Kabine toplantısı değil
Kabile toplantısıydı!
Kabilenin ileri gelenleri
Ateşin etrafında toplantılar
Büyük reis gürledi.
“ Tutturdular bir merkez bankası,
Dolar diye
Ağızlarına çam sakızı yaptılar.
Beyaz adam bu topraklara gelmeden önce
Suyumuz kirlenmemiş, başımız üzerindeki
Gök bulutlanmamıştı!
Ormanlarımızın yeşilini çaldılar
Dolar yaptılar!
Ey küçük adam, uzun Bıçakoğlu.
Sen nerden bileceksin bunları?
Senin kabile başkanı olman için
Michigan gölü kadar su,
McKinley Dağı kadar ekmek yemen lazım!
Reis den çok, reisci olan
Mesajcı başı, hemen dumana sarıldı.
Tüm Dünya’ya ve kabile destekçilerine
duman yolu ile mesajı ulaştırdı.
Hiç Jöleli uzun saç, geri kalır mı?
Arkasına totemi alarak;
“ Bu beyaz adamın oyunu.
Ot yiyin, bizon eti yiyin
Birbirinizi yiyin.
Dolar yenilecek bir şey değil.
Tilki postunun altındaki dövizlerinizi bozdurun.
Oyunu bozun” diyerek her kabile üyesinin
Başına tüy dikti!
Öyle ya!
Bu zor günlerde şefe destek olmak lazımdı
Yetinmedi tasında bulunan çeşitli hayvan kemiklerini
Yere savurdu,
Ekonominin falına bakmaya başladı!
“3 vakte kalmaz dolar 5 Tl ye düşer” dedi
İtibarı düştü!
Hemen ardından sözü
Kabile şamanı, “ koca derman” aldı.
“İnsanlarımız hastalanıyor,
Hayvanlarımız ölüyor!
Beyaz adam Çin’i yarasa yemekle suçluyor ama
Dünya’nın etini yediğini, kemiğini kemirdiğini
Unutuyor” dedi
Üstüne üstlük
Yeni Kıta’ya “çiçek hastalığını”, ilk onlar getirdi.
Yarın, öbür gün
Gelecek hafta, olmasa gelecek ay.
Mart başı, nisan ortası, mayıs sonu
Çekik gözlü
Kardeşlerimizden 50 milyon toz yaşam suyu gelecek.
Kabile üyeleri, bıyık altından güleceklerdi ama
Bıyıksız olduklarını hatırladılar!
Sıra
Topraktan, sudan, havadan sorumlu
Gök bakır.
Su şeffaf.
Toprak altın, pak-iron’a gelmişti;
“sata sata elimizde ne toprak
Ne su kaldı” diyecek oldu ama
Şefin sert bakışları demiri bile eritecek güçteydi.
-Efendim her köylünün evinin önünde
Traktörü, binek arabası,
Bankalarda parası, tarlasında ürünü var. deyiverdi!
Vakit geç olmuştu.
Kabilenin yerleşke yetkilisi bu yerleri Toki’ye verelim.
Onlar bize,
1 çadır yerine 3 çadır verirler.
Biz Kanada’ya yerleşelim.
Çadırları kiraya çıkaralım.
Bir koyup üç almak budur!
Çadırın bollaştıkça, o dağ senin bu göl benim.
Gez, toz, ye, iç kudur!
Birdenbire
Gök gürledi,
Gök yarıldı,
Ulu Manitu kabile toplantısının tam ortasına
Mesaj gönderdi
“sakın kader demeyin
Kaderin üstünde bir kader vardır
Ne yapsanız boş
Göklerden gelen bir karar vardır.
Siz ki
Irkınızdan utandınız.
Andınızı unuttunuz.
63, ünlü sanatçıyı.
5, büyük iş insanını yanınıza alıp,
“Para bizde şöhret bizde” şarkısı söylediniz.
Ne çabuk unuttunuz
“ Komşusu açken, Tok yatan bizden değildir “ sözünü.
Bilmez misiniz?
Rüzgar eken fırtına biçer.
Gün gelir kabile toplantıları sona erer.
Seçimle gelen sandıkla gider.”