Haber Merkezi
Osmanlı İmparatorluğu'nun kültürel zenginliklerine ev sahipliği yapan Manisa, tarihi sicil kayıtlarında kendine özgü sosyal yaşantısı ile öne çıkar. Sicil kayıtlarında, Manisa'da sosyal hayata dair birçok detayın izine rastlamak mümkündür. Bu detaylar, insanların aile kurma süreçlerinden, sosyal etkinlik mekanlarına kadar geniş bir yelpazede yer alır. Şahin Sonyıldırım’ın Ankara Üniversitesi için 2007 yılında hazırladığı ‘17. yüzyılın ilk yarısında Manisa’ adlı çalışmasında yer alan bilgiler Manisa’da 1600’lü yıllarda ‘kölelik ve sosyal yaşam’ ile ilgili bir anlayış sunuyor. Söz konusu çalışmada özellikle kölelik ile ilgili bir kayıt öne çıkıyor.
Manisa'da kölelerin toplumun bir parçası olduğu ve uzun yıllardır insanların hayatlarında kullanıldığı anlaşılmaktadır. Ancak köle edinme pratiğinin ne kadar yaygın olduğu konusunda kesin bir bilgi bulunmamaktadır. Köleler, sahiplerinin mülkiyetindedirler ve bir mal gibi hibe edilebilirler veya ölen bir kişinin miras yoluyla varislerine geçebilirler. Kölelik durumunda, sahiplik haklarıyla ilgili birçok davanın sicillere geçtiği muhtemeldir. Manisa sicil defterlerinde, bir veya bazen birden fazla kölenin sahipliği konusunda çeşitli sorunlar yaşandığı gözlemlenmektedir.
Manisa'da kölelerin toplumun bir parçası olduğu ve uzun yıllardır insanların hayatlarında kullanıldığı anlaşılmaktadır. Ancak köle edinme pratiğinin ne kadar yaygın olduğu konusunda kesin bir bilgi bulunmamaktadır. Köleler, sahiplerinin mülkiyetindedirler ve bir mal gibi hibe edilebilirler veya ölen bir kişinin miras yoluyla varislerine geçebilirler. Kölelik durumunda, sahiplik haklarıyla ilgili birçok davanın sicillere geçtiği muhtemeldir. Manisa sicil defterlerinde, bir veya bazen birden fazla kölenin sahipliği konusunda çeşitli sorunlar yaşandığı gözlemlenmektedir.
4 KEZ EL DEĞİŞTİREN KÖLE
Söz konusu çalışmada, Dilşikar Mahallesi'nde yaşayan El-hac Mustafa bin El-hac Resul adlı kişi, sahibi olduğu köleyi başka birisinin elinde görüp dava açıyor. Kendisine dava açılan kişi, bu köleyi başkasından aldığını söylüyor ve kendisini mahkemeye çağırıyorlar.
Mahkemeye çağrılan kişi de bir başka kişiden aldığını söyleyip o kişiyi mahkemeye çağırıyor, çağrılan kişi de bir başkasını derken kölenin asıl sahibinden sonra dört defa satıldığı anlaşılıyor. Kölenin asıl sahibi çıkıp mahkeme kararıyla kölesini geriye alınca bu sefer, köleyi satın alan her bir kişi satın aldıkları kişiye dava açarak parasını istiyor.
Köleler Manisa’da el değiştirdiği gibi, bazı kölelerin başka kentlerden Manisa’ya getirilip satıldığı da görülmektedir. Ancak bunların bazılarının sahipleri çıkıp, kölelerini geri isteyince davaların açılması kaçınılmaz olmaktadır. Bu kölelerin Manisa’ya başkaları tarafından kaçırılarak mı getirildikleri konusu ise açık değildir. Dönemin şartlarını fırsat bilen kişilerin, mevcut ortamdan yararlanarak bu işleri organize edebilecekleri bu konudaki bilinmezliği aydınlatmak için akla gelebilecek ilk açıklamadır.
Kölenin azat edilmesi durumunda eline ıtıkname verilmektedir. Bu şekilde köle kendine yeni hür bir hayat kurabilme şansını yakalamaktadır. Itıknamenin verilmediği, şifahi azat edilme durumlarında, sonradan bu sözden vazgeçilir ya da azat eden kişi vefat etmiş ve kölenin miras yoluyla doğal sahibi olan kişi bu azat edilmeyi kabul etmezse, köle hakkını aramak için dava açabilmekte ve hakkını arayabilmektedir.
Azat edildikten sonra ıtıknamesini alamadan sahibi vefat eden bir köle de şahit gösterip hakkını arayabiliyordu. Azat edildikleri hatta ellerine yazılı belge verildiği halde tekrar satılan kölelerin de var olduğu görülmektedir.
Bu tür olaylar, kölelerin kendilerine özgürlük veren kişilerin kafalarında hala bir ticaret metası olarak yer ettiklerini gösterdiği gibi, münferit bir olay olarak, Manisa’daki sahtekârlık suçlarının ulaşabildiği noktaya da işaret eder.
Köleler konusunda başka bir nokta ise kadın köleler yani cariyelerdir. Erkek köle yanında kadın kölelerin de kullanıldığına şahit olunmaktadır. Bunların da tıpkı erkek köleler gibi uygun durum oluştuğunda azat edildiği anlaşılmaktadır.
Manisa sicil kayıtlarındaki bu olay, geçmişin sosyal hayatını anlamak ve o dönemin hukuki sorunlarını kavramak adına önemli bir kaynaktır.