Havaların yavaş yavaş ısınmaya başlamasıyla birlikte doğa canlanmış, ağaçlar tomurcuklanmış, insanlar kışlıklarını kaldırmaya başlamıştı.
Baharın müjdecisi gibi gelen güneşli günler umut verirken, bir anda soğuk hava yeniden kapımızı çaldı. Nisan ayına girmemize rağmen rüzgâr, yağmur ve zaman zaman dolu ile karşılaşmak, mevsim geçişlerinin ne kadar değişken olduğunu bir kez daha hatırlattı.
Bir gün tişörtle dışarı çıkarken, ertesi gün mont giymek zorunda kalmak, bahar aylarında artık sıradan hale geldi. Hızla değişen hava durumu, hem fiziksel sağlığı hem de günlük yaşamı doğrudan etkiliyor. Üst üste giyinmenin (kat kat giyinme yönteminin) yeniden gündeme gelmesi tesadüf değil.
Bu tür ani hava değişimlerinin ardında yatan en önemli nedenlerden biri de iklim değişikliği. Mevsimlerin geçişleri artık belirgin olmaktan uzak; bahar ayları bir anda yaz gibi ısınabiliyor ya da kışa dönüp soğuyabiliyor. Küresel ısınma ile birlikte atmosferdeki dengesizlikler, alışılmışın dışında hava olaylarını daha sık görmemize neden oluyor.
Bu dönemde en çok dikkat edilmesi gereken konulardan biri de sağlık. Mevsim geçişleri, bağışıklık sistemini zorlayabiliyor. Soğuk algınlığı, gribal enfeksiyonlar, alerjiler ve halsizlik gibi şikayetler artabiliyor. Bu yüzden kıyafet seçimine, beslenmeye ve uyku düzenine her zamankinden daha fazla özen göstermek gerekiyor.
Her ne kadar bir an önce sıcak havaları beklesek de doğanın kendi döngüsünü unutmamak gerekiyor. Baharın bu dalgalı havası, aslında doğanın denge kurma çabasının bir parçası. Bu süreçte sabırlı olmak, doğayla uyum içinde yaşamak ve değişikliklere açık olmak en doğrusu.
Havalar her ne kadar tekrar soğumuş olsa da, baharın gelmesi artık an meselesi. Doğanın bu geçici sürprizleri, bizlere hem hazırlıklı olmayı hem de sabretmeyi öğretiyor. Mevsimler değişse de umut hep aynı kalıyor: Güneşli, sıcak günler çok da uzakta değil.