Derbilerin yaşandığı bir hafta sonu yaşadık. Haftalardır liderlik koltuğunu bırakmamak için çalışan son haftalarda düşüşe geçen Sivasspor kendi konumundaki Alanyaspor’u 1-0 yenerek üç puana kavuştu. Alanya evinde iyi oynamasına rağmen 1-0 yenildiği Gençlerbirliği maçının örneğini Sivas’ta yaşadı. Futbolda olur böyle sonuçlar diyelim. Gelelim Beşiktaş-Trabzon maçına... tribünleri dolduran taraftarlar Dolmabahçe’de futbol bayramı yaşadı. Beşiktaş ile Trabzon’un gol düellosu nefesleri kesti. Kazanan futbol severler oldu. Karşılaşmayı Beşiktaş Başkanı Ahmet Nur Çebi, Spor Bakanı Muharrem Kasapoğlu, Trabzon Başkanı Ahmet Ağaoğlu birlikte izledi. Ben de Beşiktaş-Trabzon derbisini Şehir Kulübünde Beşiktaş ağırlıklı taraftarlarla Çapala Mehmet ile birlikte izledim. Yıllardır böyle kritik derbileri Sadıcım Doğan Göde’nin sayesinde evde izlemeye başlamıştım. Pazar günü CHP İl Kongresi de olacağı için Cumartesi akşamı Meclis Üyesi Çapala Mehmet’le oldum. Bana “Meclis üyesi oy kullanmıyor kongrede gel gazel güzel Beşiktaş-Trabzon maçını izleyelim” dediği için Şehir Kulübünde maçı izledim. Bir ara kendimi maçta tribünde sandım. Beşiktaş 2-1 öne geçtiğinde Beşiktaş taraftarlarının Şehir Kulübündeki keyfileri yerindeydi. Beşiktaş gerçekten Sergen Yalçın’ın yönetiminde Trabzon karşısında süper maç oynuyordu. Nefesleri kesen maçın sonucunu iki Trabzonlu belirledi. Maçın başında ve sonunda 2 gol atan Sörloth ve kalesinde devleşen kaleci Uğurcan Çakın maçın 2-2 bitmesini sağladılar. Beşiktaş bu beraberliği hak etmedi. Trabzon’da aldığı 1 puanla bir maç eksikliği ile liderliği devam etti. Maç sonrası Sergen Yalçın’ı dinledim. Sergen “Şampiyonluk yarışında biz yokuz. Kazanmak için her şeyi yaptık. Böyle maçlarda küçük ayrıntılar öne çıkıyor. Rakip kaleye gelemden pozisyonlara giriyoruz. Maçı kazanmak istiyorsan atacaksın” derken çok üzgündü.

Beşiktaş Trabzon derbisi gerçekten futbol adına bütün güzellikler sahada ve tribünlerde vardı. Hürriyette Uğur Melek, Gültekin Onay Sabah’ta Erman Toroğlu ve Ahmet Çakar’ın yorumları Dolmabahçe’deki derbinin özetini çok akıcı bir dille anlatıyordu. Buyurun okuyun:

HER ŞEYİYLE HARİKA BİR MAÇTI

Bizim ligimizin adı Süper Lig… Amma velakin bugüne kadar Süper Lig'de seyrettiğim maçlar bırakın 'Süper'i, tırıktan maçlardı. İlk defa her şeyiyle bu yıl seyrettiğim ilk ve tek maçtı. Teknik adamların ve futbolcuların artıları ve eksileri, hakemin artısı vardı, eksisi yoktu. 2 numaralı yardımcının iki tane eksisi oldu, o kadar. Böyle bir maçta da bu kadar hata olur derim.

Öncelikle Fırat iyi maç yönetti.

Herhalde tehlikeyi sezinlemiş olsa gerek. Bu Türkiye'deki hakemleri zorlayacaksınız. Her an bunlara "Sana maç vermem, seni alakasız maçlara gönderirim" diyeceksiniz.

Gelelim maça… Sergen takımını her şeyiyle iyi hazırlamış. 2-1 öne geçene kadar hatasız oynadı. Peki Trabzonspor bu Beşiktaş'ın hatasız futboluna yardım etti mi? Köküne kadar. Çünkü Hüseyin Çimşir, takımı 2-1 geriye düşene kadar tiyatro seyreder gibi seyretti.

90 dakika Trabzonspor 9 kişi oynadı.

Guilherme ve Sturridge yoktu! Bunu biz seyrederken gördük, Hüseyin Çişmir göremedi.

2-1 öne geçtikten sonra Beşiktaş kontrolsüz oynamaya başladı. Hücum mu edelim, defansa mı önem verelim! 2-1 öne geçtikten sonra büyük takım bu maçı berabere bitirmez. Bunda Sergen'in de hatası vardı, futbolcuların da… Tabii ki Sergen'in bir şanssızlığı mı, kaybı mı diyelim; elinde olmayan bir noksanı var.

Kim bu Sosa… Takımı eksik oynamasına rağmen dirençli tutmaya gayret etti.

