Bu günlerde, dillerden düşmeyen,
Chp Camileri kapattı.
Ahır, meyhane, kışla yaptı ithamı,
Cumhuriyeti kuran iradenin, “ din düşmanı”
Olarak gösterilmesi için yapılan,
Planlı bir çalışmanın ürünüdür.
Yerel seçim tarihi yaklaştıkça
CHP – AKP polemiğinin dozajı artmaktadır..
Çünkü,
Karganın ağzındaki peyniri almanın yolu
Nasıl tatlı söz ise
Vatandaşın elindeki oyu almanın,
En kolay, en ucuz yolu.
“ Din elden gidiyor”, asparagasıdır.
Asparagasçılar, 1939 – 1946 yılları arasında
İsmet İnönü’nün
Camilere kilit vurdurduğunu,
İçeriye kimseleri sokmadığını
O tarihten günümüze kadar, bıkıp usanmadan anlatmaktadırlar.
Özellikle de
Yapılacak seçimler öncesi, Chp’nin
“Din düşmanı” olduğu algısını kasıtlı olarak
Ayyuka çıkarılmaktadırlar.
Ayyuka çıkınca haberleri, ilkin
Ay duymuş, önce kararmış.
Gerçeği öğrendiği günden itibaren
Pırıl, pırıl parlamıştır!
Ha!
Mars gezegeni duyduğunda, kıpkırmızı kesilmiştir!
Ama
Nihayetinde o da gerçeği öğrendiğinde.
Sararıp bozarmaktan çıkacaktır!
Tıpkı, Mars gibi.
Yüreğinde Allah sevgisi olan her insan
Bu yalan ithamları duyunca etkilenir, öfkelenir
Sararıp, bozarıp, kızar! Oyunu siyasi tilkilere kaptırır.
Ne gariptir!
İnsan yaradılış gereği, gördüğüne değil.
Duyduğuna inanır!
İsmet İnönü’nün, niçin bazı camileri kapattırdığı,
Bazılarını depo yaptırdığı, bazılarını kışlaya çevirdiğini
Tarihçiler şöyle yazmıştır.
“İkinci Dünya Savaşında, Alman orduları sınırımıza dayandı.
İsmet Paşa Trakya’da Çakmak hattını kurdu.
Paşa, İstanbul’un bombalanacağını, savunmayı,
Ankara’nın dışında yapmayı düşünüyordu.
İsmet Paşa
Düşmanın camileri bombalamayacağını biliyordu.
O nedenle bütün saray eşyalarını, padişahların tahtlarını,
Mücevherleri, kutsal emanetleri,
Hazreti Muhammed’in sancağını, kılıcını,
Hırkai Saadeti, Hazreti Osman’ın kanlı Kuran’ı Kerimi’ni,
Atatürk’ün Samsun’da çıktığı tahta iskeleyi,
Müzelerde ne varsa tümünü tam 48 vagona yerleştirerek
Niğde şehrine naklettirdi.
Eşyalar ve görevliler, tehlike tamamen geçene kadar Niğde’de kaldılar.
Bu değerli eşyalar Niğde’de 3 camiye yerleştirildi.
Camilerin etrafına nöbetçi askerler yerleştirildi.
İsmet Paşa
Tarihi eşyaları görmek üzere 3 camiyi de teftiş etti.
Özellikle Atatürk’ün Samsun’a çıktığı tahta iskeleyi görmek istiyordu.
Saruhan Camii’ne gitti ve Tunabek’e sordu:
‘Asker nöbetini aksatmıyor, camilere kimseyi almıyor değil mi?
Gözüm arkada kalmasın’ dedi.”
Onlarca yıl, Bir bardak suda koparılan fırtınanın aslı budur!
Tarihimizdeki camilerin kışla, depo yapılması
Salt İnönü zamanında olmamıştır.
93 Osmanlı- Rus harbi sonrası ( 1887 / 1888)
Balkanlardan göç eden soydaşlarımız
Ayasofya, Sultan Ahmet, Süleymaniye,
Beyazıt gibi camiler muhacirlerin barınmasına ayrılmış,
Bu camiler ve müştemilatı bir anlamda, muhacirlerin kaldığı sığınma
evleri, “ yatakhaneler” olarak kullanılmıştı!”
Chp’yi ve İsmet İnönü’yü din düşmanlığı ile suçlayanlar
Nedense bu olaydan hiç bahsetmezler!
Söz konusu Cumhuriyet olunca;
MİLLETÇİLİĞE, TÜRKÇÜLÜĞE
“ TOP YEKÜN SAVAŞ”
Osmanlı olunca
Ümmetçiliğe, KUZU GİBİ SESSİZ, YAVAŞ!