Dört kişilik bir ailenin aylık gıda harcaması tutarı yani açlık sınırı 6 bin 319 lira, yoksulluk sınırı da 20 bin 818 lira…

Ama cepteki para bu bile değil! Aç karnını doyuramazken, içinde gülmek, eğlenmek gibi gayet insani duygular barındıran eylemlere asla karışamazsınız. Gülmeyi, eğlenmeyi bıraktım bir yana, hasta bile olamazsınız. O kadar ki, ölmeyi dahi aklınızdan geçirmeyin, o da çok pahalı bir girişim olacağından geri kalanların ocağına incir ağacı dikersiniz.

Hatırlıyorum da eskiden pazara gidildiğinde, patates, soğan, domates, meyve falan beşer kilo alınırdı. Fiyat etiketlerini hatırlayın; misal, 5 kilo 3 lira yazardı. 250 gram diye satılan bir ürün etiketi yoktu…

Dilimle karpuz satmak mı? Pazarcı, gelene geçene dilim dilim karpuz tattırırdı sadece. İkram ederdi müşterisine, ürününü beğensin diye… Şimdi tezgahlar, satışa sunulmuş dilim karpuzlarla süslü de onun bile alıcısı çıkmıyor.

Bunlar, çok eski bir Türkiye’ye ait şeyler değil… Ama yeni Türkiye’de ve hatta yeni dünya düzeninde bir dilim ekmeğin, bir yudum suyun kıtlığına düşeceğimiz artık malumun ilanına kaldı.

***

Çarşıda pazarda, dost sohbetlerinde tv programlarında geçim derdinden bahsediliyor. Sıklıkla kullanılan söz ‘alım gücünün azaldığı.”

Tam manasıyla azaldık, fakirleştik! Orta sınıf diye bir ayrım kalmadı. Ya uçsuz bucaksız bir zenginlik ya da ayın sonu denk gelmeyen bir fakirlik.

Neyse ki aç karnımızla, iman gücümüze sarılıp şükretmeyi biliyoruz.

***

Pandeminin ve Ukrayna-Rusya savaşının etkileri diye dünyaya yutturulan ekonomik krizden milli hamlelerle bir çıkış yolu bulamamanın sonucu olarak enflasyonun zirveyi görmesi tüm dengeleri alt üst etti. Dünya liderliğine soyunurken, ülkede tarım bitti, üretim durdu, dışa bağımlı bir hale geldik. Özellikle gıda ve temel tüketim maddeleri başta olmak üzere müthiş bir zam furyası sardı elimizi attığımız her şeyi. Ücretli çalışanın maaşı günden güne eridi,alım gücü düştü. Kimse memnun değil olduğu şeyden, durduğu yerden. Herkesin derdi kendine yetiyor artık!

Başa gelenlerin en yalın haliyle anlatımı bu olsa gerek!

***

Ve haliyle düştüğümüz yerden kalmak için çeşitli hamleler deneniyor.

Patatese bir yılda yüzde 342 zam gelince, ekmek 1 yılda 4 kez zam görünce, OECD'nin Haziran 2022 tarihli Ekonomik Görünüm Raporu'nda yer alan tahminlere göre Türkiye'de 2022 sonunda yıllık enflasyon oranı yüzde 72 olarak ön görülünce, Enflasyon Araştırma Grubu (ENAG) verilerine göre yıllık enflasyon yüzde 175,55, son 6 aylık oran ise yüzde 71,44 olarak gerçekleşince; her yıl yılda bir kez toplanan Asgari Ücret Tespit Komisyonu 2022 yılında iki kez toplandı ve açlık sınırının altında hayatlar yaşayan asgari ücretliye can suyu verdi.

2022 yılı başında, 12 aylık dönem için brüt asgari ücret, %40 artış yapılarak net 4 bin 253 lira 4 kuruş olarak belirlenmişti. Ne var ki yılın ilk 6 ayında gerçekleşen %42,35 oranındaki enflasyon, asgari ücretliyi bir kez daha fakirleştirdi ve 2022 yılı başında 1 yıllık dönem için asgari ücret belirlenmiş olmasına karşın, Temmuz-Aralık dönemi olan ikinci 6 ay için bir kez daha. Masa başına oturuldu. Asgari ücrete, ara bir zam olarak %30’luk bir artışdaha yapılarak, yeni asgari ücret net 5 bin 500 lira olarak belirlendi.

