Manisa’nın dayanılmaz sıcak günlerinde biraz hava almak, biraz da epeydir ziyaret edemediğimiz “baba ocağı, ana ocağı” dediğimiz yerleri gezip görmek istedik.

İlk durağımız Afyon Dinar idi. Yıllardır orada yaşayan, lise yıllarından arkadaşım Aydın Polatkan’ı ziyaret edip, eskileri konuşmak, geçmişe duyulan özlemi gidermekti amacımız. Aydın Polatkan, aslen Manisalı ama 40 yıldır Dinar’da yaşıyor. Kendisi gibi öğretmen olan eşi Dinarlı olduğundan, Aydın da orayı yurt edinmiş. Aydın Polatkan ile Mesut Moralıoğlu iyi iki arkadaştır. Dinar’da otururken Mesut Moralıoğlu’nu telefonla aradık. Ve Seferihisar yakınlarında 10 gün kadar önce trafik kazası geçirdiğini öğrendik. Ucuz atlatılmış bir kaza… Tahir Hamdi Oral’ı konuştuk. Hakkı’yı konuştuk. Rahmetli olan ezacı Zeki Yazan’ı konuştuk… Manisa’nın o yıllarında okçuluk, atıcılık, atletizm ve dağ sporlarına hizmet edenleri konuştuk. Gündüz Değirmenioğlu’nu andık.

***

Eşimin baba ocağı Yalvaç… Isparta’nın en büyük ilçesi. Son yıllarda “cittaslow” denilen “sakin şehir/yavaş şehir” unvanını alan ilçelerden… Ancak bizim bulunduğumuz günlerde Yalvaç hiç de sakin değildi. İki gece konakladığımız Yalvaç’ın en ünlü meydanı, 800 yıllık doğu çınarının bulunduğu meydan. “Anıt ağaç” olarak koruma altına alınan çınarın çevresinde kahvehaneler dizili. Herkes, yılın en sıcak günlerinde yüzlerce yıllık çınarın koyu gölgesinde soluklanıyor. Pazartesi günü bir ara Çınaraltı’na uğradık ama oturacak tek bir boş sandalye bile bulamadık. Mahşeri bir kalabalık vardı “sakin şehir” Yalvaç’ta… Biz de ertesi sabah 06.30 sularında gittik Çınaraltı’na. Kimseler yoktu. Çaylarımızı yudumladık.

Yalvaç’ın pazaryerini de dolaştık. Fiyatları mukayese etmek için. Şaşırarak gördük ki, Yalvaç’ta pazar fiyatları Manisa pazarlarından biraz daha yüksek. Örneğin bir demet maydanoz 10 lira, bir kilo bamya 100 lira… Manisa’da yaşadığıma şükrettim.

Yalvaç’ın Masır parkı ya da piknik alanı, şu yakıcı yaz günlerinde adeta bir yayla görevi görüyordu. İki gece gittik Masır parkına, belli bir saatten sonra sırtımıza birer yün şal almak zorunda kaldık. Ağustos sıcağına şala ihtiyaç duyacağımız aklıma gelmezdi.

***

Sonra ver elini Akseki… Antalya’nın Akseki ilçesi. Baba ocağı. Hiçbir değişikliğe uğramamış. 60 yıl önce nasılsa, aynı şekilde duruyor. Herhangi bir gelişme de yok, gerileme de yok. Akseki “uçmamış” ya da uçuramamışlar… Birbirine paralel iki caddesi var aşağı çarşı, yukarı çarşı… Bir ucundan diğerine adımlamak üç-dört dakikasını alıyor insanın. Hepsi bu kadar… Esas “sakin şehir” Akseki olmalıymış… 

Eski adıyla Bucak, yeni adıyla Hüsamettin köyümüze de uğradıktan, geleneksel köy ve mezar ziyaretlerimizi yaptıktan sonra İbradı’ya, Ormana’ya, Sarıhacılar’a da gittik. Buralarda, Akseki’nin merkezine kıyasla bir hareketlilik vardı. Evler aslına sadık kalınarak yenilenmiş, turistik bir takım hamleler gerçekleştirilmiş, cazibe merkezi haline getirilmeye çalışılmış. Düğmeli evler, kafesli evler restore edilmiş, bazıları butik otele dönüştürülmüş. Akseki’nin merkezinde olmayan hareketlilik, İbradı’da, Ormana’da, Sarıhacılar’da vardı.

***

Akseki’ye gidip dönerken dikkatimizi çeken Beyşehir’in öğretmenevinde de bir gece konakladık. Gelişmiş, yaşanabilir, güzel bir şehir haline gelmiş. Göl kenarındaki Atik parkında Beyşehir gölüne bakarak çaylarımızı yudumladık.

***

Son uğrak yerimiz Isparta oldu. Isparta’nın en işlek caddelerinde gezerken, harika bir uygulamayla karşılaştık. Isparta Belediyesi’nin işlettiği ve ücretsiz hizmet sunan tuvaletler… İnsanın en temel ihtiyaçlarından biri olan tuvaletin ücretli olması zaten ayrı bir tuhaflık ama bu hizmeti ücretsiz olarak belediyenin sunması dikkatimizi çekti. Manisamızda hayal ettiğim bir hizmettir bu: Şehrin en işlek cadde ve meydanlarında hijyeni sağlanmış ücretsiz tuvaletler ve su sebilleri…

***

Manisa’ya döner dönmez soluğu yine Spil dağı Sultan yaylasında aldık. Biz gezideyken Büyükşehir Belediyesi, Spil yolununun aslfaltlama çalışmalarını tamamlamış. Adı, Manisa ile özdeşleşmiş; tarih, mitoloji ve flora bakımından ço zengin bir dağ olan Spil’in yollarının böyle geniş ve düzgün olması gerekiyordu. Geç bile kalınmış bu çalışma için Büyükşehir’e teşekkürler…