Koyuna, kuzuya
Kaval çalar gibi çalıp.
Otlattılar bizi.
Bol bol
Kaval dinleyip horul horul uyutultuk.
Çaldılar yünümüzü, sütümüzü;
Etimiz askıda satılmayı bekliyor.
Çaldılar güzel Allah’ımın cebinden, peygamberi.
Sahte peygamberler, şıhlar peyda oldu.
Din kitaplarından ayetleri çalıp
Yerine
“ Made in Human” yapımı ayetler koydular.
Çaldılar inancı, imanı.
Din, kitap ile soydular bizi…
Kuranın ilk ayeti, oku;
Okuma!
Hiçbir şeye dokunmaya evrildi!
Çaldılar aşkı sevdayı. Aşkı uğruna
Ferhat gibi dağları delen.
Mecnun gibi çöllerde deli divane olan
Aşıklar, romanlarda, şiirlerde kaldı.
Saatli, dolarlı aşklar türedi.
Hiç sormayın; iki gönüle seyran olan samanlığı.
Her türlü orus…ğun döndüğü
Dünya ticaret merkezi durumunda!
Çaldılar ekmeği aşı.
Emeği, alın terini.
Bir topan ekmeği buluyorsan, öp başına koy.
Un fabrikalarını, fırınları çaldılar…
“Futbol arsada güzel borsa da değil “ diyen
Metin Kurt’un amatör ruhunu çaldılar.
Zam üstüne zam yaparak
Cebimize anahtar uydurdular.
Cep delik mesken delik, kevgir olduk mübarek!
Ayın sonunu çaldılar.
Bakkal, pazar
Elektrik, su, yer gazı faturaları ile
Maaşlar erdi hidayete, aybaşı ay sonu oldu.
Oyumuzu, huyumuzu uykumuzu çaldılar
Dönülmez akşamın sabahındayız.
Siyasetçiyi başımıza taç yaptık, tıkaç olduk.
Tıkılmadık, sıkılmadık, yerimiz kalmadı.
“Bedeli kanla ödenmiştir” dediğimiz
Anayurdumuzu çaldılar.
Filistin toprakları satılık değildir
Lakin
Kanal İstanbul toprakları katar katar,
Katarlıya.
Topraklarımız evimiz barkımız yabancılarda…
Uyan kan uykularından,
Üsküdar da sabah oldu Mehmet!
“Umut fakirin ekmeği idi ya!”
Çaldılar umutlarımızı yarınlarımızı.
Buğdayı, arpayı, karpuzu, kavunu
Bulguru, pirinci, nohutu, tarladan kaldırdılar.
Çiftçinin mercimeğini, fırına verileli çok oldu.
Traktör, tarla ipotekli.
Yalan, dolan, vaat, tatlı dil
Soymanın yolu.
Bu yol, yordamla bir tek soyulmadık derimiz kaldı.
En sonunda adaleti de çaldılar.
Elinde terazi ile kilo kilo satıyor kanunları
Pazarcı Themis!
Sihirli kavalın büyüsüne kapıldık.
ÇALSIN KAVALLAR!
UYANMASIN KOYUNLAR!