Ayçiçeğinin asıl adı güne bakandır, çünkü gün doğumundan gün batımına kadar güneş yön değiştirdikçe, bu bitkinin çanak şeklindeki çiçeği de yüzünü hep güneşe çevirir. Halk arasında, güne döndü, günçiçeği, güneş çiçeği denildiği de olur. Adını güneşten alan bu bitki nasıl oldu da ay çiçeğine dönüştü orasını bilmem. Zaten biz çekirdeğine de hep çiğdem deriz, Egeliler dışında pek bilen de olmaz. Neyse konumuz bu değil, Ayçiçek yağının son günlerin zam şampiyonu olması bizi bu konuyu yazmaya sevk etti.
Geçtiğimiz günlerde gıda fiyatlarında özellikle de çiçek yağındaki bu fahiş fiyat artışları nedeniyle Maliye Bakanı, Ticaret Bakanı ve diğer ilgili ve yetkili kurumlar bir toplantı yaptılar. Bazı çevreler Tarım Bakanının bulunmayışını eleştirdiler. Bana göre Tarım bakanının bulunmayışı son derece isabetli olmuştur. Neden derseniz, bu ve bu gibi sorunların asıl müsebbibi son 20-22 yılın tarım bakanları ve tarım politikalarıdır da ondan. Oklarımızın hedefi elbette kıymetli hemşerimiz değildir. 2001 krizinden bu yana görev yapan tüm Tarım Bakanları bu işin sorumlusudurlar. Daha da geriye gidip 12 Eylül darbe hükümetleri ve sonrasındaki bazı hükümetleri de sorumlu tutabiliriz ama o kadar değil. Türk tarımı son 20 yılda olduğu kadar hiç bu kadar tu kaka edilmemiştir. Toplantıdan ne çıktı derseniz, havanda su dövdüler. Hep söylerim ekonomi polisiye tedbirle düzelmez. Peki bu duruma nasıl geldik?
Zeytinin anavatanı Anadolu’dur. Antik Fenike topraklarından başlayıp, Akdeniz ve Ege sahilleri, Marmara kıyıları ve içlerinde yamaçlarda bolca bulunur. Yunan adaları üzerinden de Avrupa’ya geçmiştir. Ay çiçeği ise tam tersine Balkanlar üzerinden Türkiye’ye gelmiştir. Özellikle Trakya ve Marmara’da yerleşen Balkan göçmenleri ay çiçeği tarımını da ülkemize taşımışlardır. Uzun yıllar ülkemizde Akdeniz ve Ege bölgemiz insanlarının birinci derecede zeytinyağını tüketmiştir. İç bölgelerde ise tereyağı Türk mutfağının vaz geçilmezidir. Aslında Türkler her türlü bitkinin yağını çıkarıp tüketmişlerdir. Haşhaş yağı, susam yağı, yer fıstığı yağı, fındık ve ceviz yağları da mutfak kültürümüzün parçasıdırlar.
60’lı yıllarda Türkiye Marshall yardımlarının da etkisiyle margarin ve Ayçiçek yağıyla tanıştı. Çok uluslu Unilever de Türkiye’nin ilk margarin tesisini kurdu. Ayçiçeğinin ekimi ve endüstrisi de yaygınlaştı. O yıllarda tereyağının kolesterolü yükselttiği, kalp, damar hastalıklarına davetiye çıkardığı yönünde algı operasyonları yapıldı. Böylelikle margarin tereyağının yerini alırken, Ayçiçek yağı da zeytinyağına göre fiyat avantajı ve kentlilerin “ağır kokuyor” saplantısıyla piyasada yer tuttu. Ay çiçeği çiftçilerimiz için de elverişli bir üründü, çekirdeğinden yağ çıkarılıyor, küspesi, sapları ve diğer her tarafı da hayvan yemi olarak kullanılıyordu.
