Türkiye'nin en vahşi cinayeti olarak kayıtlara geçen olaylardan biri, 1996 yılında Manisa'nın Kırkağaç ilçesinde yaşanan 'Kırkağaç Yamyamı' hadisesidir. Ülkemizin tarihine kara bir leke olarak geçen bu korkunç olay, birçok kişi tarafından duyulmuştur. Manisa'da meydana gelen bu dehşet verici olay, görüldüğü ve duyulduğu kadarıyla benzersizdir!
1996 yılında Manisa'nın Kırkağaç ilçesinde yaşanan 'Kırkağaç Yamyamı' olayı, ülkenin en korkunç cinayetlerinden biri olarak kayıtlara geçti. Lokanta sahibi O. T. B., işlediği dehşet verici cinayeti 17 gün boyunca gizleyerek tüm Türkiye'yi derinden etkiledi. Genç bir çocuğun vahşice öldürülmesi ve vücuduyla yapılan dehşet verici işlemler, bölgedeki insanları dehşete düşürdü. Tutuklanan ‘Kırkağaç Yamyamı’, suçlamaları inkâr etmedi ve lokanta kapatıldı. Ancak, katilin şu anda özgür dolaştığına dair söylentiler hala devam ediyor.
Sıcağı Sıcağına adlı belgeselde yayınlanan Kırkağaç Yamyamı konusu işlenmiştir. İçerikte yer alan görüntüler canlandırmadır.
Detaylar için okumaya devam edin!
1996 yılında ülkemizde yaşanan ve kayıtlara geçen en korkunç olaylardan biri olarak bilinen 'Kırkağaç Yamyamı' vakası, birçoğumuzun duyduğu bir trajedi olarak hafızalarda yer etmiştir. Manisa'da meydana gelen bu korkunç olay, görenleri dehşete düşürmüş ve duyanları derinden etkilemiştir.
Akılalmaz olayın başrolünde, O. T. B. adındaki bir lokanta işletmecisi bulunuyor. Olayı daha da korkunç kılan detay ise ‘Kırkağaç Yamyamı’nın mesleği... Yamyam, işlediği cinayetin izlerini lokantasında yok etmeye çalışıyor, hem de son derece korkunç bir şekilde! İlyaslar adlı küçük bir bölgede kendi hâlinde yaşayan bir ailenin çocuğu olan olan M., maalesef olaya kurban giden bir gençti.
Ailesine maddi destek sağlamak amacıyla yaz tatilini sanayide çalışarak geçiren M., beklenmedik bir anda cinayete kurban gitti. İki arkadaş, sabahları ilçe merkezindeki sanayide çalışırken, öğle aralarını ise bir lokantada geçirirlerdi. Eve dönmek için minibüsü kullanarak yolculuk yapan M. ve arkadaşı, uzun zaman sonra bölgedeki esnafla da samimi bir ilişki kurmuşlardı.
Bu esnaflardan birisi de, lokanta sahibi O. T. B.; namıdiğer Kırkağaç Yamyamı idi. Çocukların lokanta sahibiyle artık ahbap gibi olmaları, bu adama bir cesaret vermişti. Çoğu zaman saat geç olunca lokantanın sahibi arabayla çocukları kasabaya bırakır, aralarındaki bağı daha da güçlendirirdi. Ancak ne yazık ki, bu dostane ilişki, M.'nın trajik ölümüyle derin bir karanlığa gömüldü.
Her zaman yaptıkları gibi işlerini bitirip, lokantada ağabey olarak gördükleri bu tehlikeli adamı beklemeye başladılar. Yola koyulduktan kısa bir süre sonra, cani adam aracı tenha bir yere çekti. Çocuklar, ne olduğuna dair hiçbir fikirleri olmadan öylece bakıyorlardı. Ancak, katil aniden çocuklara ahlaksız tekliflerde bulunduğunda, ikisi de şok halinde kaçmaya çalıştı.
Uzun süredir güvendikleri ağabeyleri olarak gördükleri kişi, hiç beklemedikleri bir şekilde dehşet verici bir davranış sergiledi. İki arkadaş, bu korkunç durum karşısında direndiler, ancak katil insafsızca devam etti. M.'nın arkadaşı, katilin pençesinden kurtulmayı başararak kaçtı; fakat maalesef küçük M., korkunç bir olaya tanıklık etmekten kurtulamadı. Katil, çocuğun çığlıklarını bastırmak için çeşitli yollar denedi, sonunda ise vahşi bir eyleme başvurarak M.'nın boğazını kesti.
Her şeye uzaktan tanık olan arkadaşı, gördükleri karşısında kanı donmuş bir şekilde kalakaldı. Bu korkunç olayın ardından, cani adam çocuğun kanlı elbiselerini ve başını orada bırakarak M.'nın bedenini alarak olay yerinden ayrıldı. Olaylar bir anda gelişmişti ve tanık olan çocuğun dilinin korkuyla tutulmuştu. Olayı itiraf etmek ise korkudan dolayı çok sonra gerçekleşecekti. Bölge, hiçbir şey olmamış gibi davranarak lokantaya geldi. Ancak karanlık gerçek, küçük çocuğun cansız bedeninin lokantanın mutfağında parçalara ayrıldığıydı.
Vücudundaki etleri kemiklerinden sıyırarak kuru fasulye ve kelle paça çorbası yapan Yamyam, dehşet verici bir olayın ardından bununla da yetinmedi. Hazırladığı korkunç yemekleri, ilçe halkına ve lokantaya gelen misafirlere servis etti. Bu sırada M.’yı arayan ailesi, oğullarından haber alamadı; ta ki annesi, oğluna ait giysileri görene kadar. Çocukları eve her zamanki saatinde gelmeyince endişelenen aile, sokağa çıkarak M.’yı aramaya başladı. Ancak hiçbir yerden ses çıkmayınca durumu jandarmaya bildirdi.
Korkunç olayın yaşandığı yerden geçen annesi, tesadüfen M.'nın elbiselerini fark etti. Ancak bu sadece giysiyle sınırlı değildi; bedenden ayrılan kafasını da gören anne, dehşete kapıldı. Hemen jandarmaya haber verildi ve derhal bir araştırma başlatıldı. Tüm deliller, M.'nın etlerinin kemiklerinden sıyrılarak alındığına dair ürpertici bir gerçeği gösteriyordu.
O sırada her gün işe birlikte gittiği ve olaya tanık olan arkadaşını da sorguya aldılar. Arkadaşının anlattıkları gerçeği yansıttığında, lokanta sahibi derhal tutuklandı ve suçlamaları inkâr etmedi. Lokanta, bu dehşet verici olayın ardından kapatıldı, geride ise acı dolu ve travmatik bir aile bırakıldı. Katilin cezasının 7 yıl hapisten sonra affa uğrayarak serbest bırakıldığına dair söylentiler olsa da, bu konuda kesin bir bilgi bulunmamaktadır.
Bu korkunç olay, tüm Türkiye'yi derinden etkiledi ve aileleri çocuklarını sokağa çıkarmaktan bile çekinir hale getirdi. Nasıl olup da bu kadar soğukkanlılıkla işlenen ve 17 gün boyunca gizlenen bu dehşet verici cinayet, olayı daha da ürkütücü kılıyor. Şu anda, bu katilin serbest bırakılarak toplum içinde dolaştığına dair bilgiler bulunmaktadır.
