16. yüzyılda yapılan ve sanat dünyasında iz bırakan ünlü tablo Mona Lisa yeni bir çalışmayla yeniden gündemde.

Son çalışma; bir ressam, mucit, anatomist olan çok yönlü olan Leonardo da Vinci’yi kimyager olarak da niteleyebilecek yeni bir sırrı ortaya çıkarıyor. Ünlü ressamın, Mona Lisa’da son derece deneysel ve muhtemelen bir yüzyıl sonra yaratılan eserlerde görülen bir tekniğin yaratıcısı olduğu ortaya çıktı.

Fransa ve Britanya’dan bilim insanlarından oluşan bir ekip, X-ışını ve kızılötesi kullanarak ikonik parçanın içinde nadir bir mineral bileşiği tespit etti.

Çamurlu ayakkabılarını çıkarıp markete öyle girdi! Çamurlu ayakkabılarını çıkarıp markete öyle girdi!

Boyanın taban katmanında kurşun beyazı pigment ve yağın yanı sıra plumbonacrite olarak bilinen bileşik bulundu. 2019’da yayınlanan bir araştırma, Rembrandt’ın 17. yüzyıldan kalma birçok eserinde bu minerali tanımlamıştı ancak araştırmacılar, yeni analize kadar İtalyan Rönesansı’ndan kalma eserlerde bu minerale daha önce rastlamamıştı.

ÇAĞININ ÇOK ÖTESİNDE

Araştırmaya göre ünlü tabloda bulunan bu maddeleri palet üzerinde karıştırmak, Rembrandt gibi sanatçıların boyanın kurumasına yardımcı olmak için kullandıkları bir teknik. Sorbonne Üniversitesi’nden Gilles Wallez, Mona Lisa’daki nadir bileşiğin tespit edilmesiyle, Leonardo da Vinci’nin bu yaklaşımın orijinal öncüsü olabileceğini öne sürdü:

“Leonardo’dan gelen her şey çok ilginç, çünkü o bir sanatçıydı elbette, ama aynı zamanda bir kimyagerdi, bir fizikçiydi; pek çok fikri vardı… Zamanının bilgisini geliştirmeye çalışıyordu.”

Wallez, 16. yüzyıldan kalma diğer birçok tablo gibi Mona Lisa’nın da kalın bir taban katmanı gerektiren ahşap bir panel üzerinde yaratıldığını söyledi. Araştırmacılar, Leonardo’nun ilk katman için gereken kalın boya katmanını üretmek için kurşun oksit tozu ile keten tohumu yağı karışımını yaptığını ve bu sayede bu bileşeni oluşturduğunu ileri sürüyor.

DUVARDAN DÖKÜLEN BOYAYI İNCELEDİLER

Wallez, günümüzde araştırmacıların Paris’teki Louvre’da bulunan ve cam arkasında korunan başyapıttan örnek almasına izin verilmediğini söyledi. Ancak bilim insanları, çerçevenin hemen arkasındaki sanat eserinin bir alanından alınan mikro örneğini kullanarak, boyayı analiz edebildiler.

Çalışmaya göre, Leonardo’nun Son Akşam Yemeği adlı duvar resminin taban katmanının da Mona Lisa ile aynı kimyasal yapıya sahip olduğu tespit edildi. Wallez, bilim insanlarının Son Akşam Yemeği’nden çok daha geniş bir örneğe sahip olduğunu, bu örnekleri zamanla duvardan dökülen boya ile oluştuğunu söyledi.

St. Louis’deki Washington Üniversitesi’nde seçkin bir profesör ve sanat tarihi ve mimarlık bölümü başkanı olan William Wallace, “Leonardo’nun istekli bir deneyci olduğunu uzun zamandır biliyorduk. Bu nedenle, özellikle canlı sanat eserlerini yaratmak için en iyi resim tekniklerini bulmaya yönelik arayışı göz önüne alındığında, onu deneyler yaparken görmemiz hiç de şaşırtıcı değil” dedi.

Editör: Diyar Aslan