Demirel Başbakan olmuş tarıma yeniden destek verilmeye başlanmıştı. 1966’da Trakya Yağlı Tohumlar Birliği kuruldu, Ayçiçek üreticileri örgütlenmeye başladı. 1970’de Şeker Şirketine Bakanlar Kurulu Kararı ile Ayçiçeği projesinin yürütücülüğü verildi ve ayçiçeğinin pancarla dönüşümlü ekilmesi kararlaştırıldı. Böylelikle hem pancarın şeker ve mineral oranları korunmuş oldu hem de ayçiçeği tarımı tüm Anadolu’ya yayıldı. Şeker Şirketi Merzifon’da MERAY Ayçiçek yağı fabrikası da kurdu. 1978’de Samsun’da Karadeniz birlik kuruldu ve ayçiçeği destekleme kapsamına alınarak Trakya Birlik ve Karadeniz Birliğe yetki verildi. Tarım Bakanımız inkar etse de o yıllarda Türkiye dünyada kendi kendine yetebilen 7 ülkeden biriydi ve tek gram bile ayçiçeği veya ham yağ ithal etmiyordu.
12 Eylül sonrasında serbest piyasa ekonomisi bütün yönleriyle uygulanmaya başlayınca tarımda destekleme alımı dönemi de sona erdi. Ancak DYP-SHP hükümetleriyle birlikte Tarım Satış Kooperatifleri Birlikleri Hazine kredileri ile TMO, Tekel, Şeker şirketi ve benzeri kuruluşlar da Devlet imkanlarıyla serbest piyasaya girerek müdahale alımları yapmaya devam ettiler. Bu durum sonraki dönemlerde ve özellikle Refahyol döneminde de devam etti. Böylelikle piyasa regüle edilebildi, çiftçinin piyasanın acımasız çarkları arasında ezilmesi önlendi. Dahası ürün bazında dünya fiyatları ile uyumlu hale gelindi, denge kuruldu, ülkeye daha fazla döviz girdisi sağlandı. Ayçiçeğinde de durum aynıydı Trakya Birlik ve Karadeniz Birlik piyasayı kontrol edebiliyor, yağ sanayicileri de onları izliyorlardı. Ancak Refahyol dönemi sonrasında bu düzen bozulmaya başladı, ham yağ ithalinden alınan fonlar düşürüldü, güya Ayçiçek yağı ucuzluyor diyerek ayçiçeği çiftçisi küstürüldü. Zeytinyağı ile çiçek yağı arasındaki makas iyice açılınca yüzde yüz yerli üretim olan zeytinyağı tüketimi azaldıkça azaldı. Kişi başı yıllık tüketim 1 litrenin bile altına düştü. Ham yağ ithalatının kolaylaştırılması çiftçiyi iyice perişan etti ve ayçiçeği ekim alanları azaldıkça azaldı.
2001 krizi sonrası Türk tarımı iyice baltalandı, çiftçi köylü para kazanamaz hale geldi. Birlikler yasasıyla, hazine kredileri kaldırıldı, piyasalar regüle edilemez hale geldi. Şeker Kanunu ile şeker piyasası allak bullak edildi, mısır şurubunun önü açıldı. Tekel kanunu ile Türk tütüncülüğünün sonu getirildi. Bu yasaların vebali günahı merhum Ecevit’in başbakanlığındaki koalisyona, Kemal Derviş’e ve özellikle de Tarım ve Ticaret Bakanlıklarını uhdesinde bulunduran MHP’ye aittir. AKP iktidarı bu kötü gidişi daha da artırarak sürdürmüş, üst kurulların özerkliğini sonlandırmış, şeker kurumunu kaldırmıştır. Böylelikle pancar ekimi sözleşmelerindeki ayçiçeği ekimi de kalkmış, Birliklerin batağa sürüklenmesiyle Trakya ve Karadeniz Birlik alımları azalmış, çiftçi ayçiçeği ekmez olmuştur. Ekenlerin birçoğu da yemden daha avantajlı olduğundan hayvanlarına yedirmiştir. İthalat kapıları ardına kadar açılmış, yağ sanayicileri kolay yolu seçerek ucuz ithalata yönelmiştir. Maalesef bugün ayçiçeği hammaddesinin %75 ithal edilmektedir. İşte yağ fiyatlarının pahalı olmasının tek sebebi budur.
