Avrupa’ya hüzünlü bir şekilde veda eden Galatasaray, Süper Lig’de de yerlerde sürünüyor. Lig sonuncusu, hem de 10 kişi oynayan Ankaragücü, 88. dakikada 2-0 önde olan aslanımın kükreyen dişlerini 2 dakikada söküverdi. Ankaragücü rüyasında bile göremediği bir puanı İstanbul’da kazandık deyip tribünlerde şov yapan sarı kırmızılı taraftarı da dondurarak aldı. Bizim de sayın Başkanım Sümer Oral abimle birlikte Galatasaraylılığımızı ‘askıya’ aldırdı.
Futbolun enteresan bir oyun olduğunu biliyorum. 85 dakika Ankaragücü Galatasaray’ın kalelerini ziyaret etmemişti. Ama Marcao denen adamın acemice yaptırdığı penaltıyı İlhan gole çevirince strese giren Galatasaray, Ankaragücü’nün 2. golünü de kalesinde gördü. Futbolun ilginç tarafını da söyleyeyim. Kaleci Muslera hiç kurtarış yapmadığı maçta 10 kişilik takımdan iki gol yemiş oldu. Galatasaray’da son dakika panik gollerine canlı tanık olduk. Bu yüzden kaybettiği puanları da saysak yerden yere vurduğum bu Galatasaray belki de Sivasspor’un yerinde ligin liderliğine oturan takım olurdu.
Maçın skoru karşısında şok durumum devam ederken her zaman olduğu gibi Erman Toroğlu programına çevirdim kanalımı. İzmir Yeni Asır’da çalıştığım Sabah Gazetesinin Galatasaray yazarı Levent Tüzemen benim gibi üzgün halde maçı yorumlarken dikkatli davrandığına şahit oldum. Başta Erman Toroğlu olmak üzere bütün yorumcular Galatasaray’da İmparator Fatih Terim’in tükenişini konuşuyor. Bütün suçun Fatih Terim’de toplandığı bir program izliyorum. Levent Tüzemen sonunda patladı; “Her şeyi Fatih Terim’e yüklemeyin. Biraz araştırın işin içinde başka işler var. Bu yönetim Fatih Terim ile yoluna devam edecek. Herkes Okan Buruk diyor. Şu anda Başakşehir’i bırakır mı? Bu takımı bu haliyle toparlarsa Fatih Terim toparlar” diyordu. Sonra Fatih Terim’in maç sonrası uzun açıklamasını dinledim. “Suçlu benim” diyor. Kulübün içindeki durumu üstünü kapalı anlatmaya çalışıyor. Devre arasında çare bulmaya çalışacağını ifade ederken Fatih Terim’in de ne kadar üzgün ve kahrolduğu yüzünden belli oluyordu.
Sonra bir süre düşündüm. Sayın Başkanım Sümer Oral’ı arayarak “Sessiz kalmaktan başka yapacak bir şeyimiz yok” dedim.