Ege Denizi’nde haftalardır süren deprem fırtınası devam ederken, bölgede yaşayan vatandaşlar tedirgin olmuş durumda. Manisa’da 1. Derecede deprem bölgesinde yer alıyor. Manisa üzerinde bulunan aktif fay hatları geçmişte büyük depremlere neden oldu. Manisa’da geçmişte yaşanmış büyük depremleri ve önemli fay hatlarını sizler için derledik…
Manisa’daki Önemli Fay Hatları
- Soma-Kırkağaç Fay Zonu
- Gelenbe Fay Zonu
- Köprübaşı Fay Zonu
- Alaşehir Segmenti
- Salihli Segmenti
- Manisa Fayı
- Killik Fayı
- Çapaklı Segmenti
- Kemerdamları Segmenti
- Halitpaşa Fayı
- Ozanca Fayı
- Gölmarmara Fayı
- Akselendi Fayı
- Selendi Fayı
- Akhisar Fayı
- Güzelhisar Fayı
- Muradiye Fayı
Tarihsel Dönemde Manisa'da Gerçekleşen Büyük Depremler
Manisa, tarih boyunca büyük yıkımlara neden olan depremlere sahne olmuştur. En büyük depremlerden bazıları şunlardır:
- M.S. 17 Depremi: Büyüklüğü 7.4 olarak tahmin edilen ve 13 antik kentin yıkımına sebep olan büyük bir deprem.
- 18 Kasım 1919 - Soma Depremi: 6.9 büyüklüğünde.
- 28 Mart 1969 - Alaşehir-Sarıgöl Depremi: 6.5 büyüklüğünde.
- Gediz Grabeni Depremleri: 1969 Alaşehir Depremi ve 1970 Kütahya-Gediz Depremi, bölgede meydana gelen en önemli sarsıntılardan bazılarıdır.
Manisa’daki Deprem Aktivitesi
Manisa ve çevresi, aktif deprem kuşakları üzerinde bulunması nedeniyle sık sık sarsıntılar yaşanıyor. Yapılan araştırmalara göre:
1990’dan günümüze kadar Manisa’da yaklaşık 74.000 deprem meydana geldi.
Manisa il merkezi ve çevresinde (130 km yarıçap içinde) 4.5 ve üzeri büyüklükte 300’den fazla deprem kayıtlara geçti.
Bu depremlerden 40’ı Manisa ili sınırları içerisinde gerçekleşti.
Manisa'dan Sarıgöl’e kadar uzanan Gediz Grabeni Fay Sistemi, 7.69 büyüklüğüne kadar deprem üretebilme potansiyeline sahip. Graben sisteminin doğu ve batı bölümleri yoğun depremsellik gösteriyor. 1900 sonrası dönemde 6 ve üzeri büyüklükte sadece iki büyük deprem üretildi.
Manisa ve Deprem Tehlikesi
Manisa, aktif fay hatlarıyla çevrili olması nedeniyle yüksek risk taşıyan bir bölgedir. Özellikle Manisa Fayı, 178 yıldır büyük bir deprem üretmemiş olup potansiyel bir risk unsuru olarak görülmektedir. Bölgedeki deprem hareketliliğinin sürekli takip edilmesi, yapı stokunun güçlendirilmesi ve halkın bilinçlendirilmesi büyük önem taşıyor.