Yeni asgari ücreti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan açıkladı… “Temmuz ayından geçerli olmak üzere yüzde 30 oranında bir ara artış yapıyoruz. Buna göre yeni asgari ücret 5 bin 500 lira olacaktır. İşçi başına devletimiz işverenlere de 100 lira destek verecek" deyince alkış kıyamet koptu bizim tarafta.

Ama hala yetmiyordu cebe giren para, ne oynamaya ne gülmeye…

Allah devletimize zeval vermesin ama yazımızın en başına iliştirdiğimiz açlık sınırı olan 6 bin 319 liradan yola çıkarsak eğer; eve giren 5 bin 500 lira maaş ile ev kirası mı verilecek, karın mı doyurulacak, çocuk mu okutulacak, faturalar mı ödenecek? Cepte, üste başa alınacak bir don parası kalmamışken, hovardalık yapılıp sosyalleşmekten, lüks hayatın pençesine düşüp dışarıda bir yemek yiyebilmekten, markete gidip süslü reyonların kurbanı olup çoluğa çocuğa bir çikolata almayı istemekten falan hiç bahsetmiyorum.

***

Ama tüm bu gerçekleri gören iyi insanlar da var! Zaten dünya dönüyorsa hala, bunda iyi insanların büyük katkısı var.

Devletin verdiği zam oranının üzerine yüzde 30,40 zam yapan özel işletmeler var… Maaş artı prim uygulamaları, çocuk, eş yardımları gibi güncellemeler, sosyal iyileştirmeler… Tüm bunlar çalışanlara bir nefes, nekahet halinden kurtulma şansı sunuyor.

***

Ve Manisa’dan peş peşe gelen güzel haberler var.

İlk haber geçtiğimiz gün Yunusemre Belediyesi’nden geldi.

Manisa'nın en büyük ilçesi olan Yunusemre'de belediye işçilerinin maaşlarına yüzde 78 oranında zam yapıldı. İşçiler, aldıkları yüzde 78 zammı belediye şantiyesinde davul zurna ile kutladı. Yunusemre Belediye Başkanı Dr. Mehmet Çerçi "Bu makamlar gelip geçici ama bu şehre bu insanlara hizmet etmenin onurunu yaşayacağız. Hiçbir işçimizi mağdur etmeyiz." dedi.

Şantiye alanında belediye işçileri ile bir araya gelen Yunusemre Belediye Başkanı Dr. Mehmet Çerçi pankartlarla ve "en büyük başkan bizim başkan" sloganlarıyla karşılandı.

Ve dün Manisa Olay Gazetesi bir güzel haberi daha manşetinden duyurdu.

“Büyükşehir çalışanlarının yüzü güldü!” başlıklı haberde, Manisa Büyükşehir Belediyesi, MASKİ Genel Müdürlüğü ve iştiraklerde çalışan 4 bin 342 çalışanın yanı sıra kadrolu işçi, sözleşmeli personel ve memurların maaşlarına zam yapıldığı duyuruldu.

Yapılan iyileştirmeyle çalışanlarını enflasyona ezdirmediklerini vurgulayan Manisa Büyükşehir Belediye Başkanı Cengiz Ergün, son 6 ay baz alındığında yüzde 117’lik bir artışla şirket işçilerinin en düşük maaşının 7 bin 447,55 TL’ye yükseltildiğini müjdeledi.

Başkan Cengiz Ergün, “Çalışanlarımızın hakları konusunda göreve geldiğimiz ilk günden itibaren her zaman hakkaniyetli olduk. Çalışanımızı hiçbir zaman enflasyona ezdirmedik. Maaş ödemelerinde herhangi bir gecikme yaşanmasına müsaade etmedik. Aynı anlayış ve özveriyle her zaman çalışanlarımızın yanında olacağız. Yeni ücretlerin değerli çalışanlarımıza ve onların kıymetli ailelerine hayırlı uğurlu olmasını yürekten diliyorum” diye konuştu.

Bunlar güzel haberler! Zammı yapana gurur, alana ise huzur veriyor.

Ne mutlu, veren ele de alan ele de.

Temennimiz tüm çalışanlar için… Temennimiz, açlıkla sınanmayan tek bir insan kalmaması için…