Diyarbakır Gazi Yaşargil Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde görev yapan kardiyoloji uzmanları Prof. Dr. Erkan Baysal ve Doç. Dr. Metin Okşul tarafından uygulanan ablasyon (yakma) yöntemiyle kalp ritim bozukluğunun kaynaklandığı dokular ortadan kaldırılarak hastaların sağlığına kavuşması sağlanıyor.
Prof. Dr. Erkan Baysal, İhlas Haber Ajansı (İHA) muhabirine kalpteki ritim bozukluklarını 3 boyutlu haritalama sistemiyle kalpteki elektriksel bölgeleri işaretledikten sonra sorunlu alanlara ablasyon işlemini uyguladıklarını belirtti.
Teknolojinin gelişmesiyle işlerinin daha da kolaylaştığını dile getiren Dr. Baysal, “Son yıllarda teknolojideki gelişimlerle birlikte bizim de kendi alanımızda büyük gelişmeler oldu. Bunlardan bir tanesi ritim bozukluklarının tedavisidir. Bundan yaklaşık 30 yıl önce hiç aklımıza gelmeyecek tedavi yöntemlerini şu an yaygın bir şekilde kullanmaktayız. Bunlardan bir tanesi de 3 boyutlu haritalama sistemidir. Bu sistemle kalbin 3 boyutlu haritasını çıkarıyoruz. Oradaki gerekli elektriksel bölgeleri işaretliyoruz, sorunlu olan alanları tespit edip bu alanlara ablasyon işlemi uygulayarak ritim bozukluklarını ortadan kaldırmayı hedefliyoruz” dedi.
"GÜNDE YAKLAŞIK 14 HASTA ALABİLİYORUZ"
Bölgenin en büyük elektrofizyoloji laboratuvarına sahip olduklarını söyleyen Dr. Baysal, “Hastanemizdeki elektrofizyoloji laboratuvarı son 10 yılda işlem sayısında giderek artan bir sayıyla bölgenin en büyük elektrofizyoloji merkezi özelliği taşımaktadır. Merkezimizde 7/24 hizmet veriyoruz. Oldukça yetkin bir ekibe sahibiz. Bölgenin en büyük elektrofizyoloji merkezi olduğu için buradaki temel problemlerden bir tanesi hastalarımıza yetişemiyoruz. Hastalarımızın hepsine hemen işlem yapma imkanımız maalesef yok. Randevu ile sırayla hastalarımızı alabiliyoruz. Günde yaklaşık 14 hasta alabiliyoruz” ifadelerine yer verdi.
Durumu kritik olan hastalara yaklaşık 6 saat işlem yapmak zorunda kaldıklarını ifade eden Dr. Baysal, “Bazen sadece bir hastada 5-6 saat işlem yapmak zorunda kalabiliyoruz. Özellikle ölümcül ritim bozukluğu dediğimiz hastalar ortalama 4-5 saatimiz alıyor. Normal hastalarımız ise bir saat içerisinde tedavi ediliyor. Bazı hastalarımıza genel anestezi kullanmak zorunda kalıyoruz. Çünkü yaptığımız işlem ağrılı olabiliyor. Özellikle ölümcül ritim bozukluğu olan hastalarımızın masada hareket etmemesi için bazen genel anesteziyle işleme alabiliyoruz. Rutin işlemlerimizde hastalarımıza çok hafif sedasyon yapıyoruz. Çünkü çok fazla anestezi yaptığımızda da hastalarımızın ritim bozukluğu ortaya çıkmayabiliyor. Bu da bizim emek ve zaman kaybımıza neden olabiliyor” diye konuştu.
Son olarak laboratuvarlarında pediatrik elektrofizyolojinin de uygulandığını aktaran Dr. Baysal, “Hastanemizdeki elektrofizyoloji laboratuvarının diğerlerinden bir farkı da pediatrik elektrofizyolojinin de yapıldığı bir merkezdir. Özellikle son bir yıldır bölgedeki çocuk hastalara yönelik işlemlerin de rutin olarak uygulandığı bir merkezdir. En küçük hastamız bir yaşındaydı. O yönden hastanemizdeki laboratuvar biraz daha farklılık gösteriyor” şeklinde konuştu. İHA
UYUZ SALGINI YAYGINLAŞIYOR
İç-dış parazit uygulamaları artık daha önemli
https://www.manisakulishaber.com/ic-dis-parazit-uygulamalari-artik-daha-onemli
Veteriner hekimlik yapan Tuğçe Kara, son dönemlerde artan uyuz vakalarının hayvanlardan kaynaklanmadığını, 3 ayda bir yapılması tavsiye edilen iç-dış parazit uygulamalarına tedbir amaçlı daha dikkat edilmesi gerektiğini söyledi.
