Çam, Selvi, Sedir, Köknar, Meşe,
Ardıç, Çınar, Karaçam, Erik, İncir vb.vb..
Yüzlerce ağaç dağlarda, tepelerde
Ovalarda tek başına hür.
Ve
İçinde barındırdığı
Hayvan, börtü böcek, bitki ve çiçekler ile
Bir orman gibi kardeşcesine, YAŞIYOR!
Şehirlerin ses, ışık kirliğinden
Tozundan, toprağından, kaçıp
"BİR TATLI HUZUR ALMAYA GİDİLECEK"
Yerlerdir ormanlar!
İnsanın tarlada, Yaz
Güneşinin alnı kapağında kan, ter içerisinde
Çalıştıktan sonra. Bitap bir şekilde
Bir ağacın gölgesi altında, sırt üstü uzanarak,
Kuş ve Cırcır böceklerinin sesleri ile uykuya dalması
Paha biçilmez bir yaşamdır.
Canlı yaşamın akciğerleri,
Sığınağı, doyduğu, doğurduğu yerlerdir ormanlar.
Bir ağacın, bir ağaç ile kavga ettiği
Hiç görülmüş, duyulmuş şey değildir!
Bilakis,
Sevgi ile sarmışlardır dallarını birbirlerine.
Böyle bir sevgi hikayesi anlatılır,
“ KAZDAĞI “ köylüleri arasında.
Günlerden bir gün Tanrı Zeus yeryüzünde
Kaz dağların da bir köye iner.
Tanınmamak adına ser sebil bir görüntüye bürünür.
Başlar tek, tek kapıları çalmaya;
-Kim o?
-Tanrı misafiri!
-Defol! Sefil dilenci.
Çaldığı her kapıdan kovulur.
Son kapıyı çalar.
-Tak, tak!
-Kim o?
-Tanrı Misafiri.
- Buyur gel!
Tanrı Zeus içeri girer, karşısında
2 yaşlı karı-koca oturmaktadırlar.
Yaşlı insanlar ekmeklerini, aşlarını paylaşır.
Tanrı Zeus bu davetten çok hoşnut kalmıştır.
Giderken;
- Ben Tanrı Zeus’um, dileğin, benden ne dilerseniz!
- Bizim parada, pulda, malda gözümüz yok!
Tek istencimiz, aynı anda beraber ölmek istiyoruz!
Bu diyaloğun üzerinden,
Bir kaç yıl geçer
Günlerden bir gün,
Yaşlı çift, bir tepede birbirlerine sarılarak oturmuş,
Güneş’in batışını seyrederlerken.
Bedenleri ve kolları ve göğe doğru yükselen
Dallara dönüşmeye başlar!
“METAFORMOZ” sonucu birbirini sarmalamış
iki gövden biri ÇINAR, biri ZEYTİN ağacıdır artık!
Gövdeleri, susuz kalmasın diye de
Yanlarından su kaynağı patlak verir.
İnsan olarak ölmüşler.
Fakat
Ölümsüz ağaçlar olmuşlardı!
Ormanda
Ne zaman birbirine sarılı iki ağaç görsem
Bu hikaye usuma düşer!
Deme ki, bu
“ÖLÜMSÜZ ORMAN AĞAÇLARINI”
Altın, otel, arazi, arsa ranttı uğruna kesip, yakıyoruz.
SOYUMUZ KURUSUN!