Öğretmen, milletvekili, yazar, ilk Milli Eğitim Bakanı… Sıfatları saymakla bitmeyen Mustafa Necati Bey, Mustafa Kemal Atatürk’e olan yakınlığıyla da biliniyor. Peki, Atatürk’ün ilk defa hıçkırıklarla ağlarken görülmesine neden olan Mustafa Necati Bey kimdir? Hayatı ve talihsiz ölümüne dair merak edilenleri derledik…
Mustafa Necati Bey Kimdir? Nereli?
Mustafa Necati Bey 1894 yılında İzmir’de dünyaya gelmiştir. Türk siyasetçi, öğretmen, avukat ve en önemlisi de Atatürk’ün yakın mesai arkadaşlarından biridir.
Darendeli Halit Bey ve Naciye Hanım’ın çocuğudur. İstanbul Hukuk Mektebi’nde öğrenim gördükten sonra İzmir’e dönmüştür. 1. Dünya Savaşı sırasında İzmir’de gazeteci ve eğitimci olarak görev almıştır. TBMM’nin açılmasının ardından Saruhan Milletvekili sıfatıyla Ankara’ya gelmiştir.
Mustafa Necati Bey eğitim alanında yaptığı çalışmalarla tanınmaktadır. 35 yıllık ömrüne birçok görev sığdıran Mustafa Necati Bey kimdir, nerelerde görev aldı yakından bakalım…
Mustafa Necati Bey’in Görevleri
İlk Milli Eğitim Bakanı olduğu bilinen Mustafa Necati Bey’in yaşamı boyunca üstlendiği görevler şu şekildedir:
- Avukatlık
- Eğitimcilik
- Gazetecilik
- Hukuk Müşavirliği
- İçişleri Bakanlığı Görevi
- Balıkesir İdman Yurdu Kuruculuğu
- TBMM 1. Dönem Saruhan Milletvekilliği
- Sivas İstiklal Mahkemesi Üyeliği
- Kastamonu İstiklal Mahkemesi Başkanlığı
- Amasya İstiklal Mahkemesi Başkanlığı
- TBMM 2. Dönem İzmir Milletvekillği
- Mübadele, İmar ve İskan Vekilliği
- Adliye Vekilliği
- Muallimler Birliği Genel Başkanlığı
- Milli Eğitim Bakanı (Maarif Vekili)
Mustafa Necati Bey ve Gazi Mustafa Kemal Paşa
Falih Rıfkı Atay’ın aktardığına göre Millet Mektepleri’nin açıldığı gün Mustafa Kemal Paşa oldukça keyifliydi. 1 Ocak 1929 tarihine tekabül eden bu günde yeni alfabenin yaygınlaştırılması ve okur yazarlık düzeyinin artırılması hedefleniyordu.
Tam da bugün Millet Mektepleri’nin mimarı Mustafa Necati Bey yaşamını yitirmişti. Henüz 35 yaşındaki Mustafa Necati Bey’im ölümü Falih Rıfkı’yı epey sarsmıştı. Peki ya, Mustafa Kemal Paşa’ya bu haberi nasıl verecekti?
Mustafa Necati Bey, Çankaya’nın daimi konuklarından, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün fedailerinden biriydi. Cumhuriyetin eğitim alanındaki tüm devrimlerde ve Kuva-yi Milliye hareketinde etkin bir rol alan Mustafa Necati Bey, Atatürk’ün gözünde de son derece değerli bir isimdi.
Falih Rıfkı, Gazi Paşa’ya kara haberi vermekte karar kıldığı an “Senin neyin var çocuk?” sorusunu duydu. “Mustafa Necati Bey’i kaybettik” sözleri bir anda dilinden dökülüverdi. Falih Rıfkı Atay bu anlarda yaşananları Çankaya adlı kitabında şu şekilde aktardı:
“Atatürk’ün ilk defa hıçkırıklarla ağladığını bu ölüm akşamı görmüştüm. “Ne evlattı o…” diye hayıflanıyordu. Yüzbinlerin ölümüne göz kırpmadan bakan, ateşte dövülmüş ve kanda soğumuş bu irade, bir ana kalbi kadar yumuşamıştı.”
Mustafa Necati Bey Nasıl Öldü?
Mustafa Necati Bey 1 Ocak 1929 tarihinde, henüz 35 yaşındayken hayata gözlerini yummuştur. Mustafa Necati Bey’in apandisit patlaması nedeniyle Ankara Numune Hastanesi’nde vefat ettiği bilinmektedir. Cenazesi ise 2 Ocak 1929 tarihinde Cebeci Asrı Mezarlığı’na defnedilmiştir.
Gazetelerde Mustafa Necati Bey’in Ölümü
Mustafa Necati Bey’in ölümü başta Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere tüm Türkiye’yi yasa boğmuştu. İşte Mustafa Necati Bey’in ölüm haberine dair 2 Ocak 1929 tarihli bazı gazete haberleri…
Vakit Gazetesi (2 Ocak 1929)
Sevgili Necati’nin ansızın hastalandığını, kendisine apandisit ameliyatı yapıldığını dün yazmıştık. Maalesef hastalığın teşhis edilmemesi genç ve değerli bir inkılap uzvundan memleketi mahrum etmiş, zavallı Necati dün öğleye doğru hayata gözlerini yummuştur.
Cumhuriyet hükümetine, Büyük Meclis’e, Cumhuriyet Halk Fırkası’na, irfan ve gençlik âlemine, bütün kan ve fikir ailesinin efradına taziyetler arz ederiz.
Cumhuriyet (2 Ocak 1929)
İnkılap neslinin kulaktozuna bir hançer saplandı. İstiklalin müebbet temelini kurmaya çalışan irfan amelesinin neşeden ve feragattan kalbine ilk matem çöktü. En büyüğümüzün yüreğinden en küçük bana kadar şu hudutların içinde dışında ürpermeyen benlik kalmadı. Çünkü ziftten zifirden bir haber patladı: Maarif Vekili’nden evvel büyük ve civanmert olan Necati öldü!
Necati! Uzun senelerimin en has, en mahrem, en mert dostu! Necati! Demek sahi öldün. Vah bize! Vah bize.
Cumhuriyet – Köprülüzade Mehmet Fuat (3 Ocak 1929)
Hayatımda, bu kadar umulmayan bir felaketle karşılaştığımı bilmiyorum! Telefonda onun ölümü haberini alınca ellerim titredi, boğazım kurudu; boğuk bir sesle tekrar tekrar sordum. Kalbim bu zalim habere bir türlü inanmak istemedi.
Necati, sevgili dost, inkılabın aziz çocuğu! Daha hayattan nasibini almadan, inkılabın kuvvetli omuzlarına yüklettiği mukaddes vazifeleri tamamlamak saadetini daha görmeden, zalim ecel seni kara topraklara çekti götürdü!
Orada sevgili ananın kolları arasında sakin ve müsterih uyu. Türk gençliği ölümünle saflarında açılan boşluğu doldurmak için daima senin bu aziz hatırandan kuvvet alacak