MHP Lideri Bahçeli'nin konuşmasından öne çıkanlar şöyle:

Cumhurbaşkanı ve Milletvekili Genel Seçimleri tamamlanmış olsa da, Türkiye yeni bir seçime doğru ilerleyiş kaydetmektedir. Nitekim Mahalli İdareler Seçimleri 31 Mart 2024 tarihinde yapılacaktır. Böylelikle peş peşe eklemlenen seçim gündemi milli iradenin tercihiyle noktalanmış olacaktır.

Milliyetçi Hareket Partisi bu seçimlere hazırlık sürecini başlatmıştır. Mahalli İdareler Seçimlerinde takip edeceğimiz birinci stratejik hedefimiz mevcut belediye başkanlıklarımızı muhafaza ederek bunun üzerine yenilerini ve hatta daha çoğunu eklemektir. İkinci stratejik hedefimiz, Cumhur İttifakı’nın doğasına ve ruhuna muvafık hareket edip; muhalefet partilerinin yönetimindeki belediyelerin yürek yaralayan makus ve meyus hallerine son vermektir. 14 Mayıs ve 28 Mayıs 2023 tarihlerinde elde edilen demokratik başarıyı mahalli idarelerle perçinlemek, Türk ve Türkiye Yüzyılı yürüyüşüne ivmek vermek boynumuzun borcudur. İstanbul, Ankara ve İzmir Büyükşehir Belediyeleri başta olmak üzere, diğer tüm büyükşehir belediyelerinin, il belediyelerinin, ilçe ve belde belediyelerinin Türkiye’nin yükselen itibarına ve marka değerine müzahir şekilde yönetilmesi tarihi önemdedir.

İSTANBUL BEŞ YILINI KAYBETMİŞ, TARİHİN GERİSİNE DÜŞMÜŞ; KAOS, KRİZ VE KARMAŞA DÜNYANIN EN BÜYÜK TÜRK KENTİNİN ÖNÜNÜ KESMİŞTİR”

Belediyecilik bir sevda işidir. Belediye başkanının yönetimi altındaki şehrinin emini olması bilinen bir husustur. İstanbul beş yılını kaybetmiş, tarihin gerisine düşmüş; kaos, kriz ve karmaşa dünyanın en büyük Türk kentinin önünü kesmiştir. Hakeza aynı durum Ankara, İzmir, Adana, Antalya, Mersin, Tekirdağ, Eskişehir, Muğla, Aydın, Hatay büyükşehir belediyeleri için de geçerlidir.

CHP’li büyükşehir belediye başkanlarının ayak oyunlarından, parti için cepheleşmelerden, fısıldayan kulislerden, kongre hesaplarından, hiziplerin rekabetinden, çıkarların yarışından başka bildikleri tek bir şey yoktur ve her şey de ortadadır. Türk milleti mahalli idarelerin üzerine düşen zillet gölgesinden kurtulmalıdır. Hizmet değil hezimet vaat edenlerin şehremeni olmaları, bu unvana sahip olmaları hepimiz adına bir vebaldir. Bu vebalden arınacağız, Allah’ın izniyle CHP’nin ve diğer zillet partilerinin yönetimi altındaki belediyelerin hürriyet ve haysiyetlerine kavuşmalarına hep bir

“BATIK GEMİYİ LİMANA SAĞLAM GÖTÜRMEKTEN BAHSEDEN KILIÇDAROĞLU’NUN BABA-OĞUL ARASINDAKİ SALTANAT KAVGASINDAN NASIL ÇIKACAĞI DA AYRI BİR MERAK KONUSUDUR”

Unutmayınız ki, batan gemiyi ilk terk eden korkaklar ve korsanlardır. Batık gemiyi limana sağlam götürmekten bahseden Kılıçdaroğlu’nun baba-oğul arasındaki saltanat kavgasından nasıl çıkacağı da ayrı bir merak konusudur. Hançer üstüne hançer yiyen CHP’li yöneticilerin pişmanlık içinde özür dilemesi yararsız ve miadı dolmuş bir sitem ve sızlanmadır. Mensuplarının birbirine güvenmediği, birbirine inanmadığı, arkadan dolaşmanın, fitne yaymanın geçer akçe sayıldığı bir siyasi bünyenin içten içe çürüyüp kadavraya dönüşmesi kaçınılmaz bir siyaset ve hayat gerçeğidir.

