Bilgi çağında yaşıyoruz. Ancak bu çağın en büyük ironisi, bilginin bolluğu içinde gerçeği bulmanın zorlaşması.
Bir olay mı yaşandı? Daha üzerinden birkaç dakika geçmeden sosyal medya hesaplarında görselleri, yorumları ve biraz ‘dedikodu’ sosuyla süslenmiş versiyonları önümüzde bitiveriyor. İlk bakışta cazip gibi görünüyor, değil mi? Hızlı, kolay, zahmetsiz… Ama biraz düşününce insan sormadan edemiyor: Bu kadar hızla yayılan şey gerçekten bir haber mi, yoksa sadece söylenti mi?
**
“Gerçek haber gazetede okunur, Instagram’da değil…” Bu sözün büyük bir haklılık payı var. Çünkü gazete dediğimiz şey; doğruluk süzgecinden geçirilmiş, kaynağı araştırılmış, etik kurallara bağlı bir sürecin ürünü. Sosyal medyaya dönüp baktığımızda ise bir hikaye ya da gönderi paylaşmak kadar kolay, aynı zamanda sorumsuz.
Özellikle bazı sayfalar, habercilik kisvesi altında sadece dedikodu yayıyor. Bir olayın gerçek mi, kurgu mu olduğu umurlarında değil. Gelen bilgiyi alıp paylaşarak birkaç etkileşim daha kazanmayı yeterli görüyorlar. Ama unuttukları bir şey var… Kendi yarattığınız şeyler bir gün sizi de vurabilir!
**
Bu içerikler bir süre sonra gerçeği gölgede bırakıyor. Herkes bir şey söylüyor ama kimse neye inanacağını bilmiyor. Toplum gerçeği sorgulamaktan uzaklaşıyor ve en kötüsü doğruluğu şüpheli bilgilerle manipüle ediliyor. Bir yalan, doğru gibi yayılabiliyor; bir iftira, hayat karartabiliyor.
Bugün sosyal medyada yayılan içeriklere dikkatle bakın. Birçoğu ne doğrulanmış ne de bir sorumlulukla hazırlanmış. Ama biz sırf hızlı ve kolay olduğu için bu içeriklere ilgi gösteriyoruz.
Gerçek haber; sorumluluk, emek ve etik gerektirir. Bunun için bir sosyal medya paylaşımının cazibesine kapılmak yerine durup düşünmeliyiz. Haberin kaynağı ne? Bu bilgi doğrulanmış mı? Gerçekten güvenilir mi? Biraz yavaşlamak, gerçeği bulmak için en hızlı yol olabilir.
**
Sansasyonel başlık, güzel bir görselle milyonlara ulaşan içerikler bize bir şey kazandırmıyor. Aksine, doğru bilgiye ulaşma hakkımızı elimizden alıyor. Haber dediğiniz şey hala gazetelerde yazılıyor, araştırılıyor ve gerçeği yansıtıyor.
Unutmayın, gerçek zamana dayanır, yalan ise bir anlık parıltıyla kaybolur. O parıltıya kapılırsanız, yarın kendi yarattığınız yanlışın kurbanı olabilirsiniz!