Valla çok değişik ülkede yaşıyoruz. Onca konuşulacak tartışılacak konu varken, siyasetten ekonomiye birçok akıl almaz olaylar yaşanırken, sabun köpüğü gündem üretmekte, gündemi değiştirmekte üstümüze yok.
Haftasonu yeşil sahalarda açılan bir pankartla nur topu gibi abuk bir gündemimiz daha oldu. Konu internette birçok mecrada dolaştığı için çoğunluğumuzun bilgisi vardır.
Haftasonu oynanan Sivasspor-Fenerbahçe maçında futbolcular sahaya bir pankartla çıktı, sonrasında aldıkları eleştiriler nedeniyle de çıktıklarına bin pişman oldular. Pankartta, 'Doğal olan normal doğumdur' yazısı yer alırken, altında da 'Tıbbi olarak zorunlu olmadığı sürece sezaryen doğal değildir' yazılıydı. Tabii ki, üstte büyük puntolarla yazılı olan 'Doğal olan normal doğumdur' ifadesi eleştiri oklarının hedefi oldu. Gerek basında gerekse sosyal medyada haberler, paylaşımlar büyük bir dalgaya dönüştü.
Futbolcular, zaman zaman sosyal içerikli mesajların yer aldığı pankartlarla sahaya çıkabiliyorlar. Üzerindeki yazı Türkiye Futbol Federasyonu'ndan onay almak zorunda. Böyle bir tepki olacağını bilseler izin verirler miydi vermezler miydi, tartışılır. 2025 yılının 'Aile Yılı' ilan edilmesine istinaden Sağlık Bakanlığı'nın sloganı olarak, böyle bir mesaj verilmesinde bir sakınca görmediler sanırım.
Biliyorsunuz, Cumhurbaşkanlığı genelgesiyle her yıl için bir tema belirleniyor. 2021 Türkçe, 2023 Mevlana, 2024 Emekliler ve 2025 de Aile yılı olarak ilan edildi. Bunun elbette ki bir nedeni vardır, bir şeylere dikkat çekilmek isteniyordur. Amaç bu olabilir ama, baktığımızda ne Türkçemizi doğru kullanıyoruz, ne hoşgörü sahibiyiz ne de emeklileri önemsiyoruz. Günümüzde aile ilişkilerinin çok sorunlu olduğu bir ortam varken, aile yapısı çok farklı boyutlara evrilmişken temanın böyle belirlenmesi iyi hoş da, slogan olarak normal doğuma dikkat çekilmesi bana tuhaf geldi. '3 çocuk yapın' söyleminden etkilenmiş olabilir belki konunun uzmanları. Bu arada şunu da belirtmeden geçemeyeceğim; Hep bu görevlerde yer alan uzmanları da merak etmişimdir. 'Böyle cin gibi fikirler bulan uzmanlar kimdir, ne yerler, ne içerler acaba diye'
Bu uzmanların icat ettiği sloganları paylaşıp 'Tamam bu yıl da bu işte' demek yeterli gelmiyor ki. Herkes göstermelik, adet yerini bulsun, birilerine yaranayım dercesine birşeyler yapayım diyor, sonra da işte böyle olmadık bir tartışma konusu ortaya çıkıyor. 'Gündeme ait mesajlarla daha açılacak birçok yazılı pankart olabilecekken bunu mu paylaşma zamanıydı, ülkede ne normal ki, erkekler siz buna bi zahmet karışmayın' diye tarzında birçok eleştiriler oldu. Evet, bu pankartın ne yeri ne de zamanıydı. Buna gelinceye kadar birçok ciddi konu varken üstelik.
