Dünya, tarih boyunca doğal afetlerin gölgesinde yaşamaya alışmış olsa da, her bir felaketin kendine özgü izleri vardır. Kimisi hızla gelir, yıkıp geçer; kimisi ise sessiz ve yavaş bir ölüm gibi sinsice yaklaşır.
Ege Bölgesi’nin bereketli toprakları, son yılların en sıcak dönemlerini yaşarken, özellikle Manisa’yı bekleyen büyük bir tehlikenin karanlık yüzü yavaş yavaş ortaya çıkıyor. Bu tehlike, gözle görülmeyen, elle tutulamayan ama etkisi derin izler bırakacak bir şekilde geliyor.
Afetlerin bazılarına çare bulunamıyorken bazı afetler ise önlenebilir durumda… Şimdi hepimizin önlem alması gerekiyor.
EN BÜYÜK FELAKET
Her geçen gün daha da yaklaşan bu felaket, bir zamanlar yeşilin her tonunu barındıran bu toprakları sarıya ve kahverengiye bürümeye hazırlanıyor. Manisa'nın verimli bağları, zeytinlikleri ve tarım arazileri, kuraklık canavarının pençesinde yok olma tehdidiyle karşı karşıya...
Araştırmalara göre, 2041-2070 yılları arasında 14 ay, 2041-2100 yılları arasında ise 20 ay sürecek şiddetli kuraklıklar yaşanacak. Yaşar Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mir Jafar Sadegh Safari ve ekibi tarafından yapılan araştırmalar, Manisa başta olmak üzere İzmir, Aydın, Muğla, Kütahya, Afyon, Uşak ve Denizli gibi illeri bekleyen en büyük tehlikenin kuraklık olduğunu ortaya koydu.
MARMARA GÖLÜ YOK OLDU
Manisa'da yüzlerce kuş türüne ev sahipliği yapan Marmara Gölü'nün eski halinden artık eser yok. Hem kuraklık, hem de kaçak sulama gölün tamamen kurumasına yol açtı. 20 bin su kuşuna ev sahipliği yapıyordu, ancak kuraklıkla birlikte göl tamamen kurudu.
EGE BÖLGESİ’NDE ÇOK ŞİDDETLİ KURAKLIK
Doç. Dr. Safari, “(2041-2070) kuraklık olaylarının sayısında ve şiddetinde önemli bir değişiklik olmayacağı, ancak içinde bulunduğumuz yüzyılın son 30 yıllık döneminde aşırı kuraklık olaylarının sayısının daha fazla olacağı öngörülüyor.” açıklamasında bulunmuştu. Çalışmanın sonuçları, Ege Bölgesi’ndeki tüm emisyon senaryolarında yüzyılın sonuna kadar kuraklık olaylarının sayısında ve şiddetinde önemli bir artış olduğunu gösterdi.
TARIM VE GIDA GÜVENLİĞİ TEHDİT ALTINDA
Kuraklık, gıda ve tarım ürünlerinin üretimi, güvenliği ve dayanıklılığı açısından büyük tehdit oluşturuyor. Dünya Doğal Kaynaklar Enstitüsü’nün (WRI) verilerine göre Türkiye, 2040 yılında en çok su stresi yaşayacak 33 ülke arasında yer alıyor.
EGE BÖLGESİ’NDE İKLİM DEĞİŞİKLİĞİNİN ETKİLERİ
İklim modellerine göre, Ege Bölgesi iklim değişiminden en çok etkilenen bölgelerden biri olarak öne çıkıyor. Buna göre, kuraklık ve taşkın gibi aşırı iklim olaylarının şiddeti ve sıklığında artış bekleniyor. Doç. Dr. Safari, “İklim modellerinin sonuçları, bu modellerin yapısına bağlı olarak spesifik bir zaman için öngörüde bulunmak için uygun değil. Fakat yapılan analizler, ortalama sıcaklığın artacağını gösteriyor,” dedi.
ALINACAK ÖNLEMLER
Doç. Dr. Safari, alınacak önlemlerle iklim değişikliğinin etkisinin azaltılabileceğini belirtti. “Geliştirilen sosyo-ekonomik senaryoların mahiyetine göre farklı durumlar söz konusu olabilir. Dünya çapında alınacak önlemlere göre bazı senaryolar, iklim değişikliği tesirlerinin azalacağını gösteriyor. İklim değişikliği global bir problem, ancak bölgesel önlemlerin alınması da önemli…” dedi.
Yeni teknolojilerin ve daha uyumlu ürünlerin seçilmesi, sulama randımanının artırılması, yaşam tarzının yeni duruma göre değiştirilmesi ve su tüketiminin daha verimli hale getirilmesi gibi aksiyonlar, meydana gelebilecek zararların minimize edilmesinde önemli rol oynayabilir.
Manisa ve Ege Bölgesi’nde yaşayanların, bu felakete karşı tedbir alması ve bilinçlenmesi gerekiyor.