Türkiye’nin eşsiz doğal miraslarından biri olan Marmara Gölü, bir zamanlar kuşların şarkılarıyla dolu, renkli ve canlı bir sulak alan olarak tanınıyordu. Ancak şimdi bu gözde doğal alan, suyun tamamen çekilmesiyle adeta bir çöl manzarasına büründü.
Gölün kaybolan suları, ardında yalnızca boş bir göl yatağı bırakmakla kalmadı; aynı zamanda ekosistem üzerinde derin etkiler yarattı. Peki, bu dramatik değişimin arkasında ne var?
İŞTE KAYIP GÖLÜN HİKAYESİ
Manisa'nın Salihli ve Gölmarmara ilçeleri arasında bulunan alüvyon set gölü Marmara Gölü, artık yok. 44,5 kilometrekarelik genişliğe sahip bu göl iklim değişikliği ve insan etkileri yüzünden kurudu. Artık sadece tabelalar ve hurdaya dönmüş balıkçı tekneleri var.
MARMARA GÖLÜ NEDEN ÖNEMLİYDİ?
Marmara Gölü’nün gelin tarihçesine ve stratejik önemine bakalım…
1945 yılında Devlet Su İşleri (DSİ) tarafından alüvyal set gölü olarak kabul edilmekten çıkarılan Marmara Gölü, bir rezervuar olarak yeniden düzenlendi. Gölün kapasitesi zamanla 320 milyon metreküpe ulaştı.
Göl, Gediz Ovası'na yılda ortalama 150 milyon metreküp su sağlayarak bölgesel tarım için kritik bir kaynak haline geldi.
ÇEŞİTLİ KUŞ TÜRLERİNE EV SAHİPLİĞİ YAPTI
Ayrıca, 2017 yılında "Ulusal Öneme Haiz Sulak Alan" unvanını kazanarak yaklaşık 20 bin su kuşuna ve nesli tehlike altında olan kuş türlerine ev sahipliği yaptı. Bu nitelikler, gölün hem ekolojik hem de stratejik önemini önemli ölçüde artırdı.
Kuraklık ve hatalı tarım uygulamaları gibi etkenlerle birleşen su seviyesindeki ani düşüş, gölün tamamen kurumasına yol açtı.
GÖLÜN KURUMASINDA İNSANLARIN ETKİSİ BÜYÜK!
Küresel ısınma ve iklim değişikliği gibi doğal etkenlerin yanı sıra, yanlış sulama yöntemleri ve artan tarımsal sulama kuyuları gibi insan etkileri de gölün kurumasına neden oldu.
Plankton ve alglerin aşırı artışı, gölde bataklaşma ve yaşlanma süreçlerini hızlandırarak ekosistemde köklü değişiklikler meydana getirdi. Tarımda kullanılan gübrelerdeki azot ve fosfor, göl tabanındaki bitkilerin hızla yayılmasına ve dolayısıyla göl suyunun kaybına yol açtı.
Gölün kuruması, hem biyoçeşitlilik hem de göl kıyısındaki sosyoekonomik yaşam üzerinde ciddi olumsuz etkiler yaratmaktadır. Yeraltı su seviyelerindeki azalma, ekosistemlerin bozulmasına, biyoçeşitliliğin düşmesine, toprak erozyonuna ve gıda güvenliği sorunlarına yol açmaktadır.
Manisa Marmara Gölü, iklim değişikliği ve insan kaynaklı etmenlerin ne denli yıkıcı olabileceğini çarpıcı bir şekilde gözler önüne seriyor.
Marmara Gölü'nün kuruması, sadece doğal yaşamı değil, aynı zamanda bölge halkının geçim kaynaklarını da ciddi şekilde etkiledi. Balıkçılar, gölün kurumasıyla birlikte işlerinden oldular ve tarım alanları üzerinde de olumsuz etkiler yaşandı.
Çevreciler ve uzmanlar, gölün eski haline dönmesi için hızlı ve etkili önlemler alınması gerektiğini vurguluyor. Doğal kaynakların korunması ve sürdürülebilir yönetim, benzer felaketlerin önüne geçilmesinde kritik rol oynayacak.
SU KAYNAKLARI KORUNMALI!
Marmara Gölü'nün kuruması, doğanın hassas dengesinin ve su kaynaklarının korunmasının ne kadar hayati olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi. Bölge halkı ve yetkililer, felaketin etkilerini hafifletmek ve gölün eski canlılığına kavuşmasını sağlamak için ortak çaba göstermelidir.
Marmara Gölü’nün yaşadığı bu dramatik dönüşüm, tüm dünyada su yönetimi ve ekosistem koruma stratejilerinin önemini bir kez daha hatırlatıyor.