Herbert George Wells ya da edebiyat tutkunlarının daha çok H.G. Wells diye tanıdığı dünyaca ünlü bilimkurgu yazarı. 21 Eylül 1866’da İngiltere’de doğuğ 13 Ağustos 1946’da 79 yaşında hayata gözlerini yumdu.
Bir yazarı büyük yapan noktanın ne olduğu okurlar arasında konuşulduğunda pek çok fikir ortaya atılır. Naçizane bir okur olarak benim için H. G. Wells’i büyük bir yazar yapan nokta, onun olağanüstü evren tasavvurlarını o kadar realiteye uygunmuş ve abesle iştigali yokmuş gibi sunabilme yeteneği.
En popüler olan eserlerinden bazıları ise şöyle sıralanabilir: Dr.Moreau'nun Adası, Zaman Makinesi, Dünyalar Savaşı, Görünmez Adam, Körler Ülkesi, Ay’da İlk İnsanlar.
Eserlerinde kurduğu gelecek tasavvurları, onu bilimkurgunun yaratıcılarından biri haline getirmiştir. Lakin Wells sadece geleceğe dair kurduğu dünya tasavvurlarında teknolojik gelişmelere değinmez. H. G. Wells’i büyük bir yazar yapan detay, onun bu teknolojik gelişmelerin sosyolojik ve psikolojik etkileri üzerine temellendirdiği kurmacasıdır.
Wells geleceğe dair salt ütopik ya da distopik kurgular inşa etmez. Onun yaptığı şey kurgunun temelinde olanların karakterleri nasıl etkilediği ve topyekün insanlığı neye ve nasıl dönüştürdüğüdür.
Bu bağlamda değinmek istediğim eseri, Dr.Moreau'nun Adası. Eserde çılgın araştırmalarını kamusal alanlarda devam ettiremeyen doktorun bir adaya gidip buradaki hayvanlar üzerinde acımasız deneyler yapmasını ve bu hayvanları insanlaştırma sürecini işler. Bu kurmaca evrenin içerisinde Wells’in sorgulamaya açtığı kavramlar arasında; ahlaki sorumluluk, zulüm ve insanın doğaya müdahalesi gibi temalar yer alıyor. Okur bunca acıya izin veren Tanrı’nın varlığını ya da iyiliğini de sorgular. Dr.Moreau’nun yaptığı ve bir noktaya kadar da başarılı olduğu hayvanları insanlaştırma deneylerine tanık olan adaya düşmüş iyi personalı kişinin gözünde gördüğümüz olayların gidişatı elbette ki kaosa sürüklenir ve karakterimizin kitabın sonunda doğanın üstünlüğünü kabul edip kendi içerisindeki insanı sorgulayışına tanıklık ederiz.
Kitaptan manidar bir alıntı ile yazıyı sonlandıralım: “İçimizdeki bizi hayvandan daha fazla bir şey yapan her neyse, tesellisini ve umudunu, insanların günlük dertleri günahları yada sorunları arasında değilde, maddenin engin ve sonsuz yasalarında bulmalıdır sanırım.”
DİPÇE: Mustafa Kemal Atatürk Nutuk eserinde, H. G. Wells’in "kalıcı dünya barışı için uluslararası hükûmet" görüşüne değinip tartışmaya açmıştır.