Sevgili okurlar, size bugün bir kitaptan ve onu yazan kişiden bahsetmek istiyorum… Bahsedeceğim kitap bir tür kıyamet öyküsü… Yazan kişi, “Mutsuz çocukluklar, romancılar yaratır” diyen Nobel ödüllü yazar Doris Lessing.
Nobel edebiyat ödüllü İngiliz yazar Doris Lessing’in 1974 yılında kaleme aldığı Hayatta Kalma Güncesi; son derece çarpıcı bir distopik roman. Yaşanan bir felaket üzerine ortaya çıkan kaos ve içinde yaşayan insanları konu ediniyor. Hoyratça kullandığımız doğal kaynakların tükenişi, çevre kirliliği, terk edilen kentler, sokak çetelerinin kural tanımazlığıyla bir kaos ortamının yaratılması… Tam bir düzensizlik söz konusu. Pek, bu düzensizlikle çarklar nasıl dönerdi? Güçlülerin, güçsüzler üzerinde hakimiyet kurması ve sınıf farkının ortaya çıkmasıyla…
Lessing o kaos ortamını, kendisine emanet edilen bir kız çocuğunun sorumluluğunu almış, hayatta kalma mücadelesi veren orta yaşlı bir kadının bakış açısıyla aktarıyor olayları.
Aslında bir bakıma açgözlülüğün, doyumsuzluğun ve felaketin dünyayı bir çöplüğe dönüştürdüğünü anlatmaya çalışıyor.
Yozlaşmış bir sistemde yoksulluk, açlık, hoyratça kullanılan doğal kaynaklar, çevre kirliliği çok tanıdık. Şuraya kadar anlattığım her şey ne kadar da bizim dünyamıza benziyor değil mi? Bizlerde aslında o çöplükte iç içe yaşayan bir avuç insanız. Bu gerçekle yüzleşmek zorunda kalıyorsunuz ne yazık ki…
Bakıldığı zaman günümüzde düzensizliğin sorumluları gizlense de, Lessing kaleme aldığı itapta düzensizliğin sorumlusunu açıkça göstermiş. Bu düzensizliğin sorumlusu görevlerini yerine getirmeyip imkanları kendi çıkarlarına göre kullanan yöneticiler… Halk panik halinde ancak yöneticilerin halkla çok ilgisi yok.
Lessing, sadece çevre kirliliği ve tükenen kaynakları anlatmıyor. Kitapta tabir ettiği ‘şey’ kavramına dikkat çekiyor. ‘Şey’e kitabında şu sözlerle yer veriyor: “Şey”, kısaca iflah olmaz cahilliğin ya da iflah olmaz farkındalığın karşılığı olan sözcüktür. Şey bazen insanın cahilliği, bazen iklim krizi gibi kılıktan kılığa giren bir güç. Aslında Lessing’in anlatılmaya çalışılan temel şey, dünyanın sonu geldiği… İnsanlar bir felaketle yaşıyor ve dünya artık dayanılmaz bir yer. Hayattan parça parça koparak, sona yaklaştıklarını anlatıyor.
Sonuç olarak Hayatta Kalma Güncesi karanlık bir kitap olsa da günümüze çok da uzak kalmayan bir eser. Bizlerde Düzensiz, doğal kaynakların tükendiği, güçlülerin her zaman kendi çıkarlarına göre hareket ettiği bir dünyada yaşama tutunmaya çalışıyoruz.
Dilerim bir gün böyle bir karanlık dünyadan hepimiz kurtuluruz!