TÜRK-İŞ Manisa İl Temsilciliği, Türk Metal Sendikası Manisa 1 No’lu Şubesi önünde “Vergide adalet” konulu basın açıklaması gerçekleştirdi. Açıklamada, enflasyon ve hayat pahalılığına dikkat çekilirken vergide adaletin sağlanması gerektiği vurgulandı. Basın açıklamasını grup adına TÜRK-İŞ Manisa Şube Başkanı Ercan Dereli okudu. Dereli, “Az kazanandan az vergi alınmalıdır. İşçi ücretlerinin üzerindeki vergi yükü azaltılmalıdır” dedi.

Programda TÜRK-İŞ Manisa Şube Başkanı Ercan Dereli, diğer şube başkanları ve sendika üyeleri yer aldı.

Dereli, sözlerine şöyle başladı: “Hayat pahalılığı, yüksek enflasyon, adaletsiz vergi sistemi, işsizlik, güvencesiz çalıştırma ve kayıt dışı istihdam gibi sorunlar, başta işçiler olmak üzere, toplumun büyük bölümünün yaşam şartlarını ağırlaştırmaktadır. Yani mutlu bir azınlık dışında halkımız geçim sıkıntısıyla mücadele etmektedir.  Bugün burada, yaşanan sorunlara dikkate çekmek ve bir an önce harekete geçilmesi için uyarıda bulunmak için toplandık.”

“İŞÇİNİN VE YOKSULUN DAYANACAK GÜCÜ YOK”

Artan maliyetlerin işçiyi ve yoksulu zorladığını belirten Dereli, “İşçinin, yoksulun dayanacak gücü kalmadı. Büyükşehirlerde ev kiraları ortalama 15 bin liranın üzerine çıktı.  İnsanlar, yüksek kiralar sebebiyle, sağlıksız ortamlarda yaşamak zorunda kalıyor.  Markete, pazara, temel tüketim ürünlerine, tepeden tırnağa her şeye her gün zam gelmeye devam ediyor. Geçen ay elektrik fiyatına, bu ay da doğalgaza yüzde 38 zam geldi. Önümüzdeki ay okullar açılacak. Eğitim masrafları altından kalkılamaz bir hal aldı.  Analar, babalar çocuklarının eğitim masraflarını şimdiden kara kara düşünüyor. Yılbaşından günümüze kadar iğneden ipliğe her şeyin fiyatı 2 katına çıkarken, işçinin emeklinin, yoksulun geliri yerinde saydı.

“YAŞADIĞIMIZ ENFLASYON İLE AÇIKLANAN ENFLASYON ARASINDA UÇURUM VAR”

Yaşanılan enflasyon ile açıklanan enflasyon arasında uçurum olduğunu aktaran Dereli, şu ifadeleri kullandı: “Açıklanan enflasyon oranlarının kabul edilebilir bir yanı yoktur. Yaşadığımız ile açıklanan enflasyon arasında uçurum vardır. İşçilere, emeklilere yapılan düşük zamlar, her geçen gün yoksulu daha da yoksul hale getirmektedir. İşçinin alım gücü hızla düşmektedir. İşçilerin milli gelirden aldığı pay azalırken işverenlerin payı her geçen gün artmaktadır. Ülkemizde gelir adaleti hızla bozulmaktadır. Gerçek enflasyon oranları açıklanmazsa bu eşitsizlik daha da artacaktır.

“İŞÇİLER ENFLASYONUN NEDENİ DEĞİL MAĞDURUDUR”

Yayınlanan tasarruf tedbirleri genelgesiyle çalışma koşullarını olumsuz bir şekilde etkilemesinin ve çalışanların güvenliğinden ya da haklarından tasarruf edilmesinin hiçbir şekilde kabul edilemeyeceğinin kaydedildiği açıklamada, “Tasarruf Tedbirleri Genelgesiyle çalışanın servis ve diğer haklarının kaldırılması kabul edilemez. Servis ve diğer haklar toplu iş sözleşmesi ile elde edilmiş kazanımlardır. Bunun genelgeyle ortadan kaldırılması, başta Anayasa’nın ilgili hükümleri olmak üzere, ILO normlarına ve uluslararası sözleşmelere aykırıdır. Tasarruf, çalışanın servis ve diğer haklarının elinden alınarak değil kamuda ki israfın engellemesi ile sağlanmalıdır. İşçiler enflasyonun nedeni değil, mağdurudur” ifadeleri kullanıldı.

“ÇOK KAZANANDAN ÇOK AZ KAZANANDAN AZ VERGİ ALINMALIDIR”

Vergi sistemindeki adaletsizliğe dikkat çeken Dereli, “Ülkemizde gelir adaletini sağlamak için vergi sistemindeki adaletin sağlanması gerekmektedir. Bu ülkenin sağladığı kaynakları kullanarak servet elde edenler, topluma karşı sorumluluklarını yerine getirmeli ve kazançları oranında vergi ödemelidir. Çok kazanandan çok az kazanandan az vergi alınmalıdır” dedi.

