Manisa Ovası’na insan diksen büyür… Hakikaten de öyle… Ovada, çay ve fındık dışında aklınıza gelebilecek her türlü ürün yetişiyor… Az ya da çok olsun illa ki var.

Tabi bu ürünlerden bazıları öne çıkarak ovanın simgesi haline gelmiş durumda…

Bunların başında da hiç şüphesiz üzüm geliyor… Manisa’nın ‘sarı altın’ı olarak adlandırılan Çekirdeksiz Sultaniye Üzümü, ovanın en önemli tarım ürünü konumunda…

Ancak tarım için kullanılan ‘Üstü açık sanayi’ kavramı, aslında tarımın talihsizliği ile aynı anlamı da beraberinde taşıyor.

Neden diyecek olursanız bunu birkaç gün önce acı bir şekilde yaşadık…

Kurak günlerin ardından gelen yağışlar bağlardan hasat edilen ve sergide kurumaya bırakılan üzümlere adeta kabus oldu.

Manisa’nın Alaşehir, Saruhanlı, Şehzadeler, Salihli gibi ilçelerinden basına yansıyan fotoğraflar içler acısı…

Üzüm sergileri suyun içinde yüzüyor desek yanlış bir cümle kurmuş olmayız.

Tarımla uğraşanlar bilir… Bir ürün ekersin, bir yıl boyunca ağzına bakarsın… İlacı, suyu, gübresi, çapası, vesaire vesaire…

Üzüm de aynı şekilde. Bağlar uyanmaya başlayıp kış yarısına kadar çiftçi bağın içindedir. Budak, bağlama, arasını sürme, sulama, ilaçlama, yaprak alma, üzüm kesme, kurutma, toplama…

Yani sözün kısası bütün mesaisi üzüm üzerinedir bağcıların. Allah verir, talihleri iyi giderse ürün bol olur, verim iyi olur, sergide yağmur çamur görmez, fiyatı güzel olur, çiftçi kazanır.

Ancak bir de işler ters giderse, çiftçi için kara haberdir…

Birkaç gün önce yaşanan yağışlar gibi… Evet yağmur her şey için bereket, kimsenin itirazı yok.

Ancak üzümcü için aynı şey geçerli değil… Hele bir de üzümler henüz sergide ve tam kuruma aşamasındaysa…

Allah yağıştan etkilenen üreticinin yardımcısı olsun, yetkililer de zararları karşılamak adına adım atsın… Temennimiz bu…