Kendimize Bakmak, Çocukta Görmek
Bir gün aynaya baktığınızda sadece kendinizi mi görürsünüz?
Yoksa orada, size ait olmayan ama bir yerlerden tanıdık gelen ifadeler de olur mu?
Ben bazen oğlumun gözlerine baktığımda, aslında kendi duygularımla karşılaşıyorum.
Onun davranışlarında, isteklerinde, öfkelerinde kendime dair çok şey buluyorum.
Ve fark ediyorum: O sadece bir çocuk değil… Benim yansımam.
Ayna Benlik ve Toplumsal Yansıma
Sosyolog Charles Cooley’in “ayna benlik” kuramı tam da bunu anlatır.
Cooley’e göre biz, başkalarının bizi nasıl gördüğünü hayal ederek kendimizi inşa ederiz.
Yani aslında benliğimiz, başkalarının zihninde oluşan "biz" üzerinden şekillenir.
Bu bireysel düzeyde başlar ama zamanla sosyal dokunun içine yayılır.
Bir toplum, içindeki bireylerin yansımalarından oluşan dev bir aynadır.
Bir Oyuncak Üzerinden Gelen Farkındalık
Bir gün oğlumla yaşadığımız küçük bir olay, bu büyük resmi bana çok net gösterdi.
Bir oyuncak istemişti. Üstelik hemen o an.
Ben, biraz beklemesi gerektiğini söyledim. Alacağız ama şimdi değil.
Yüzü düştü, ağlamaya başladı, içine kapandı.
Tam o sırada ona şöyle dedim:
"Eğer bir şeyi beklerken hayatı durdurursan, mutsuz olursun."
O cümle, oğluma söylediğim bir nasihatten fazlasıydı.
Bir aynanın önünde kendi sesimi duymaktı aslında.
Çünkü ben de hayatım boyunca aynı şeyi yapmıştım.
Bir haber beklerken, bir görüşme zamanı gelene kadar, bir adım atılmasını umarken…
Sanki saat durmuş gibi yaşıyordum. İçimde konuşmalar dönüyor, kafamda senaryolar yazılıyor ama ben o anın içinde hiç olmuyordum.
Beklerken Yaşamak
Ve fark ettim: Oğlumun gözlerinde kendi sabırsızlığımı, kendi beklentiye saplanmışlığımı görüyordum.
İşte ayna bu.
Ve bu ayna, sadece bireyler arasında değil, toplumun tamamında işliyor.
Anne babanın aynası çocuğa yansıyor. Öğretmenin aynası öğrenciye geçiyor.
Ve biz, her yeni nesle sadece sözlerimizi değil, davranışlarımızı da miras bırakıyoruz.
Sonuca Değil, Sürece Odaklanmak
Öğrencilerimde de benzer tablolar görüyorum.
Hedefleri var, hayalleri var. Ama o hedefe ulaşana kadar yaşadıkları süreci sanki es geçiyorlar.
Sonuca kitlenmiş gözlerle, yaşadıkları anı görmüyorlar.
Oysa o gün geldiğinde mutluluk, birkaç saatlik bir sevinç oluyor.
Peki ya o zamana kadar geçen aylar, günler, anlar? Onlar ne oldu?
Hayat sadece sonlardan ibaret değil.
Hayat, sürecin kendisi.
İstediğimiz şeye ulaşana kadar geçen her gün, aslında bizim karakterimizi, sabrımızı, azmimizi şekillendiriyor.
Ve bu süreci bilinçle yaşayan bir insan, hem kendine hem çevresine bambaşka bir enerji yayıyor.
Ayna Temizse Gelecek de Aydınlık Olur
Biz değiştiğimizde, sadece kendimiz değişmiyoruz.
Bir davranış biçimi topluma ekleniyor.
Ve bu, toplumun rengine yeni bir ton kazandırıyor.
Bu yüzden aynaya bakarken sadece ne gördüğümüze değil, nasıl yansıttığımıza da dikkat etmeliyiz.
Oğlum, o gün ağlamayı bırakıp benimle oyun oynamaya devam etti.
Oyuncağı bir gün alacağımızı biliyordu ama o günkü oyun daha gerçekti artık.
Ve belki de en kıymetli öğrenme o anda gerçekleşti:
Beklerken de yaşam devam eder.
Bugün çocuklarımız bize bakıyor.
Yarın ise onlar başkalarına ayna olacak.
Bu döngü böyle devam ederken, aynayı parlatmak bizim elimizde.
Hem kendimiz için, hem toplum için, hem de gelecekte büyüyecek nesiller için…