Doğasıyla, tarihiyle ve kültürel zenginliğiyle Ege Bölgesi’nin kalbinde bulunan Manisa sadece modern yapısıyla değil; binlerce yıl öncesinin sessiz tanığı olan antik kentleriyle de dikkat çekiyor.

Manisa’ya yaklaşık 49 kilometre uzaklıktaki Köseler köyü yakınlarında, sarp bir tepede, zamanın direnen bir antik kent var: Aigai.

Halk arasında ‘Nemrut Kale’ olarak anılan bu antik kent çevreye hakim konumuyla tarih boyunca stratejik önem taşımış!

Dünyaca ünlü kuruluştan Manisa kararı! Dünyaca ünlü kuruluştan Manisa kararı!

Aigai Antik Kenti’ne gelin şöyle bir bakalım…

Aigai Antik Kenti, Manisa’nın Yunusemre ilçesi Yuntdağı bölgesi Köseler köyü yakınında bulunuyor.

2004 yılından bu yana sürdürülen arkeolojik kazılarla her geçen yıl biraz daha gün yüzüne çıkan Aigai, sadece taş duvarlardan ibaret bir antik kent değil; aynı zamanda Batı Anadolu’nun en eski Aiol yerleşimlerinden biri.

Tiyatro, Agora, Meclis Binası Gibi Görkemli Yapılar Gün Yüzüne Çıkarıldı!

Tiyatro, agora, meclis binası, stadyum gibi pek çok görkemli yapı gün yüzüne çıkarılması kentin sosyal dokusunun hala ayakta olduğunu gösteriyor. Özellikle tiyatronun giriş binasında yani Vomitorium’da yapılan 2018 kazıları geçmişin sırlarını biraz daha ortaya dökerek Aigai’nin sosyal yaşamına dair önemli ipuçları verdi.

Nemrut Kale’nin Ardındaki Gerçek…

Bugün bölge halkı buraya ‘Nemrut Kale’ dese de aslında burası Aigai olarak bilinen önemli bir yerleşim yeri.

Heredot’un da sözünü ettiği 12 Aiol kentinden biri olan Aigai’nin tarihi M.Ö. 8. yüzyıla kadar uzanıyor. Aigai yazıtlarda Aigaiai, Aigeaion, Aigaion gibi farklı isimlerle anılıyor.

Antik yazarlar kentin dağlık ve iç kesimlerde yer aldığını eserlerinde vurgularken arkeolojik bulgular da bu bilgileri doğruluyor.

Savaşlara, Depremlere ve İstilalara Direndi: Yeniden Küllerinden Doğdu!

Aigai, M.Ö. 547’de başlayan Pers egemenliğine karşı komşusu Temnos ile birlikte direndi. Ünlü Atinalı devlet adamı Themistokles’in de bir dönem sığındığı kent, Pergamon ve Seleukoslar arasında el değiştirdi. M.Ö. 156-154 yılları arasında Bithynia Kralı Prusias II tarafından tahrip edilen şehir, sonrasında tekrar inşa edildi.

M.S. 17 yılında meydana gelen büyük depremle ağır hasar alan kent Roma İmparatoru Tiberius’un yardımlarıyla yeniden toparlandı. Aynı dönemde Roma yönetimi altına giren Aigai, özellikle Apollon Khresterios Tapınağı’na yapılan bağışlarla önemini korudu.

Her darbenin ardından Aigai küllerinden doğarak kendini yeniden inşa etti. Her yıkım onun karakterine yeni bir katman ekledi.

Sessizliğe Gömüldü...

3. yüzyılın sonlarında Got akınlarıyla nedeniyle tamamen terk edilen ve 12. yüzyılda Bizans yerleşimine sahne olan Aigai kısa süreliğine tekrar canlandı. 13. yüzyılın sonlarında bölgeyi ele geçiren Saruhanoğulları ile birlikte bu kısa dönem sona erdi. Aigai böylelikle yeniden sessizliğe gömüldü.

Manisa’nın “Nemrut Kale” olarak bildiği bu tepe, aslında tarihin nadide miraslarından birine ev sahipliği yapıyor. Aigai Antik Kenti’nde süren kazılar kentin yalnızca taşlardan değil; direnişin, kültürün ve hafızanın temelleri üzerine kurulu olduğunu gösteriyor!

Muhabir: Özkan ÇELİK