve sorunun kökenini ele almak için bütünsel bir bakış açısına ihtiyaç var. Türkiye bölgede önemli bir ülke. Filistin ile ilişkileri önemlidir. Ayrıca İsrail ile ilişkileri son zamanlarda düzeldi. Türkiye’nin cesur bir liderliği var. Bu nedenle arabulucu olabilir. Şu anda Türkiye'nin büyük bir diplomatik ve siyasi çabası var. Özellikle Türkiye, bölgede neler olup bittiğine dair derin bir anlayışa sahip. Bu nedenle, sorunun adil bir şekilde çözülmesi Türkiye'nin çıkarınadır.”
İsrail dünyanın birçok ülkesine kendisini kurban olarak tanıttığının altını çizen Mustafa, “Avrupa, İsrail ile birleştiren şeyin ortak değerler olduğunu söylediğinde, hangi değerlerden bahsediyor? İşgal, baskı ve kontrol uygulayan bir devletin değerleri nelerdir? Cinayet, hırsızlık ve arazi gaspı uygulayan bir hükümet. Aklı başında hiçbir ülke tüm bunları ortak bir değer olarak görmez” dedi. İHA