Son bir aydır siyaset sahnesinde hareketlenmeler devam ediyor. Özellikle DP ve merkez sağdaki gelişmeler yazılarıma da konu oldu. DP’deki eksen kayması görüşüm partinin piri kabul edilebilecek üstatlar, eski milletvekilleri ve bakanlar tarafından da de doğrulandı. Parti tabanındaki gönül erleri ise bu gidişattan fazlasıyla mustarip. Bu konuları daha uzun süre tartışacağız. Bugün de İyi Partideki eksen kaymasından söz edeceğim.

            Yıllardır yazıyorum AKP’yi devirecek yegane güç merkez sağdır diye. Nedeni ise gayet açık, % 34 le gelen AKP’yi %49’lara taşıyan oylar DYP ve ANAP oylarıdır. Bu oyları geri alabilecek güç de oradadır. AKP’nin başarısının ardında elbette 2002’de meclis dışında kalan DYP ve ANAP’ın iyi yönetilmeyişinin payı büyüktür. Düz aritmetik bile bunu gösteriyor ama birleşerek DP adını alan partinin yöneticileri bunu görmüyor.

            CHP bunu çok önceden görmüş, milletvekili aday listelerini merkez sağda siyaset yapanlara açmıştı. Sayın Kılıçdaroğlu’dan da önce Deniz Baykal da Sayın İlhan Kesici’yi kadrolarına katarak merkeze doğru açılımın öncüsü olmuştu. Kılıçdaroğlu da aynı yolu izledi. Turan Tayan, Mehmet Haberal, İlhan Kesici, Bülent Kuşoğlu, İsmet Tokdemir ve daha birçokları merkez sağ siyaset çizgisinden gelerek CHP’den vekil oldular, dahası Mehmet Bekaroğlu gibi solcu İslamcı ve Abdullatif Şener gibi demokrat İslamcılara da kadrolarında yer verdi. AKP’de de çok sayıda merkez sağdan gelen arkadaşlarımız var. Yani merkez sağ kadrolar o kadar geniş, o kadar ehil ki; merkez sağdan oy devşirmek isteyen partilerin hemen hepsi kapılarını ardına kadar açıyorlar. Şahsen hem yerelde hem de genel seçimlerde en başından bu yana farklı partilerden şahsıma gelen teklifleri de yeri gelmişken söylemeden geçemeyeceğim.

            Merkez sağın çatı örgütü DP dışındaki neredeyse tüm partiler merkez sağa kucak açmışken, DP ise 76 yıllık geleneği eski ANAP’ın Almancı ve Yılmazcı ekibine, MHP eskilerine, her tarafa dönmekten başı dönenlere, Davutoğlu ve Akşener’in tasfiye ettiklerine ve kim olduklarını, hangi odakları temsil ettiklerini bilmediğimiz kimselere teslim etmiştir. Az sayıdaki dostlarımız ise ne yazık ki olan bitene seyirci kalıyorlar.   

            Ancak yiğidi öldür ama hakkını ver derler ya! Sayın Gültekin Uysal’ın olay twiti, yıllardan beri aradığımız sesti. İlk iki maddeye zaten kimse itiraz edemez, hele bir üçüncü madde var ki; bir nebze olsun hatalarını örtüyor, bizleri de ferahlatıyor. “20 yılda AKP tarafından devri sabık muamelesine maruz kalan T.C Devletini kurucu bir ruhla yeniden tesis etme yetisi”. Bu CB adayında olması gereken vasıflardan biri. Tam da sayın İlhan Kesici’nin 2022 bütçesi konuşmasında söylediği “Türkiye’de Devlet yeniden avdet edecektir” sözleriyle örtüşüyor. Yoksa Sayın Uysal da mı Kesici’yi tarif ediyor.

Gültekin uysal bu sözleri söyledi ya hemen itirazlar da yükseliyor. İtiraz kimden geliyor? T.C değerlerinin hiçe sayılmasına, devri sabık muamelesine maruz bırakılmasına göz yummuş, sessiz kalmış eski İslamcı dönme bir yazar müsveddesinden. Üsluba bakıyorsun, üslup değil söyleyene bakıyorsun adam değil. Sen kimsin ki, 76 yıllık geleneği olan Türkiye’nin, refahında, imarında, kalkınmasında birinci derecede pay sahibi olan bir siyasi harekete laf ediyorsun. Aklı sıra 6’lı masada oturan ve twitin ilk maddesinde işaret edilen sahiplerini korumak. Ne darbeler, muhtıralar görmüş bu gelenek, gene de boyun eğmemiş senin gibilerden mi korkacak.

Aslında söylenecek çok söz var ama onları bir başka yazıya bırakalım asıl konuya gelelim. Partilerde eksen kayması var. Son olarak İyi parti de Ülkücü takımı pasifize ederek merkeze doğru bir adım attı gibi görünüyor. Onun da hedefinde DP yönetimlerinin bir türlü dolduramadığı merkez sağdaki boşluğu değerlendirmek. Oysa bana hiç de öyle gelmiyor. Gidenlerin yerine gelenlerden bir tek Ayfer Yılmaz var diğerlerini tanımıyorum bile. Oysa partisinde merkez sağdan bir hayli yetkin isimler de var. Son kongrede bunların liste dışı bırakılma operasyonuna göz yuman Sayın Akşener bugünkü icraatında ne kadar samimi olabilir. Bu ciddi anlamda merkez sağa kayma operasyonu mudur? Yoksa idare-i maslahat mıdır? Bana göre ikincisidir.

Önceki yazılarımda da değindim, merkez sağda siyaset yapılacaksa, onun kendine özgü dilini konuşmak gerekir. Daha önce de söylediğim gibi Tansu Hanım, Ağar ve Zeybek de bu dili konuşamıyorlardı. Meral Akşener de sürekli bozkurt işareti yapmakla bu dili öğrenmeye zaten niyeti olmadığını ifade ediyor.

Şunu da unutmamak gerekir ki İyi Parti ne kadar eksenini merkeze kaydırmaya çabalasa da taklitleri aslını yaşatır.

Demokrat Partideki yabancılaşma ve eksen kaymasını düzelene kadar eleştirmeye devam edeceğim. Benim buna hakkım var yıllarımı verdiğim bu büyük misyonun yabancı ellerde heba olmasına rıza gösteremem. Ancak ne idiği belirsiz sahibinin sesi dönmelerin çemkirmelerine de müsaade etmem.

Sayın Gültekin Uysal’ı parti yönetimindeki hatalı seçimleri için ne kadar eleştiriyorsam, son twitte ifade ettiklerine de sonuna kadar katılıyorum. Keşke tavzih etmeye hiç gerek duymasaydı. “Ben sözümü söyledim kim ne anlıyorsa odur” diyebilseydi. Bu haddini bilmezin abuk sabuk ifadelerini Halk TV’de sarf etmiş olması da başka bir garabet.

Anlaşılan odur ki bu pilav daha çok su kaldıracaktır. Biz izlemeye devam edeceğiz. İzlenimlerimi de sizlerle paylaşacağım.  

Kalın sağlıcakla…