Bir önceki yazımda bahsettiğim Zilhicce ayının faziletlerinden biri de hiç şüphesiz Kurban Bayramı…

Bu faziletli ayın 10’uncu gününde başlayan Kurban Bayramı, tüm Müslüman alemi tarafından 4 gün boyunca kutlanmaktadır.

Biz de bugün itibariyle Kurban Bayramı’na başlamış bulunuyoruz. Yılın geri kalanında et satın alamayan ya da çok az miktarda et tüketmek zorunda kalan yoksul aileler, Kurban Bayramı gelenekleri sayesinde et yemek fırsatına erişirler.

İşte Kurban kesmenin de asıl gayesi burada ortaya çıkmaktadır. Kurban kesemeyen, kesmeye durumu olmayan akrabalarımızın, komşularımızın bayram yapması adına kesilen kurbanın paylaşılması çok önemlidir.

Günümüzde ekonomik koşullar da göz önüne alındığında, bu paylaşım daha fazla önem taşımakta. Kabul etmek gerekiyor ki günümüzde bir eve bir maaş giriyorsa o evin maddi anlamda geçinmesi oldukça zor. Evin kira olması, çocuk olması, çocukların okula gidiyor olması, bu geçim sıkıntısını iyiden iyiye katlayan faktörler konumunda.

İşte böyle bir süreçte, kurban kesemeyen vatandaşlarımıza, elimizden geldiğince destek olmak, onların da sofralarına et koymasını sağlamak, sevinçlerin, bayramların en güzeli olabilir.

Okuduğum bir kaynakta Kurban Bayramı’nın hikayesi şu şekilde anlatılmaktaydı. Olduğu gibi size aktarmak istiyorum:

“Kutsal dinimiz İslam’da Kurban Bayram tarihi, Hz. İbrahim’in hikayesi ile başlar. Hz. İbrahim’in oğlu Hz. İsmail’i kurban etmeye nezretmesinin hikayesi, Allah’a tamamen teslim oluşun en nadide örneklerindendir. Hz. İbrahim Aleyhisselam’ın yıllar geçse de bir evladı olmamaktadır. O da ellerini kaldırarak Allah’a ona hayırlı ve salihlerden olacak bir evlat vermesi için dua eder. Duasının üzerinden yılların geçmesinin ardından Hz. İbrahim Mısır’a kadar hicret etmiştir. Mısır da kaldığı müddet boyunca ona katılan Hacer isimli kişi, bir süre sonra Hz. İbrahim Aleyhisselam’ın eşi olur. Bundan bir süre sonra da Allahu Teala onlara bir çocuk nasip eder. Adı İsmail olan bu çocuğun doğumundan bir süre sonra, Hz. İbrahim’in eşi Sare’nin söylemesiyle, Hz. İbrahim Hacer’i ve Hz. İsmail’i yanına alıp yola çıkar. Mekke yakınlarında, bugün Kâbe’nin bulunduğu yerde bir ağacın altında duran Hz. İbrahim Aleyhisselam, ana ve oğulu burada bırakır. Hz. Hacer, Allah’a olan inancıyla uzun bir süre orada yaşamaya ve Hz. İsmail’i büyütmeye devam eder. Hz. İbrahim’in oğlu Hz. İsmail büyüyüp de delikanlı olunca Hz. İbrahim bir gece rüyasında oğlunu Allah’a kurban ettiğini görür. Tekrar tekrar aynı rüyayı görmeye başlayan Hz. İbrahim’in hikayesi de böylece başlamış olur. Hz. İbrahim oğlunun da rızasını alarak onu Mina’ya götürür. Hz. İsmail’i Allah’a kurban etmek üzere bıçağı ile oğlunun boğazına dokunur ancak bıçağın kesmediğini fark eder. Bu gerçek teslimiyet timsali olayın ardından Allahu Teala Hz. İbrahim’e bir koç gönderir ve bunu kurban olarak kabul edeceğini bildirir. Kendisine gönderilen kurbanlık koçu kesen Hz. İbrahim, böylece Hz. İsmail’i kesmekten kurtulmuş olur. Kurban Bayramı hikayesinin de Hz. İbrahim’in hikayesinden kaldığı bilinmektedir.”

Burada da anlatıldığı gibi, teslimiyet, yüce yaradana sığınmak, ferahlığın en güzeli…

Tüm Müslüman aleminin Kurban Bayramı kutlu olsun… Sağlıcakla kalın…