Aslında, burada dikkat çekilmek istenen nokta, sezaryen doğum sayısının son yıllarda bir hayli artması. Çok da doğru. Günümüzde 3 doğumdan 2'si sezaryen olarak yapılır hale gelmiş. Bunun nedeni tamamen kadınlar ya da doktorlar değil bence. Sağlık hizmetlerinin özelleşmesi ve kâr amacının öne çıkmasının getirdiği bir durum. Bu yüzden değil mi birçok tahlil, tetkik ve operasyon yapılıyor. Doğumlarda sezaryen oranı artıyor. Doktorun doğumda aktif rol oynadığı, ebelerin doktorun yardımcı personeline dönüştüğü bu sağlık sistemi içinde gelinen nokta. Önceden doğumu ebeler yaptırdığı için çocuklar ebelerinin adını bilirken, şimdi 'Senin eben kim?' desen hiçbir çocuk cevabını bilmez. Tabii ki günümüz şartlarına, ihtiyaçlarına göre bir sistem olacak ama, en sağlıklısının olması şart. Modern olmak uğruna likit konumda olanlar gözardı edilmeyecek. Demek ki bir sistem değişikliği gerekiyor.
Daha biz vajinal doğum bile diyemiyoruz. Normal doğum ve sezaryen doğum söylemi bizim ortaya çıkardığımız bir ifade, e bu da olayı anormal bir duruma kendiliğinden getiriyor. Düşünsenize, futbolcuların 'Doğal olan vajinal doğumdur' yazılı pankartla sahaya çıktığını. Zaten uzun süredir normalleşemiyoruz, bir de böyle olaylar yaşayınca tamamen anormale dönüşüyoruz.
Bir doktor o kadar hasta baktığı yoğun süreçte, saatlerce süren vajinal doğumu mu yaptıracak yoksa yarım saat süren sezaryen doğumu mu? Günümüzde sağlık çalışanlarına yönelik şiddeti de gözönüne alırsak, normal doğumda olası bir aksi durum yaşandığında ‘Neden sezaryene almadın?’ suçlamasının doktorun üzerinde yarattığı baskı da bir neden diyebiliriz. Hal böyle olunca doktor da, 'Sezaryen yapayım, başım ağrımasın' diyor.
Üstüne bir de kadınların doğum kaygısı eklenince, varın siz düşünün. Kadınların yetiştirilme tarzının getirdiği noktada 'Edep yerlerini ört' derken, gebe kalındığında doktor muayenede 'Bacaklarını aç' doğumda 'Ikın' diyor. Muayenede bile tedirgin olan kadın, nasıl vajinal doğum yapacak?
Geldiğimiz noktanın birçok sebebi var. Anne adayı olarak doktoruna güvenen bir kadın, o ne derse onu yapacak. Tamamen kendi isteğiyle sezaryen doğum isteyenler de yok değil günümüzde. 'Çocuğumun yükselen burcu şu olsun' diyerek tarih, saat belirleyenler bile var. Ama baktığımızda öncelikle sağlıklı dünyaya gelsin, herkes için en önemlisi o.
Birtakım ayrımcılıkları ortadan kaldırmak için, günümüzde artık kelimeleri korkmadan, utanmadan söylemeliyiz. Vajinal doğuma normal doğum diyerek, sezaryen doğum yapan kadınları anormal hissettirmemeliyiz. Ben de mecburen iki sezaryen doğum yaptım. İkisini de doğduklarında hemen kucağıma aldım, kokularını hissettim, o ilk ağlamalarını duydum. Bu duygular sadece vajinal doğumda hissedilmiyor yani.
Kadınların vajinal doğum korkusunu üzerlerinden atmaları şart. Bunun uğraşısını vermeliyiz. Ebe destekli eğitimler, önyargıların yıkılması önemli. Sağlıklı, modern doğumhane şartları yaratmalıyız. Yani hem fiziki anlamda hem de ruhsal anlamda birtakım değişim ve dönüşümlerin olması şart. Burada herkes üzerine düşen görevi yaparsa eğer, birşeyleri düzeltmek imkansız değil, yeter ki isteyelim.
Bugünlerde, 'Bu dünyaya çocuk getirmek ne kadar doğru?' düşünceleri olsa da, evlat sahibi olmak isteyen herkese rabbim bu duyguyu tatmayı nasip etsin. Tatmış olanların evlatlarına da sağlıklı ömürler versin, şansları bahtları açık olsun. Doğacak olan her bebeğin güzel bir dünyaya gözlerini açması dileğiyle, sevgiyle kalın ama normal kalın.