Deprem bölgesinde yer altı görüntülemesi çalışmaları yapan Ankara Üniversitesi (AÜ) Mühendislik Fakültesi Dekanı ve Yer Bilimleri Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Yusuf Kağan Kadıoğlu, AA muhabirine, Gaziantep ile Kahramanmaraş'ın Elbistan ve Pazarcık ilçeleri, Adıyaman'ın Gölbaşı, Hatay'ın Antakya ve Altınözü ilçesindeki Tepehan mahallesinde depremin ardından oluşan yer altı hareketlerini jeoloji mühendisliği verilerine göre incelediklerini ifade etti.
Depremin ardından fay hareketlerini, fay çizgisi boyunca hareket eden kütlelerin kayma oranını gösteren atım miktarını, su kaynaklarının durumunu araştırdıklarını aktaran Kadıoğlu, ileri teknoloji ürünü derin radar sistemi ile yaklaşık 80 metre derinlikte yer içi görüntüleme yaptıklarını bildirdi.
Kadıoğlu, bazı bölgelerde fay hatlarına ilişkin 1, bazı bölgelerde ise 3-3,5 metre atım miktarı ölçtüklerini, özellikle Pazarcık merkezli deprem hattının içerisinde ve Ekinözü'nde 8 metrenin üzerinde atım miktarı ölçtüklerini söyledi. Kadıoğlu, bu ölçümlerin bölge için literatüre giren en yüksek rakamlar olduğunu kaydetti.
"GEVŞEK DOKULU ZEMİN DEPREMİN ENERJİSİNİ 10 KAT ARTIRMIŞ"
Kadıoğlu, Hatay'ın Antakya ilçesinde eski göl ve akarsu yataklarının bulunduğu gevşek dokulu zemine ilişkin şu değerlendirmelerde bulundu.
"Gevşek dokulu kumlu ve siltli birimler, yıkma gücünü ve titreşim periyodunu büyüttüğünden depremin enerjisinin en az 10 kat artırmış. O yüzden 'gevşek dokulu birimlerin üzerine bina yapılmasın' uyarısı veriyoruz. Yapılacaksa da zeminin iyileştirilmesi gerekiyor. Böylece dikkatlice baktığımız zaman Antakya, Kahramanmaraş ve Elbistan'ın hep ova içerisinde olduğunu görüyoruz ve bu nedenle yıkılmışlar. Oysa Kahramanmaraş'ı daha yüksek kaya temelli alanlara taşımış olsaydık, bu yıkım olmazdı."
"BU OLUŞUM NE OBRUK NE DE BİR HEYELAN"
Prof. Dr. Kadıoğlu, Hatay'ın Altınözü ilçesindeki Tepehan Mahallesi'nde depremin ardından yaklaşık 200 metre genişliğinde, 400 metre uzunluğunda ve 50 metre derinliğinde oluşan fay yarıkları ile ilgili de araştırma yaptıklarını bildirdi.
Bu mahallede yarık nedeniyle ikiye bölünen zeytin bahçesinin, vadinin içine doğru kaydığını anlatan Kadıoğlu, şöyle devam etti:
"Bunun obruk veya heyelan olduğu söylendi. Bu oluşum, ne obruk ne de bir heyelan. Bu yapının nasıl gerçekleştiğini yer içi görüntülemeyle tespit ettik. Bölgenin yüzey jeolojisine baktığımızda 1,5 metre kalınlığında gevşek dokulu kilce zengin bir toprak yapısı gördük ve altındaki grimsi yeşil renkteki kaya yapısını analiz ettik. Pazarcık merkezli depremin ardından düşey kırıklı kaya biriminin kitap yaprakları gibi tek tek eğim yönüne aşağı doğru sulu tabandan itibaren kaymaya başladığını gördük. Zeytin ağaçlarının bulunduğu bölgede yollarda açılan yarıkları ve kaymaları da inceledik. Derin görüntülemelerimiz ile yarığın 44 metreye doğru hareket ettiğini sonrasında da durduğunu tespit ettik. Bunun nedeni, yarığın ıslak çamurumsu bir ortam olan yer altı su seviyesinin bulunduğu sınırdan itibaren kaymalar başlamıştır. Kayma, şimdilik durmuş görülmektedir. Ancak tarafımızca hazırlanan özel yazılım ile yerin belirli derinliklerinde özellikle 25-27'nci metreden itibaren yeraltı su seviyesini çok net görebiliyoruz. Bu seviyeler taban kayma sınırını temsil etmektedir."
