Çökmüş
Bina enkazları gibiydi
İnsan bedenleri.
Kemikten, sinirden,
Etten bir yığın...
Bitik mi? Bitik
Yitik mi? Yitik!
Kafalarda
Düsünceler karmasık
İç içe geçmiş, sorunsal yumak!
Ağlamaktan kızarmış
Pür dikkat,
Moloz yığınında gözler.
Kulaklar, çimento yığını altından
Gelecek seslerin en tizine ayarlı.
Kolonlar,
Kirisler,
Tuğlalar,
Çimento, demir, kum, toz, toprak.
Çoluk, çocuk,
Genç, ihtiyar
Erkek, kadın bakmadan yasam kesici..
Kesildi sesler.
Umutlar.
Nefesler.
Boğazlar düğüm düğüm.
Ölüm kaplıydı gece
İnsanlık tarihinin en acı gecelerinden
Biri.
İnsan feryatları ile
İnim inliyordu karanlık.
Kar yağıyordu
Kan donduran manzarayı
Örtme adına.
Acının kefeni sarıyordu
Sehrin üzerini.
Gecenin dördünde çıka geldi
Mahserin 4 atlısı!
En önde soluk renkli
Ölümü sembolize eden at ve binicisi,
Ardında cehennem zebanileri…
Dante’nin cehennem kapısında
“İçeri girenler, dışarıda bırakın her umudu.”
Sözleri yazalı.
12.nci gün sonunda Toprak altında…
Kaldı umutlar.
Çocuğuna,
Anasına, babasına,
Kardeşine, akrabasına ağlayan ağlayana.
Ağlamak bu toprakların yazgısı.
Hayatın olağan akısı! Kaderizim!
Doğduğu günden bu yana
Alın yazısı belledi
Afetleri, felaketleri.
“Göklerden gelen karar” olarak kabullendi!
Suçlu aramaya gerek kalmadı.
Zaten
Suçlularda gerek görmediler
İstifayı.
Koltuklarında oturmaya devam.
Kedi yolu teli koptu
Japon “ HARA KİRİ”
Yaptı!
Sağ olsun, bizde vekiller.
“KAKARA- KİKİRİ”