Jinekolojik Onkoloji Kadın Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. İlker Kahramanoğlu rahim kanseri hakkında bilgiler verdi. Toplumda rahim kanseri olarak bilinen hastalığın erken teşhis edildiğinde tamamen tedavi edildiğini söyleyen Kahramanoğlu, en büyük belirtisinin kanama olduğunu belirtti.
Toplumda Rahim Kanseri olarak bilinen ancak, “Endometrium Kanseri”, Uterus Kanseri” gibi birçok tıbbi ismi bulunan bu hastalık, erken teşhis edildiğinde tamamen tedavi edilebiliyor.
En büyük belirtisi kanama
Dünyada olduğu gibi Türkiye’deki kadınlarda da sık sık rastlanan bir kanser türü olduğunu söyleyen Kahramanoğlu, “Rahim kanserine ülkemizdeki kadınlarda da sık rastlıyoruz. Bu hastalık kendisini kanamayla gösteren bir hastalıktır. Menopoza girme döneminde olan kadınlarda, düzensiz kanamalar görüldüğünde veya menopoza girmiş kadınlarda lekelenme ya da kanama şikayeti olduğunda endometriım kanseri şüphesi akla gelir. Kanamanın hastalık belirtisi olması bir bakıma avantajdır. Çünkü kanama nedeniyle bu konunun uzmanlarına başvuran hastalarda kanser yayılım göstermeden erken evrede tespit edilebiliyor.” dedi.
Hastaların yüzde 80’i erken tanı alıyor
Kahramanoğlu sözlerine şöyle devam etti:
“Endometrium yani rahim kanserini muayene ile öngörmek mümkün olabiliyor. Duruma uygun olan hastalardan, muayene esnasında ağrısız yöntemlerle rahim bölgesinden parça alınarak biyopsi işlemi yapılıyor ve bu biyopsi sonucunda eğer varsa kanser tanısı alınıyor.
Kesin sonucun alınmasıyla, hastaya ve yakınlarına mevcut durumun anlatılması, sürecin nasıl ilerleyeceği hakkında bilgiler verilmesi, hastaya sonraki adımlarda neler yapılacağı konusunda güvene dayalı anlatımlar yapılması da çok önemlidir. Özellikle ameliyatı yapacak olan cerrah ile hastanın arasındaki iletişimin sağlıklı olması her anlamda iki taraf için de yürütülen tedavi programında avantajlar sağlar.”
Tek tedavisi ameliyat mı?
Endometrium kanseri cerrahisi, basit bir rahim ya da yumurtalık alma operasyonu olmadığını vurgulayan Kahramanoğlu, “Bu operasyonda rahmin yanında ayrıca lenf bezlerinin yani hastalığın sıçrama ihtimali olan bölgelerin detaylıca değerlendirilmesi ve bu değerlendirme sonucunda yayılma ihtimali olan lenf bezlerinin de alınması gerekir. Geleneksel olarak endometrium kanseri ameliyatların da olası lenf nodu yayılımını saptamak için tüm lenf bezleri ameliyat esnasında alınırdı. Artık günümüz de tüm lenf bezlerini toplamak yerine, ilk tutulma ihtimali olan lenf bezleri özel boyalarla bulunuyor ve sadece onlar çıkarılıyor. Patolojik incelemede özel boylarla ve daha ince kesitlerle bu lenf bezlerinin detaylı değerlendirilmesi, birkaç kanser hücresinin dahi görülmesini sağlamaktadır. Bu teknik ile hastalarda daha az morbidite ile daha iyi onkolojik sonuç elde etmekteyiz. Rahim kanseri hastaları çoğu zaman laparoskopik kapalı yöntemle ameliyat ediliyor. Kimileri hiç yatış yapılmadan aynı gün taburcu edilirken kimileri de maksimum 1 günlük yatış sonrasında taburcu ediliyor.” ifadelerini kullandı.
Hangi hastalar ek tedaviye ihtiyaç duyuyor?
Çoğunluğun sadece ameliyatla tedavi olduğunu dile getiren Kahramanoğlu, “Hastaların çoğunluğu sadece ameliyatla tedavi olabiliyor. Ancak bazı hastalarda cerrahi sonrasında ek olarak ışın tedavisi ve/veya kemoterapi gerekebiliyor. Operasyon sırasında çıkarılan parçaların patolojik sonuçları yaklaşık 10-14 gün içinde cerrahlara ulaşıyor. Ve buradaki sonuçlar önem arz ediyor.” diye konuştu
Kahramanoğlu, ek tedavi konusunda dikkat edilmesi gereken bazı kriterleri sıraladı.
Bunlar;
“Tümörün boyutu,
Tümörün rahim kas dokusunda ne kadar ilerlemiş olduğu,
Hastalığın rahim kası içindeki lenf kanallarını ve damarları tutup tutmadığı,
Çıkarılan lenf bezlerinde mikroskopik görüntülemede tümörün olup olmadığı,
Bu kriterler değerlendirilerek hastanın ameliyat sonrası ek tedaviye ihtiyacı olup olmadığı kararına varılıyor. Artık günümüzde klasik patolojik incelemenin yanı sıra tümörde moleküler sınıflandırma yapıp, hastalığın gidişatını ve ek tedavi gerekliliğini daha iyi öngörebiliyoruz. Böylece daha yüksek oranda pozitiflik yakalamak ve hastaya daha az yük bindirerek başarılı onkolojik sonuçlara ulaşmak mümkün oluyor.”
Genetik yatkınlık çok önemli
Doç. Dr. İlker Kahramanoğlu, “Tüm jinekolojik kanserlerde olduğu gibi rahim kanserinde de ailesel faktörler önemli. Biz uzmanlar için öncelikli hedef kanserin oluşmadan önce önlenmesidir. 1. ve 2. derece akrabalarında rahim kanseri kolon kanseri geçmişi olan hastalar bazı doğuştan geçişli sendromlar açısından değerlendirilmelidir. Bu kişilerin bazı genetik testlerden geçmesini, jinekolojik muayenelerini düzenli olarak yaptırmalarını önermekteyiz. Ailede rahim kanseri öyküsü olmasa bile, diyabet ve obezitenin endometrium kanseri için risk teşkil ettiği bilinmelidir.” dedi