Çünkü Trabzonspor'da Uğurcan ve Sörloth çok iyi oynuyorlardı. Kaleciye çok top geldi, çıkarttı, çok iyi göründü.

Sörloth'a çok top gelmemesine rağmen iki topta maçın neticesini belirledi.

Sergen Yalçın için çok fazla bir şey söylemeyeceğim.

Aldığı takıma, bir önceki teknik direktörün oynattığı oyundan çok daha fazlasını oynatıyor, üstelik aynı kadroyla yapıyor bunu.

Araba aynı, motor ve şase aynı, lastikler aynı… Aynı arabayı başka bir şoför kullanıyor, Sergen Yalçın… Eğer Sergen hoca böyle futbol oynatırsa, Beşiktaş onu her zaman bağrına basar… Ben Beşiktaş'tan keyif aldım. Bakmayın beraberliğe, futbolda bunlar olabilir.

KLİŞELERİN GECESİ

Beşiktaş, 5’inci dakikada Sörloth’un attığı gol sonrası Trabzonspor’a büyük bir baskı kurdu.

Ancak sezon başından bu yana devam eden bitiricilik krizi dün de ilk 45 dakikada devam etti. Futbolda ceza alanını kuşatıp sürekli orta yaparak çözüm arıyorsanız rakip ceza alanına sayısal olarak kalabalık gitmek zorundasınız. Ayrıca Beşiktaş’ta hava toplarında rakip stoperlere üstünlük kuracak bir oyuncu yok. Oyunu kanatlara taşımak doğru ancak yüksek toplarda ısrar etmek bir o kadar yanlış idi.

ATAMAYANA ATARLAR

Nitekim ikinci yarıda Beşiktaş’ın beraberlik golü Burak’ın çizgiye inip ‘yerden’ verdiği pasta Boateng ile geldi. Hem skor 0-1 iken hem de 1-1 iken siyah beyazlıların o kadar yoğun bir baskısı vardı ki maçı izleyen taraflı tarafsız herkes kuşkusuz “Bu sıcağa kar dayanmaz” demiştir. Boateng’in direkten dönen topunu tamamlayan Vida’nın golü ile öne geçmeyi fazlasıyla hak eden Beşiktaş, sıradışı bir gayret ve eforla oynamayı sürdürdü. Yüksek tempo, baskı ve arka araya girilen pozisyonlarda bir türlü gelmeyen 3’üncü gol bir yandan futbolun yazılı olmayan kuralını akla getiriyordu: “Atamayana atarlar.

ÜÇÜNCÜ GOL GELMEYİNCE

Bitiş düdüğü çalıp skor tabelasında 2-2 yazdığında, Özellikle N’Koudou ve Diaby’nin kaçırdığı çok net gol fırsatlarını fazlasıyla aradı Beşiktaş. Sergen Yalçın ‘3’üncü golü bulamadım bari skoru koruyayım’ düşüncesi ile N’Koudou’yu alıp oyuna sokup defansif özellikli Necip’i oyuna sokması siyah beyazlı ekibin golü yemesine engel olmadı. Necip, telaşlı, gereksiz fauller yapan ve kısa süre oynasa dahi kart görme potansiyeli yüksek bir oyuncu. Ancak kesinlikle maçın berabere bitmesinin nedeni bu değişiklik değil Beşiktaş’ın 3’üncü golü bulamamasıydı.

ŞANSSIZLIK DEĞİL BECERİKSİZLİK

Trabzonspor son derece kaliteli oyunculardan kurulu bir takım ancak dün Sörloth ve kaleci Uğurcan’ın sırtladığı bir ekip görüntüsündeydi. Futboldaki bir başka klişenin daha ortaya çıktı: “Atanla tutanın iyi olacak”. Sörloth ve Uğurcan sezonu taşıyor. Dün de bu iki oyuncu 1 puanı getirdi. Beşiktaş sezonun en iyi maçını oynadı ancak futbolda skoru küçük ayrıntılar belirliyor. Öne geçip, bu kadar efor, çaba, gayret baskı ve pozisyona rağmen maçı kazanamıyorsa bunun adı şanssızlık değil beceriksizliktir.

ON BİR CESUR SERGEN YALÇIN

Beşiktaş'ın Avcı döneminde topla oynama ortalaması yüzde 56. Yalçın dönemindeyse bu oran %67’ye çıkmış. Yine Avcı döneminde maç başına 13 şut atan Beşiktaş, Yalçın’la 18 ortalamaya tırmanmış.

Dün Trabzon kalesine tam 29 şut attılar, 13 korner kullandılar. Maç kazanabilirsiniz, kaybedebilirsiniz. Ama bu ligde bir büyük takım, sahaya oyunu domine etmeye çıkar. Rakibinden daha fazla pozisyon bulmaya, yapabiliyorsa fazlasını atmaya çıkar. Büyük takım karakteri budur. Sergen Yalçın’ın da Beşiktaş’ta yarattığı en büyük değişim bu. Beşiktaş ligi kaçıncı bitirir bilmem, ama her maçı bir büyük takım gibi oynayacağını gösterdi şu bir ayda. Bir ay önce sahada 11 pragmatik Abdullah Avcı vardı. Bugün sahada 11 cesur Sergen Yalçın var.