Gelir vergisinin güncellenmesi gerektiğini söyleyen Dereli, “Gelir vergisi tarife basamakları ve oranları acil olarak güncellenmelidir. Ücretliler için düzenlenen gelir vergisi tarifesinin ilk dilimi 2024 yılı için 110 bin TL olarak belirlenmiştir. Geçmiş yıllarda yılın son aylarına kadar ikinci vergi dilimine girmeyen birçok işçi, günümüzde Mart ayında ikinci vergi dilimine girmektedir.  Yılda fazladan bir buçuk aylık ücretini vergi olarak ödemektedir. Gelir vergisi tarifesi ilk basamağı, geçmiş yıllarda olduğu gibi, brüt asgari ücretin 12 katından az olmamalıdır. İşçi ücretlerinin üzerindeki vergi yükü azaltılmalıdır. İşçiler hem kaynaktan kesilen doğrudan vergi hem de harcamalar yoluyla dolaylı vergi ödemektedir. İşçiler üzerindeki doğrudan ve dolaylı vergiler azaltılmalıdır. Gelir vergisi oranı bütün işçiler için yüzde 15’de sabitlenmelidir. İşçilerin sosyal haklarından vergi kesilmemelidir” şeklinde konuştu.

“ACİLEN EK PROTOKOL YAPILMALIDIR”

Toplu iş sözleşmelerinde ücret zammı sorununa da vurgu yapan Dereli ek protokol çağrısında bulunarak sözlerine şöyle devam etti:

“2023 yılı kamu toplu iş sözleşmeleri çerçeve anlaşma protokolü kapsamında imzalanan toplu iş sözleşmelerinin birçoğunun yürürlük başlangıç tarihleri farklıdır. Enflasyonun yüksek olması sebebiyle, sözleşme başlangıç tarihleri arasındaki bir aylık zaman farkı dahi ücret zammı açısından sorun olmaktadır.  Enflasyon hareketlerinin çok fazla olduğu bu ekonomik ortamda, çerçeve protokolü imzalanırken ücretler arasında sağlanan denge bozulmaktadır. Bu sorun, çalışma barışını ve üretimi olumsuz noktaya taşıyabilecek niteliğe dönüşmektedir. Acilen ek çerçeve anlaşma protokolü yapılmalıdır.  Söz konusu protokolde, yürürlük başlangıç süresi 1 Şubat ve ilerleyen aylarda olan toplu iş sözleşmelerinde ki ücret zammı oranının, yürürlük başlangıç süresi Ocak ayı olan toplu iş sözleşmelerinde uygulanan yüzde 24,73 zam oranından düşük olmayacak şekilde düzenleme yapılması gerekmektedir.”

“SORUNLAR DAHA DA DERİNLEŞTİ”

Sosyal güvenlik sisteminde “reform” adı altında yapılan düzenlemelerin sorunları daha da derinleştirdiğinin altını çizen Dereli, “Sistemde birçok sorun çözüm bekliyor. Geçmiş yıllarda reform adı altında yapılan düzenlemeler sistemi içinden çıkılmaz hale getirdi. Bu reformlar yapılırken “kara delik” olarak ifade edilen sosyal güvenlik sistemi açıklarının kapatılacağı beyan edilmiştir. Söz konusu açıkları kapatmak için Sosyal Güvenlik Kurumunun giderlerinin azaltılması hedeflenmiştir. Bu hedef doğrultusunda emekli aylıkları hesaplama sistemi değiştirilmiştir. Emekli aylıkları bu düzenlemelerle hızla azalmaya başlamıştır. Maalesef günümüzde emekli aylığı ile geçinmek imkânsız hale gelmiştir. Ancak Sosyal Güvenlik Kurumunun açıkları kapanmamış daha da artmıştır” dedi.

Dereli, sözlerini şöyle sonlandırdı:

“TÜRK-İŞ olarak işçinin, emeklinin insana yakışır koşullarda bir hayatı olsun diye mücadele ediyoruz. Çalışanın, emeklinin hakkını arıyoruz. Sokaktaki enflasyonu en iyi biz biliyoruz. Üyelerimiz başta olmak üzere tüm emekçilerin taleplerini dile getiriyoruz. Emeğimizin karşılığı olan gelirimizin, enflasyon verilerine kurban edilmesine karşı açık bir tavır alıyoruz. Bir kez daha belirtiyoruz! Hayat pahalılığı, yüksek enflasyon,  adaletsiz vergi sistemi, işsizlik, kayıtdışı istihdam, güvencesiz çalıştırma sorunları altında ezilmeyeceğiz, bozulan ekonominin bedelini biz ödemeyeceğiz. 696 sayılı KHK ile kadroya giren işçilerin kanundan doğan haklarını aramaya devam edeceğiz, KİT’lerde ve kamuda taşeron işçilik sona erene kadar mücadelemizi sürdüreceğiz.”

Dev firmadan kötü haber… İflas başvurusu yaptı! Dev firmadan kötü haber… İflas başvurusu yaptı!

Muhabir: Özkan ÇELİK