Başkentteki baş döndürücü siyasette ne olup bittiğini yazmaktan bunaldığım anda imdadıma iş insanı Fikret Taşçı yetişti. Oğlu Ömer ile beni aldı bir günlüğüne Ege’nin şirin iki turizm beldesi olan Marmaris ve Datça’ya mart ayının güneşli bir gününde götürdü. Gerçekten Akdeniz ikliminin hakim olduğu yazları sıcak ve kurak kışları ise nispeten ılık ve bol yağışlı olan Marmaris ve Datça’da gerçekten güzel bir havada gün geçirdim. Ani gezime iş insanı yılların dostu Fikret Taşçı vesile oldu. Kendisine teşekkür ederim. Uçsuz bucaksız mavi denizle beni buluşturduğu için.

MARMARİS

Marmaris’le geçmişten tanışıklığım var. Turizm beldesine faal gazetecilik yıllarımda çok gitmişimdir. Metin Gökalp vasıtası ve Yavuz Erbir’in tanıdıklarının güzel insanlar olmaları beni 1980 yıllarından itibaren Marmaris ile buluşturuyorlardı. Manisalı iş insanı Anemon Oteller zincirinin onursal başkanı İsmail Akçura’nın inşaat sektöründen otel işletmeciliğine vesile olan yerde Marmaris’ti. İş hayatındaki değişiklik Marmaris’te denize karşı yaptığı Mavi Otelin ve ardından Anemon Otelinin hayata geçmesi benim için Marmaris’te yaz kış tatil yapma imkanını sağlayan dostum abim iş insanı İsmail Akçura’dır. Kendisinden Allah razı olsun. Bodrum’da iyi tanınan Rüya Kentin kurulması yıllarında bana vesile olmuştur.

İKİ YIL ÖNCE YİNE FİKRET TAŞÇI İLE GİTTİM

Marmaris ve Datça’ya yine iki yıl önce ekim ayında turizm mevsiminin sonlarına doğru Fikret Taşçı ve oğlu ile birlikte gitmiştik. Güneşli bir gündü. Plajın kenarındaki restoranların birinde oturmuş keyifli bir gün geçirmiştik. Bu seferde mart ayının başında Datça ve Marmaris’e Fikret Taşçı ve oğlu Ömer ile gittik. Ömer’in direksiyonundan Manisa’dan Datça’ya 3,5 saatte gittik. Gitmeden Vestel Manisaspor Başkanı Haluk Çubukçu ile araca benzin alırken ayaküstü sohbeti neskafe içerek yaptık. Ömer Taşçı ile Manisa’dan çıkarken puslu ve soğuk bir hava vardı. Çiçekliği geçince güneşli bir hava ile tanıştık ve Datça’ya vardığımızda da gömlekle dolaşabilecek hava ile karşılaştık. İş insanı Fikret Taşçı’nın görüşmeleri kısa süre içinde bitince ver elini Marmaris dedik. Sahili dolaştık. Marmaris’te turizm mevsimi için sahilde çalışmalar hızlı bir şekilde sürüyordu. Yatlar ve gemilerin sahil boyu rıhtımı kapladığını gördüm. Deniz havası bambaşka. İnsanın o kadar yol gelmesine rağmen rahatlatıyor. Denize karşı yorgunluk çaylarımızı içtik. Fikret ve Ömer’in karınları acıkınca yemek molası verdik. Ömer biraz olsun dinlendi. Marmaris’ten bal almadan gelemedik. Fikret Taşçı sabah kahvaltısında petek bal seviyormuş. Ben ise çam balı aldım. Türkiye’nin yolları harika. Düşünün Manisa’dan Datça’ya 3,5 saatte gittik. Hey gidi günler hey. Rahmetli Süleyman Demirel ile İzmir’den Marmaris’e 7 saatte gittiğimiz günler gözümün önünde canlandı. O virajlı yolların büyük bir kısmından eser kalmamış. Datça’ya giderken ormanın seyir tepelerinden masmavi denizi seyrettik. Dünyayı gençliğimizde yelkenlisi ile gezen Sadun Bora’nın hatırası önünde resim çektirdim. Güzel ülkemin şirin iki turizm beldesi Marmaris ve Datça’da bir günlük nefes aldım. Yaşamıma değişiklik kattım desem yanlış olmaz. Fikret Taşçı tekrar teşekkürler.