"BU ALANLARIN BOŞALTILMASI GEREKİYOR"
Kadıoğlu, şu anda bölgede yoğun yerleşim olmadığını, olası yerleşim planlarında da bölgenin yer almaması gerektiğini belirterek, şu uyarılarda bulundu:
"Bu alanların kesinlikle boşaltılması gerekiyor. Çünkü yeni deprem olmasa bile bu düşey kırık ve çatlaklar oluşmuştur. Depremden sonra burada artık deprem olmasa da düşey kırıklardan yağmur sularının yerin içine süzülmesi, düşey kırıkların genişlemesine ve yer çekim kuvvetine bağlı olarak vadinin içine eğilerek tabandan kayarak düşmesine neden olacaktır. Benim öngörüm ilkbaharda yağmurların yağmasıyla birlikte burası yine kayacak. Orası tamamen yerleşime kapatılmalı. Bu nedenle bu bölgeyi izlenim altına almak ve dikkatli bir şekilde kontrol etmek gerekiyor. Artçı depremler dursa bile kütle hareketlerinin devam etmesini bekliyoruz." diye konuştu.
Kadıoğlu, özellikle Tepehan'daki bir evin sahibini tehlikelere karşı ikaz ettiklerini, aynı zamanda belediye başkanına da uyarılarda bulunduklarını aktardı.
Prof. Dr. Kadıoğlu, yüzey yarığı örneğine Hatay dışında Malatya Arguvan'da da rastladıklarını bildirdi. Bu bölgede de Tepehan'dakine benzer yer hareketlerinin yaşandığını aktaran Kadıoğlu, bunun bu bölgede ciddi mal kaybına neden olabileceğine söyledi.
"KAHRAMANMARAŞ MERKEZLİ DEPREMLER, YENİ SICAK SU KAYNAKLARI OLUŞTURDU"
Kahramanmaraş merkezli depremlerin "sığ bir deprem" olmasının yer altı sularını ve özellikle jeotermal rezervuar kaynaklarını doğrudan etkilediğine işaret eden Kadıoğlu, şunları kaydetti:
"Bu nedenle burada oluşan yeni kırık ve kaya parçalanmaları, yüzeyde yeni sıcak su kaynaklarının oluşumuna neden oldu. Bu bize şunu gösteriyor; yerin içerisindeki zenginliğimizin de varlığı söz konusu, üstündeki toprağın da varlığı söz konusu. Aynı zamanda bölgenin hareketli bir yapıya da sahip olduğunu gösteriyor. O zaman bizim için ders çıkarabileceğimiz en önemli husus şu; bu depremden etkilenmiş gevşek dokulu birimler olan alüvyonlu, dere yatağı ve özellikle kilce zengin olan birimlerin kesinlikle tarımla sınırlandırılması gerekiyor. Çünkü buralar aktif deprem kuşakları ve 7'nin üstünde deprem üretebilecek yerler olması, riskli alanları oluşturmaktadır."
Özellikle sıcak su kaynakları olan jeotermal suların da depremin ardından kırıklardan yukarıya doğru hareket etmeye başladığına işaret eden Kadıoğlu, "Bu sebeple bölgede yeni sıcak su ve yeni mineralli su kaynakları bekliyoruz." dedi. AA