Mustafa Kemal Atatürk’ün 19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıkarak başlattığı bağımsızlık mücadelesi, 29 Ekim 1923’te Türkiye Cumhuriyeti’nin ilan edilmesiyle taçlandı. Lozan Antlaşması ile uluslararası alanda tanınan Türkiye, artık yeni bir yönetim biçimine sahipti. Bu büyük adım, Atatürk'ün ve arkadaşlarının hedeflediği çağdaş devletin temel taşını oluşturdu.
Cumhuriyet’e Giden Zorlu Yol: Milli Mücadele’den Lozan’a
Mustafa Kemal Atatürk’ün 19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıkarak başlattığı Kurtuluş Savaşı, Anadolu’nun dört bir yanında mücadele veren halkın desteğiyle başarıya ulaştı. Bağımsızlığın resmi olarak kazanıldığı 24 Temmuz 1923 tarihli Lozan Antlaşması, Türk devletinin uluslararası arenada tanınmasını sağladı.
Ancak Türkiye’nin bağımsız bir devlet olarak yoluna devam etmesi için bir yönetim şekli belirlenmesi gerekiyordu. Bu amaçla Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) 13 Ekim 1923’te Ankara’yı başkent ilan ederek yeni devlete resmen bir merkez kazandırdı.
Çankaya Köşkü’nde Tarihi Sofra: “Yarın Cumhuriyet’i İlan Edeceğiz”
27 Ekim 1923’te Meclis Hükümeti Sistemi’nde yaşanan tıkanıklık, yeni bir hükümet kurulmasını zorlaştırdı. Bu sorun, Mustafa Kemal Paşa’nın planını hızlandırdı.
28 Ekim 1923 akşamı, Çankaya Köşkü’nde İsmet Paşa, Ali Fuat Paşa, Kazım Paşa, Kemalettin Sami Bey gibi arkadaşlarıyla bir sofra etrafında buluşan Mustafa Kemal, “Yarın Cumhuriyet’i ilan edeceğiz” sözleriyle kararını açıkladı.
Nutuk’ta da ayrıntılarıyla anlattığı bu gece, Cumhuriyet’in doğuşunun ilk adımı oldu. O gece yapılan hazırlıklarla Anayasa'nın ilgili maddeleri üzerinde düzenlemeler yapıldı ve Türkiye Cumhuriyeti’nin yönetim şeklinin cumhuriyet olacağına dair kanun teklifi hazırlandı.
Mustafa Kemal Paşa akşam yemeğinde yaşananları Nutuk'ta şöyle anlattı:
"Gece olmuştu... Çankaya'ya gitmek üzere Meclis binasından ayrılırken, koridorlarda beni beklemekte olan Kemalettin Sami ve Halit Paşa'lara rastladım. Ali Fuat Paşa, Ankara'dan hareket ederken bunların Ankara'ya geldiklerini o günkü gazetede 'Bir Uğurlama ve Bir Karşılama' başlığı altında okumuştum. Daha kendileriyle görüşmemiştim. Benimle konuşmak üzere geç vakte kadar orada beklediklerini anlayınca, akşam yemeğine gelmelerini, Milli Savunma Bakanı Kazım Paşa vasıtasıyla kendilerine bildirdim. İsmet Paşa ile Kazım Paşa'ya ve Fethi Bey'e de Çankaya'ya benimle birlikte gelmelerini söyledim. Çankaya'ya gittiğim zaman, orada, beni görmek üzere gelmiş bulunan Rize Milletvekili Fuat, Afyonkarahisar Milletvekili Ruşen Eşref Bey'lerle karşılaştım. Onları da yemeğe alıkoydum.
Yemek sırasında: 'Yarın Cumhuriyet ilan edeceğiz' dedim. Orada bulunan arkadaşlar, derhal düşünceme katıldılar. Yemeği bıraktık. O dakikadan itibaren, nasıl hareket edileceği konusunda kısa bir program yaparak arkadaşları görevlendirdim. Yaptığım programın ve verdiğim talimatın uygulanışını göreceksiniz.
Efendiler, görüyorsunuz ki Cumhuriyet ilanına karar vermek için Ankara'da bulunan bütün arkadaşlarımı davet ederek onlarla görüşüp tartışmaya asla lüzum ve ihtiyaç görmedim. Çünkü, onların da aslında ve tabii olarak benim gibi düşündüklerinden şüphe etmiyordum. Halbuki o sırada Ankara'da bulunmayan bazı kişiler, yetkileri olmadığı halde, kendilerine haber verilmeden, düşünce ve rızaları alınmadan cumhuriyetin ilan edilmiş olmasını bize gücenme ve bizden ayrılma sebebi saydılar."
Cumhuriyet’in İlanı: Meclis’te Tarihi Oylama ve Coşkulu Kutlamalar
29 Ekim 1923 günü TBMM’de toplanan milletvekilleri, oy birliğiyle Türkiye Cumhuriyeti'nin ilan edilmesine karar verdi. Meclis salonu “Yaşasın Cumhuriyet!” sesleriyle yankılanırken, Gazi Mustafa Kemal Paşa oy birliğiyle cumhurbaşkanı seçildi.
Yeni devletin başkanı olarak kürsüde halkına seslenen Atatürk, “Türkiye Cumhuriyeti mesut, muvaffak ve muzaffer olacaktır” diyerek ülkenin geleceğine duyduğu güveni dile getirdi. Cumhuriyet’in ilanı, Türk milletinin kendi kaderini tayin etme iradesinin bir yansıması olarak tarih sahnesine çıktı.
'Milli Bayram' Olarak Kutlanmaya Başladı
Cumhuriyet’in ilanı, Türk halkı tarafından coşkuyla karşılandı. Halk, 29 Ekim gecesi sokaklarda kutlamalar yaparak yeni yönetim sistemini sevinçle karşıladı. 1924 yılında alınan kararla 29 Ekim, her yıl top atışları ve çeşitli etkinliklerle kutlanmaya başlandı.
2 Şubat 1925’te Hariciye Vekaleti tarafından TBMM’ye sunulan kanun teklifinin kabul edilmesiyle birlikte, 29 Ekim’in “milli bayram” olarak kutlanmasına karar verildi. O günden bu yana Türkiye Cumhuriyeti, her 29 Ekim’de Cumhuriyet Bayramı’nı coşkuyla kutlamaya devam ediyor.
Türkiye Cumhuriyeti 101 yaşında!
2024 yılı itibarıyla Türkiye Cumhuriyeti, kuruluşunun 101. yılını büyük bir gurur ve inançla karşılıyor. Atatürk’ün “En büyük eserim” dediği Cumhuriyet, halkın kendi geleceğini tayin etme iradesinin simgesi olarak bugün hala Türk milletine yol gösteriyor. Türkiye Cumhuriyeti, 101 yıl önce olduğu gibi, bugün de bağımsızlık ve özgürlük mücadelesinin örnek alınacak bir simgesi olarak dünya sahnesindeki yerini koruyor.