Merhaba sevgili okuyucular… Bazen düşünüyorum da, içtenlik neden bu kadar zorlaştı?

İnsanlar neden kendileri gibi olmaktan bu kadar korkuyor? Günlük hayatta bile sahte gülümsemeler, ezbere ‘nasılsın’ soruları, içi boş iltifatlar…

Gerçek duygular nerede?

Birini gerçekten seviyorsanız bunu göstermekten çekinmeyin. Sevmiyorsanız da yapmacık davranmayın. Çünkü eninde sonunda her şey ortaya çıkıyor. İçten olmak, cesaret ister.

İnsanları ne düşüneceğini umursamadan, olduğun gibi olmak kolay iş değil. Ama bir kere yapınca, inanın bana çok rahatlatıyor. İçinde ne varsa onu söyleyebilmek, kendini saklamadan ifade edebilmek büyük bir özgürlük.

Ama biz ne yapıyoruz? Çoğu zaman içimizden gelmeyen şeyleri söylüyoruz. Başkaları mutlu olsun diye, sırf ortama uyalım diye sahte cümleler kuruyoruz. “Harikasın!” diyoruz içimizden öyle gelmese bile. “Her zaman yanındayım” diyoruz ama ilk fırsatta ortadan kayboluyoruz.

**

İşin kötü tarafı, herkesin bu yapaylık oyununa alışmış olması. Gerçek bir şey söyleyen, gerçekten hissettiklerini paylaşan insanlara bile garip garip bakılıyor. Sanki duygularımızı saklamak zorundaymışız gibi.

İçtenlik en çok nerede eksik biliyor musunuz? Siyasette. Orası tam bir tiyatro sahnesi gibi!

Bugün kavga edenler, “Biz hep beraberdik” diyor. Dün birbirine demediğini bırakmayanlar, bugün “kardeşim” diye hitap ediyor. Gerçekten inanıyor musunuz buna? Çünkü ben inanmıyorum. İçtenlik böyle bir şey değil. Söylediğiniz sözün, ettiğiniz yeminlerin bir ağırlığı olmalı.

Ama yok, her şey ‘çıkar’ meselesi olmuş.

Seçim zamanı herkes birden bire vatandaşı düşünüp birden adaletin, özgürlüğün, demokrasinin savunucusu kesiliyor. İş icraata gelince ortada kimse yok.

Güzel konuşmak yetmiyor, içten olmak lazım.

**

Peki ya sosyal medya? Orada herkes harika hayatlar yaşıyor. Herkes başarılı, mutlu… Bir de gerçek hayata bakın… Herkes dert küpü!

Sahte mutluluk pozları yerine, bazen “Bugün hiç iyi değilim” diyebilmek gerekmez mi?

İnsanlar birbirine özendiğinden mi, yoksa gerçekte mutsuzluklarını saklamak istediklerinden mi bilmiyorum ama bu sanal mutluluk oyunları hepimizi yoruyor.

Birileri hayatını mükemmel gösteriyor diye, bizim de kendimizi öyle göstermemiz gerekmiyor. Samimiyetin olmadığı yerde huzur olmaz.

Oysa içtenlik, hayatı anlamlı kılan şeydir. Yapmacık ilişkiler, sahte gülümsemeler, boş vaatler insanı yorar.

En güzeli, olduğunuz gibi görünün. İçinden gelmiyorsa “nasılsın?” bile dememek. Çünkü gerçek olan her zaman kendini belli eder. Ve unutmayın; içtenlik bir duruş, bir yaşam biçimidir.