2010 yılında karaciğer nakliyle ikinci hayatına başlayan, hastalıklarına hipertansiyon ve şekeri ekleyen 67 yaşındaki Musa Akkaya, tıkalı üç damar yüzünden bir kez daha ameliyat masasına yattı. Akkaya, "Doktorların sayesinde ikinci kez hayata tutunmuş oldum" derken, Doç. Dr. Cüneyt Narin de, "Hastamız karaciğer nakilli olduğu için en küçük kesiyle meme altı baypas yaptık. Şifayla taburcu ettik" ifadelerini kullandı.
Karaciğer naklinden sonra 3’lü baypas
Ticaret lisesi muhasebe öğretmenliğinden emekli 2 çocuk, 1 torun sahibi Musa Akkaya’ya 2010 yılında siroz tanısı koyuldu. Nakil için Acıbadem Kent Hastanesi Karaciğer Nakli Bölümü’ne başvuran Akkaya, uygun verici olmadığı için kadavra listesine yazıldı. 8 Nisan 2009’da hastalanan Akkaya’ya bir yıl sonra bağış karaciğer çıktı. 21 Nisan 2010’da Prof. Dr. Murat Kılıç başkanlığındaki ekip tarafından nakil ameliyatına alındı. Akkaya, şifayla taburcu oldu.
Doktorlarının önerdiği diyete uyan, ilaçlarını ve kontrollerini aksatmayan Akkaya yıllar içinde yeni hastalıklarla tanıştı. Şah damarında kireçlenme olan, 2017’de hipertansiyon, 2018’de şeker nedeniyle hayatına yeni ilaçlar eklenen Akkaya bir öğretmen disipliniyle doktor kontrollerini düzenli yaptırdı. Akkaya, yaklaşık bir buçuk ay önce göğsünde ağrı hissedince bir üniversite hastanesinde kardiyoloji uzmanına başvurdu. Doktorun isteği üzerine sanal anjiyo yaptırdı. Sonuçlar iç açıcı çıkmayınca kateter anjiyo yaptırması istendi. Bunun üzerine Akkaya, karaciğer naklinden sonra kasık fıtığı ameliyatı da olduğu Acıbadem Kent Hastanesi’ne başvurdu.
Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Mustafa Zungur tarafından anjiyosu yapılan Akkaya’nın üç damarının tıkalı olduğu, stentle açılmasının mümkün olmadığı ortaya çıktı, baypas önerildi. Akkaya baypas için başvurduğu Acıbadem Kent Hastanesi Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Doç. Dr. Cüneyt Narin’e 14 yıl önce kadavradan karaciğer nakli geçirdiğini, hipertansiyon ve şeker hastası olduğunu, yanı sıra şah damarında kireçlenme olduğunu anlattı.
Doç. Dr. Narin bunun üzerine karaciğer nakli ekibiyle bir değerlendirme yaptıklarını söyleyerek, "En küçük kesiden baypas yapılmasının uygun olacağı konusunda hemfikir olduk" dedi.
Doç. Dr. Narin, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Organ nakli, kanser, kalp ya da beyin ameliyatı geçirmiş hastalar karşılarına yine böylesine ciddi rahatsızlık ve ameliyat kararı çıktığında korkabiliyor, tedaviden uzaklaşabiliyor. Bu da hayati risk oluşturuyor. Oysa ameliyat kararı alınmış bir hasta ameliyat öncesinde tüm hastalıkları ve tedavileri açısından değerlendiriliyor. Hastamız Musa Bey de karaciğer nakilli bir hastaydı. Üstelik şekeri ve yüksek tansiyonu vardı. Nakilli olduğu için de bağışıklık sistemini baskılayıcı ilaçlar kullanıyordu. Şah damarında kireçlenme vardı. Karaciğer nakli ekibimizle değerlendirme yaptık. Meme altı baypas ameliyatının bu hastamız için en uygun yöntem olacağına karar verdik. Nitekim bu yöntemle üç damarını değiştirdik. Karaciğer nakil ekibimizden Uzm. Dr. Rasim Farajov hastamızı takip etti, ilaç düzenlemelerini yaptı. Hastamızı sağlıkla taburcu ettik."
Öte yandan baypas sonrası üçüncü hayatına başladığını belirten Akkaya, "14 yıldır karaciğer nakilli bir hastayım. Sonradan yeni hastalıklar da peşinden geldi. Göğüs ağrım olunca eşim Cemile, ‘kalp hata affetmez’ deyince soluğu doktorda aldık, sonrası malum. Nakilden sonra ikinci hayatıma başlamıştım. Şimdi baypaslı olarak üçüncü hayatıma başladım. Mutlu bir aileyiz, yaşamayı seviyorum. Yeni yaşamım için doktorlarıma çok teşekkür ediyorum" diye konuştu.