Manisa, sadece doğal güzellikleriyle değil, tarih boyunca pek çok medeniyete ev sahipliği yapan köklü geçmişiyle de dikkat çekiyor. Bu topraklar, antik çağlardan Osmanlı’ya kadar birçok uygarlığın izlerini taşıyor. Kültürel mirasın her köşede hissedildiği bu şehir, aynı zamanda birçok olumsuz olay ile de örülü... Gelin, Manisa’nın saklı kalmış hazinelerini birlikte keşfedelim!

Bu keşfe, Yunusemre ilçesinde yer alan halk arasında Düvlek olarak da adlandırılan tarihi Düğlek Köyü’nden başlayalım. Eşkıya baskınları ve defineci talanlarıyla terk edilen bir Manisa köyü olan Düğlek, Osmanlı ve Selçuklu dönemlerinin mimari zarafetini gözler önüne seren bir mirasa sahip… Peki, eşkıyalar neden bu köye dadandı?

Eşkıyaların Gölgesinde Bir Manisa Köyü

Manisa’nın Yunusemre ilçesi sınırlarında, tarihin sessiz tanıklarından biri olarak ayakta kalan Düğlek Köyü, geçmişte yaşadığı zorlu günlerin izlerini taşımaya devam ediyor. Bir zamanlar tamamen Türk nüfusuna sahip olan bu köy, 1600’lü yıllarda eşkıya saldırılarının gölgesinde kaldı.

Manisa merkeze uzak bir konumda bulunan Düğlek, bu nedenle dönemin en güvensiz yerleşimlerinden biri haline geldi. Sürekli baskınlara uğrayan köy halkı, can güvenliklerini sağlamak amacıyla çevredeki daha güvenli bölgelere göç etmek zorunda kaldı. Zamanla nüfusu azalan köy, 1900’lü yıllarda bir başka büyük darbe ile karşılaştı. Horozköy’de yaşayan gayr-i Müslim grupların yağmaları, köyü tamamen terk edilmiş bir hayalet köye dönüştürdü.

  • Bugün köyden geriye yalnızca bir minare kaldı.

Temsili görsel*

Yunusemre Belediyesi geçtiğimiz yıl on binlerce vatandaşı dinledi Yunusemre Belediyesi geçtiğimiz yıl on binlerce vatandaşı dinledi

Düğlek Köyü Yok Olmaya Yüz Tuttu

Manisa’nın tarihi ve kültürel değerlerinden biri olan Düğlek Köyü’ndeki minare, Osmanlı ve Selçuklu mimarisinin eşsiz bir örneği olarak göze çarpıyor. Ancak bu tarihi yapı, yalnızca zamanın yıpratıcı etkileriyle değil, aynı zamanda definecilerin kaçak kazılarıyla da karşı karşıya…

Horasan harcı ve Roma tuğlalarıyla inşa edilen bu minare, köyün geçmişine tanıklık eden son yapı olarak ayakta kalmaya çalışıyor. Şerefe kısmı zaman içinde tahrip olmuş olsa da gövde ve pabuç bölümleri hala sağlam duruyor. Ne yazık ki, define arayışındaki kişilerin yasadışı müdahaleleri, bu yapının da tamamen yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu gösteriyor.

Düğlek İsmi Nereden Geliyor?

Halk arasında Düvlek olarak da geçen Düğlek Köyü’nün adı, bölgenin doğal zenginliklerinden ve tarım ürünlerinden izler taşır. Türk Dil Kurumu'na göre, "Düğlek" kelimesi, olgunlaşmamış kavun ve karpuzu ifade eden bir terimdir. Ayrıca, köy ismi, halk arasında "Acı Kavun" veya "İt Hıyarı" olarak bilinen ve bilimsel adı Ecballium Elaterium olan bitkiye de atıfta bulunuyor. Bu bitki, Gediz Ovası'nın verimli topraklarında yetişen, ekosistemde kendine özgü bir yer tutan bir türdür.

Düğlek Köyü’nün adının kökeni, aslında bu bölgede yetişen kavun, karpuz ve benzer tarım ürünlerinin bolluğuna dayanır. Gediz Ovası’nın bereketli topraklarında yetişen bu bitkiler, köyün adının tarihsel bağlamını şekillendiren önemli unsurlardan biridir.

Yazı dizimizde Düğlek Köyü'nün tarihi, kültürel zenginlikleri ve minaresinin bu topraklardaki geçmişine ışık tutan hikayesini sizler için derledik.

Kaynak: Haber Merkezi