ÇİMŞİR ÇOK FARKLI

Dünkü Hüseyin Çimşir içinse, Sergen Yalçın için söylediklerimizi söylemek tabii ki güç... Dün esami listeleri elimize ulaştığında muhtemelen benim hissettiklerimi, sahadaki futbolcular da hissetmişlerdir. Hüseyin Çimşir, bir Ünal Karaman değil. Geçen sezon orta üçlüde zaman zaman Sosa-Abdülkadir Ömür-Yusuf Yazıcı’yla (yani aslında üç tane on numarayla) oynama cesareti gösteren Trabzonspor, dün Mikel’in yokluğunda Abdülkadir Parmak’la değil Doğan’la başlıyor. Üstelik gerek Fenerbahçe, gerekse Beşiktaş maçlarında görüntü benzer: Skoru bulana kadar farklı bir Trabzon, bulunca farklı bir Trabzon var sahada.

Fenerbahçe o gün yüzde 65 topla oynadı. 23 şut, 10 korner attı. Uğurcan sekiz kurtarış yaptı. Özellikle Uğurcan’ın kahramanlığıyla kazandı o maçı bordo mavililer... Dün 46’ncı dakikadan 65’e kadar sahadaki herkes, futbolcular, antrenörler, seyirciler görüyordu Beşiktaş için gollerin geldiğini. Çimşir’se, skor 2-1’e gelene kadar seyretti olanı biteni. Vida’nın golü, Beşiktaş’ın maçtaki tam 21’inci şutuydu. Trabzonspor’sa o sırada tam 32 dakikadır şut atamamıştı rakip kaleye. Ekuban girdikten sonra ancak tekrar katılabildi oyuna Trabzon. Çimşir, İstanbul’dan bir puanla dönse de, bunu büyük ölçüde bireysel performanslara borçlu bence.

BOATENG KLASI

Dün antrenör dokunuşlarının direkt belirleyici olduğu bu maçta, birkaç futbolcu performansına da ekstra parantez açmak lazım: Uğurcan, büyük maçlarda büyük oynamayı sürdürüyor. Asla orta sınıf bir Avrupalı’ya gitmemeli, onun bir sonraki adımı kıtanın eliti olmalı. Sörloth, Roy Hodgson’ı mahcup etmeye devam ediyor. Beşiktaş’ta Gökhan Gönül’ün yüksek yüzdeli hücum performansı muazzamdı. Boateng de aynen Antep maçındakine benzer bir gol atarak klasını ispat etti bir kez daha.

TEŞEKKÜRLER FIRAT

Trabzonspor, fark yiyeceği bir maçta 2 oyuncusunun muhteşem performansıyla bir puanı kurtardı. Çok kötü oynarken kazanılan puanlar, bir takım için hayati derecede önemlidir. Eğer dün gece Uğurcan vasat oynasa Trabzonspor en az dörtlük-beşlik olmuştu.

Trabzonspor iki pas yapamadı ama Sörloth gibi Türkiye'nin en büyük golcüsü sayesinde üç defa geldiği Beşiktaş kalesinde iki gol buldu.

Aslında Trabzonspor maça golle başladı.

Sörloth çarprazdan ceza sahasına girdi, çok zor bir durumda Vida'nın bacak arasından şutunu çekti, gol oldu. İşte bu dakikadan sonra sahada sadece Beşiktaş vardı. Neler kaçtı neler...

Neredeyse maçın tümü Beşiktaş'la Trabzonspor kalecisi Uğurcan arasında oynandı. İkinci yarıda yine Beşiktaş sahadaydı.

Trabzonspor'u sahadan sildiler.

Önce Boateng'le beraberliği yakaladılar, sonra da Vida ile öne geçtiler.

Burak soldan çok iyi getirdi, Boateng ayaküstü ile tamamladı. İkincisinde de kornerden gelen top direkten döndü, tekrar vuruldu, Uğurcan'dan döndü ve Vida tamamladı. Özellikle son yarım saat Beşiktaş önemli fırsatlar yakaladı. Ama Uğurcan mucizeye imza attı. Maç 3 mü, 4 mü olur diye düşünürken bitime dakikalar kala Beşiktaş çıkarken kaptırdı, sağdan yapılan ortayı da doğru yere koşu yapan Sörloth tamamladı. Dün gecenin kazananı Trabzonspor...

Şampiyonluğa giderken, çok kötü oynadıkları maçta İstanbul'da Beşiktaş'tan bir puan almak büyük başarı. Yatsınlar kalksınlar Uğurcan'la Sörloth'a dua etsinler.

Eski bir hakem olarak mükemmel yönetim gösteren Fırat Aydınus'a teşekkür ediyorum.

Trabzonspor'un attığı ilk golden önce de Atiba'ya faul yapıldığı itirazları vardı ama karar doğruydu.