Bugünkü muhalefet partilerinin durumu aynısıyla budur. Türkiye’nin kadavraya değil, kaderine yön veren, Karabağ’da zaferi, küresel diplomaside zekayı, Kıbrıs’ta iradeyi, Akdeniz ve Ege’de milli duruşu, güney sınırlarımızın mücavir bölgelerinde yüksek mücadeleyi temsil ve tebliğ eden Cumhur İttifakı’na ihtiyacı vardır ve bu artık kesinleşmiştir. Türkiye Cumhuriyeti’ni hak ettiği gelişmişlik düzeyine biz çıkaracağız. Türkiye’yi lider ülke seviyesine biz taşıyacağız. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’yle kilitleri ya açacağız ya da kıracağız.

Üreten, refah sağlayan, herkesin iş ve aş sorunlarını çözmüş milli bir ekonomiyi;  Bütün sorunlara neşter vurmayı başarmış, terörün kökünü kazıyıp bölücülüğü felç etmiş bir siyasi ve hukuki sistemi;  Dış politikada daha aktif, taviz vermeyen, dünyaya Türkçe bakan, gelişmeleri başkent Ankara vizyonuyla okuyan bir dış politik mimariyi elbirliğiyle, güç birliğiyle ve Cumhur İttifakı’yla sağlamış olacağız.

İlhamımız yaşanmış Türk asırları ve rahmetle andığımız aziz ecdadımızdır. Devletimizin egemenlik haklarıyla, milletimizin muhteşem varlığı, bağımsızlığı ve bölünmez bütünlüğüyle kimin sorunu varsa bizim de onlarla sorunumuz vardır ve alayını birden her cephede karşılamaya hazır olduğumuz iyi bilinmelidir. 100’ncü yıldönümü içinde olduğumuz Türkiye Cumhuriyeti bedava kazanılmamış, lütufla kurulmamıştır.

Cumhuriyet’in sahibi cumhurdur, onuru cumhurdur, ömrü cumhurla kaimdir. Cumhuriyet’e düşmanlık cumhura düşmanlıktır. Düşmana hizmet ve taşeronluk ise ihanetin daniskasıdır.

14 ve 28 Mayıs öncesinde demokrasi ittifakından bahsedenler, teröristleri yanına yöresine alanlar, ülkemizden intikam almak için kuyruğa girenler çok şükür milli iradenin hisarlarına çarpıp dağılmışlardır. Bizim böyle bir arayışı içinde taşıyanlarla iki dünyada da hesabımız vardır. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi Türk milletinin demokratik ve şaşmaz tercihidir.

“TAVRIMIZ NETTİR, DURUŞUMUZ KUVAYI MİLLİYE’DİR”

Bu demokratik tercihe meydan okuyanlar millet tanımaz odaklardır ki, sandıkta tümüyle reddedilmişlerdir. Gazi Mustafa Kemal Atatürk milletimizin ortak değeridir, devletimizin kurucusudur, Milli Mücadele’nin lideridir, İlk Meclis Başkanımızdır, İlk Cumhurbaşkanımızdır. Tavrımız nettir, duruşumuz Kuvayı Milliye’dir. Türkiye Cumhuriyeti yaşayacaktır. Bizler faniyiz, devletimiz ve milletimiz baki kalacaktır. Bir kere yükselen bayrak bir daha inmeyecektir. Aziz Atatürk’ün en büyük eserim dediği Türkiye Cumhuriyeti var olan bütün kirli senaryolara ve sömürgeci oyunlara rağmen payidarlığını ebed müddet koruyacaktır. Güvence kahraman Türk nesilleridir. Güvence büyük Türk milletidir. Haber Merkezi

Editör: Zerrin Ağar