Baharı yaşamadan yaza geçtik. Püfür püfür esen gecelerin yerini bunaltıcı sıcakların alevleri sardı. Spil Dağı kızmaya başladı. Manisa yanmaya başladı. Eski Adliyenin karşısındaki Söğütaltı Kahvesinde dostlarla koyu sohbetler toplantıları gecenin geçmesini sağlıyor. Hemen hemen her akşam Söğütaltı Kahvesinde Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Mehmet Yılmaz’ın da katılımı ile bir araya geliyoruz. Avukatlarımız Mustafa Karakaş ve Zülfikar Gürcan, Şehzadeler Belediyesi Meclis Üyesi Çapala Mehmet, Kasa
İSMAİL KARADAĞ BİZLERİ PAŞA BESİCİLİKTE TOPLADI
Söğütaltı Kahvesinde her akşam iddialı pişpirik de oynanıyor. Patırtı gürültü altında bazen kumaşçı Hakan ve besici İsmail kazanıyor. Bazen de kasap Taner ve avukat Mustafa Karakaş ikilisi oyunların galibi oluyor. Kurban bayramı yaklaşıyor. Gerçi bir aydan fazla süre var. Kurbanlık konusu yavaş yavaş gündeme gelmeye başladı. İşte bu ortamda da kasap Taner ve İsmail Karadağ ile bu yıl kurbanlıklar kaça olacağı merak konusu iken Paşa Besicilik sahibi İsmail Karadağ bizleri çiftliğe davet etti. Bizim grup teklifi olumlu karşılayınca fuar alanı karşısındaki Paşa Besiciliğinin yolunu Zülfikar Gürcan, Mustafa Karakaş ve Çapala Mehmet ile birlikte tuttuk. Çiftliğin önünde kurt köpekleri havlayarak bizi ürküttü. İsmail Karadağ ve oğlu Sercan imdadımıza yetişti. Çiftliğin bahçesinde kasap Taner bizden önce gelmiş. Kumaşçı Hakan ve Erhan Yiğiter de orada. Şöyle bir kurbanlıklara baktık. Ve sonra oturduk davetlilerin gelmesini bekledik.
OĞLAK MEVSİMİ
Paşa Besiciliğin sahibi mangalı kurmuş oğlu Sercan ile birlikte etleri pişirmeye çalışıyor. Zülfikar Gürcan ile birlikte mangalın başına gittik. İsmail dostumuz “Bunlar sizlere değil çalışanlara. Sizler için fırında oğlak pişirdik” dedi. Davetliler gelmeye başladı. Manisa’nın hayvancılık uzmanı dayı İlhan Önüler oğlu Levent ile oturduk.
KURBANLIKLARIN DURUMU
Bu yıl kurbanlıkların fiyatlarının ne olacağını sordum. İsmail Karadağ’a dayı İlhan’a ve kasap Taner’e. Ev sahibi İsmail Karadağ dedi ki “Küçükbaş üç ile dört lira arasında. Büyükbaş ise yirmi beş bin lira ile otuz beş bin lira arasında” Peki dedim “Bayram yaklaştıkça hayat pahalılığı beklenen ilgi olmazsa fiyatlar düzmez mi?” diye sorunca üçü de “Hayır” dedi. Bu arada karnımız da acıkmaya başladığının farkına varan ev sahibi İsmail Bey ve oğlu Sercan kasap Murat’ın hazırladığı özel menünün arasında fırında pişirilmiş oğlak da servis edilmeye başladı. Zülfikar Gürcan “Oğlak çok güzel pişirilmiş” diye tabağını doldurmaya başladı. Mustafa Karakaş da ondan aşağı kalmadı. Ben temkinli davranarak İsmail’den mangalın üzerindeki köfte ve sucuklardan biraz getirmesini istedim. Zülfikar Gürcan “Ertuğrul abi oğlak çok güzel, böyle pişmiş ve lezzetlisini bulamazsın” dedi. Bende “Tamam, oğlaktan da yiyeceğim” dedim. Bir yanda müzik bir yanda eksiksiz donatılar masada yemeklerimizi yedik. Sonra kumaşçı Hakan sahneye çıktı. Birlikte Ankara havaları arasında koronavirüsten kurtulmanın keyfini oynayarak çıkardık. İsmail ve oğlu Sercan Karadağ’a teşekkür ettik ve Söğütaltı Kahvesine geldik. İşletmeci Mehmet’in çaylarını, kahvesini ve sodasını içmeye başladık. Ve hemen iddialı pişpirik masası kuruldu. Kahve kapanana kadar oyun oynandı. Gerçekten kim söylemişse doğru söylemiş. Dostlarla yenen yemek ömürden sayılmaz. Tekrar İsmail Karadağ ve oğlu Sercan’a teşekkürler. Bizlere güzel bir gece geçirttiler.