Şöyle denizin içerisine masayı kurup/
Ayağı çıplak,
Başıkabak oturacaksın, içki sofrasına.
Hani, öyle 4 dörtlük sofraya gerek yok/
Biraz mevsim salata, az lakerda/
Lakin
İllaki peynir, kavun/
“ Allah bu günümüzü aratmasın” şükrünü unutmadan/
Yarasın! Temennisiyle açılışı yapacaksın!
Aç
Gömleğin düğmelerini, göbeğine kadar/
İki yakandan biri Karşıyaka/
Diğeri Göztepe olsun/ Göğsün deniz dolsun/
Toprak Zübeyde ana/ Dağlar çiçek koksun.
Boş ver! ne derlerse desinler/
İki yakası bir araya gelmiyor,dahil!
Ağır ağır demlen/
Denizin iyot kokan havasına, anason kokusu katarak/
Anılar kitaplığından çıkarttığın yaşanmışlıkları/
Tadını damağında şaklatarak/
Korkma!
Ne deniz tutar seni, ne rakı.
“Ay’a haber salın,
Çıksın bu gece!” Buyur/ Ne gerek var
Racon’u Cavit’e kestirmeye/
Masa senin, Ay, yıldızlar senin/Masa senin
Şarkılar söyle balıklara/
Ayaklarını çocuklar gibi suda çırp/
Denizkızına şiirler yaz/
Senin yüzünden suyu, Okyanusları sevdim/
Boğulursam bir karış suda boğulayım/
Sen hayatın ta kendisisin de!
De be kardeşim! çekinme/
Her kendi kendine konuşana deli damgası vurmazlar/
Bazen
Fazla aşktan kafayı yedi, veli oldu derler!
Bak! Sol tarafın ağrıyorsa/
Tarifsiz kederler içerisindeysen/
Utanma sıkılma/
Açıl denizanasına, dertlen/
Anadır anlar, kolları ile sarar/
Tutma, akıt gözyaşlarını, 2 damla gözyaşı/
Daha tuzlu yapmaz denizi!
Dal git/ Körfezde Ay ışığında oynaşan
Su perileri yakamozlara/
Kaldır kadehini raks edişlerine/
Sabaha kadar sürsün cümbüş/
Vur patlasın, çal oynasın.
Koy ver gitsin Dünya halini/
Nasıl olsa,
Evde karın ambarda darın yok/
Nerde akşam orada sabah.
Bir sen varsın, bir deniz/
Birde girdabında döndüğün rakın/
Kara deliklerinin etrafında,
Nasıl dönüyorsa galaksiler/ Öyle döner
Rakı girdabına kapılmış anılar!
Deniz her derde deva/ İnsanı ne beddua tutar, ne de büyü/
Salt, yakamoz perilerin gümüşten ışığı sarar göz bebeklerini/
Anı kaçırmak adına kırpışmaz kirpikler/
O an Müjganla ağlaşmak sana kalmış!
Bir kadeh, bir kadeh derken/
Dibi görülür şişenin ve gecenin/
Gün ağırken, yakamoz perileri evlerine döner.
Foça’nın siren kayalıklarında/
Denizkızların söylediği şarkıları/
İmbat,
Masada oturan adamın kulağına kadar taşır.
Bir nara patlatır masada oturan adam/
Tan vaktini, Güneş gibi yaran/
“Tutmayın kolumu ben bulurum yolumu.”
Yolu, yatağı sahil/
Sofrası, evi DENİZDİR.
“Hayal sofranız bereketli olsun.”