Türkiye’de son dönemlerde uyuz vakaları arttı. Yeterli hijyen şartlarının sağlanamaması sebebiyle bir salgın olduğu bilinirken, vatandaşların bir bölümü uyuz hastalığının hayvanlardan kaynaklandığını düşünüyor. Konuyla ilgili bilgiler paylaşan veteriner hekim Tuğçe Kara ise, insanlarda gözüken uyuz etkenlerinin genellikle hayvanlara bulaşacak türden olmadığını ve hayvanlardan insanlara geçebilen sadece 1 uyuz türünün olduğunu ifade etti. Evcil hayvanlarda 3 ayda 1 rutin olarak yaptırılması gereken iç-dış parazit uygulamalarının önemine de vurgu yapan Kara, uyuz hastalığıyla ilgili hayvanların günah keçisi ilan edilmemesi gerektiğinin altını çizdi.
“HAYVANLARDAN İNSANLARA GEÇEBİLEN SADECE 1 UYUZ TÜRÜ VAR”
Tuğçe Kara, uyuz salgınıyla ilgili hayvan sahiplerine çok panik yapmamalarını tavsiye etti. İnsanlarda gözüken uyuz etkenlerinin genelde hayvanlara bulaşan türden olmadığını açıklayan Kara, “Çok panik yapılmamasını öneriyoruz. Biz zaten rutin olarak iç-dış parazit uygulamalarını hayvan evde olsa bile 3 ayda bir sıklıkla tavsiye ediyoruz. Bunları düzenli yaptıran hasta sahiplerinde ve hastalarımızda böyle problemler oluşmuyor. Ama en ufak bir lezyon, yara ya da tüy dökülmesi görüldüğünde de hayvanın muhakkak kliniğe getirilip muayene edilmesi gerekiyor. Evveliyatını insanların kendilerinin düşünmelerini söylüyorum, 3 ayda bir iç-dış parazit uygulamalarını yaptırmayan vatandaşlara da bu konuda dikkatli olmalarını öneriyorum. İnsanların düşündüğünün aksine toplumda şöyle bir yanlış anlaşılma var, sanki bütün uyuzlar hayvanlardan geçiyor. Aslında bu tam tersi. Hayvanlardan insanlara geçebilen sadece 1 tane uyuz var o da ‘Sarcoptes’ dediğimiz bir tür” dedi.
“İNSANLARDAKİ UYUZUN ARTMASININ TEMEL SEBEBİ HİJYEN KURALLARINA DİKKAT ETMEMELERİ”
Hayvanlarda sıklıkla ‘Demodeks’ ve ‘Kulak uyuzu’ ile sadece kedilerde ve köpeklerde görülen türlere rastladıklarını belirten Kara, “Bunlar insanlara geçmiyor. Dediğim gibi sadece 1 uyuz türü insanlara geçebiliyor ve o sanıldığı kadar yaygın değil. İnsanlardaki uyuzun artmasının temel sebebi, insanların birbirleriyle olan teması ve genel hijyen kurallarına dikkat etmemeleri. Tabii doktorlar bunun açıklamasını daha iyi yaparlar ama ben en azından hayvanlar yönünden olan kısmını anlatayım, sanılanın aksine hayvanlardan insana o kadar yoğun bir bulaş yok. Bir evcil hayvanda da uyuz varsa onun veteriner hekim tarafından muayene edilmesini tavsiye ediyoruz. Asla bulaşmaz demiyoruz, bulaşan bir türü var. Çok panik yapmamak gerekir, tedavisi gerek insanlar için gerek hayvanlar açısından çok zorlayıcı olmuyor. Sonuçta ölümcül ya da çözümü olmayan bir hastalık değil. Çok basit, birkaç ilaç kullanımıyla toparlayabiliyoruz. İnsanlardaki uyuzun asıl nedeni hayvanlar değil. O yüzden hayvanları günah keçisi ilan etmeyelim” şeklinde konuştu. İHA