Manisa'nın tarihi dokusuyla ünlü ilçesi Kula, yalnızca mimarisi ve volkanik arazileriyle değil, isminin kökenine dair efsaneler ve araştırmalarla da dikkat çekiyor. Kula’nın adı, tarih boyunca farklı kaynaklarda ve söylemlerde değişik şekillerde karşımıza çıkıyor. Bu çeşitlilik, ilçenin geçmişine dair merak uyandıran hikayelere ev sahipliği yapıyor.
Bir rivayete göre, Kula’nın havasının ve suyunun şifalı olduğuna inanılır. Bu nedenle, zengin bir kişinin hasta olan kızı için burada bir kule inşa ettirdiği anlatılır. Zamanla bu bölge gelişip büyüyerek bugünkü Kula’nın temellerini oluşturmuş. Bu romantik efsane, ilçenin mistik havasını güçlendiren detaylardan sadece biri.
Kula’nın İsmi Tarih Boyunca Nasıl Anıldı?
Kula’nın adı hakkında tarihçiler ve araştırmacılar farklı görüşler öne sürüyor. Bazı kaynaklarda ismin, Türkçe “kal’a” (kale) kelimesiyle bağlantılı olabileceği belirtiliyor. Öte yandan, Lidya uygarlığının önemli şehirlerinden biri olan Koloe’nin bugünkü Kula olabileceği ihtimali de tartışmalar arasında yer alıyor.
Bizans kaynaklarında “Küle” olarak geçen Kula, Germiyanoğlu İkinci Yakub Çelebi tarafından yaptırılan Kütahya Vacidiye Medresesi’nin girişindeki taş vakfiyede ise “Güldi” veya “Küldi” olarak kaydedilmiş. Evliya Çelebi ise ünlü seyahatnamesinde, Kula’nın volkanik arazisi nedeniyle adının “kül” kelimesinden türediğine işaret ediyor. Ona göre, “Küldü” ifadesi, ilçenin volkanik yapısını simgeliyor.
Tarihin Derinliklerinden Gelen Belirsizlik
Kula’nın ismi üzerine yapılan araştırmalara rağmen, tarihçiler kesin bir sonuca ulaşabilmiş değil. İsmin kökenine dair farklı teoriler, ilçenin tarih boyunca çeşitli kültürlerden ve dillerden etkiler aldığını gösteriyor. Volkanik yapısıyla dikkat çeken bu topraklar, hem doğal özellikleri hem de kültürel geçmişiyle tarihe ışık tutmaya devam ediyor.