Yetkili makamlardakiler bir litre çiçek yağı neredeyse 20 TL ye çıkmış olmasının utancından tek kelime etmeyip susarken, kamuoyuna kötü haberi vermek Yağ Sanayicileri Derneği Başkanı dostumuz Tahir Büyük Helvacıgil’e düşmüştür. Sayın Helvacıgil diyor ki; bulunuyor olmasına bile şükretmeliyiz. Ayrıca fiyat artışlarının kurdan kaynaklanmadığın asıl sebebinin ham yağ fiyatlarının dolar bazında artarak 1350$/ton düzeyine çıktığını söylüyor. Uluslararası yağ tüccarları durur mu? Türk Hükümeti Gümrük vergisini 0’a ton başına 100 avro olan fonu da kaldırınca, onlar da aynı oranda fiyat artırdılar. Tarım ve Orman Bakanlığının kendi hazırladığı rapora göre Türkiye Ayçiçeği yağı hammaddesi ithalatında Dünya birincisi. İşte yağı bu kadar pahalıya almamızın asıl sebebi budur. Peki bunun sorumluları kimlerdir, kim ülkemizi ham yağ ithalatında dünya şampiyonu yapmıştır? Bunun sorumluları son 20-22 yılın hükümetleri başta Tarım Bakanları olmak üzere ilgili tüm otoriteler ile fahiş karlar peşinde koşan yağ sanayicileridir. Yağ sanayicileri derken sakın yanlışlık olmasın, Tahir Büyükhelvacıgil, Sait Türek, Küçükbaylar gibi dostlarımız, KOBİ’ler değildir kastımız. Unilever gibi, Suudi Arabistanlı Savola gibi sömürgen, kemirgen doymak bilmeyen büyük sermaye guruplarıdır.
Çare nedir derseniz? Çare çok kolay. Evvela şu sıfırladığınız gümrük vergilerini ve fonları tekrar koyacaksınız, hatta AB ve DTÖ kurallarının izin verdiği en yükseğe çıkaracaksınız. Kısa süreli bir şok yaşanır. Olsun göğüsleriz, gerekirse yağ tüketmeyiveririz. Fonda biriken parayı hem ayçiçeği ekicisine hem de zeytin üreticisine vereceksiniz. Pancar ekicilerine, ayçiçeğini yeniden dönüşüm ürünü olarak tavsiye edeceksiniz. Birlikleri yeniden yetkilendireceksiniz. Hatta sadece iki birlikle kalmayıp, Tariş’e, Antbirlik’e, Çukobirlik’e ve Güneydoğu Birlik’e de yetki verip o bölgelerde de ayçiçeği ekimini teşvik edeceksiniz. İlaç, gübre, mazot desteği vereceksiniz. Korkmayın devletin cebinden para çıkmayacak, gümrük vergileri ve fonlardan bu parayı sağlayacaksınız. Böylelikle misliyle Bulgaristan, Romanya, Ukrayna hatta Arjantin çiftçisine ödediğiniz paraları dönüp kendi çiftçinize köylünüze ödeyeceksiniz. Vatandaşınız da ucuz yağ tüketecek. Bu işleri kim yapacak derseniz bana göre iki Manisalı bu iş için yeter hem de birisi ata ocağım Demircili. Karamanlının desteğini almak da onların vazifesidir.
Ha!... Bu da benim size hemşeri kıyağım olsun bu bilgileri size danışmanlarınız bile veremez.
Kalın sağlıcakla…