Adamın elinde kalem.
Adamların ellerinde sopalar.
Kalem yazdıkça sopalar yontuldu!
Öfke, hiddet arttı.
Kalemin yazma bedelini,
Bedene öğretti sopalar!
Vücutta kemikler un ufak.
Kafa karpuz gibi yarıldı.
Kaş patladı,
Diş döküldü,
Çene kırıldı.
Kalem
Kırıldı bir kere.
Yazamaz, çizemez hale kondu.
Hastalandı yatırdılar bir hastane koğuşuna.
Hayati tehlikesi var dediler.
Özgürce yazamamanın, oksijensizliğinde
Yaşaması şans eseri.
Sokaklarda kol geziyor sopalar ile sopacılar.
Memleketin yazan kalemleri,
Sopacılarla bir güzel ıslah ediliyor.
“ Dayak cennetten çıkma.
Sopa, gürgen ağacından”
Demokrasi sopasız, 2 adım atamaz halde.
Kim kalem tuta,
Kim yaza,
Kim çize,
Yandığının resmidir.
Eşek sudan gelinceye ısladıla!
Hak hukuk mu arıyorsun?
Miting mi düzenliyorsun?
Yürüyüş mü tertipliyorsun?
Haydar’ın ikizi cop hakkın!
Kalemle değil
Sopa ile eğitilen
Sopa ile yola getirilen toplum olduk.
Beyzbol takımı olmamasına karşın
Dünya’da,
En çok Beyzbol sopası satılan ülkeler arasındayız!
Dersini mi çalışmadın?
Yaramazlık mı yaptın?
Trafikte tartıştın mı? Sopalardan sopa beğen!
Karakolda ayna var diyorlar.
Düşmedim bilmem. Ama
Sopanın aynalısı olduğunu kesin!
Sanır mısınız ki,
Kılıç’a boyun eğmemiş kalem.
Sopaya boyun mu eğecek?
Sopanın her darbesi, ustura gibi keskin eder kalemi!
İktidarların, muhaliflere öfke dolu sözleri,
Konum atmaktır sopacılara. Vurun kaleme!
Vur dediler, “ Öldürdüler sopa ile düşünceleri
Halbuki,
Ölmez düşünceler, bir kalemde vücut bulur
Der ki,
Benim bedeni mi öldürebilirsiniz düşünceleri mi asla!
Bedenler toprak olur
Düşünceler yeni bedenlerde hayat bulur.
İcat edildiği günden beri yakıldı,
Kırıldı kalem. Yok edilemedi.
Sopanın gücü,
Kalemin gücüne, Dünya döndükçe üstün gelemeyecek.
Şiiri, aşkı, sevdayı, şarkıları, börtü böceği,
Güzellikleri, ekonomiyi, siyaseti, ilimi, bilimi, tarihi
Aklınıza gelen her ne varsa kalem yazar.
Sopacılar.
“ Düşünceleri “ karanlıklara gömmek için çukur kazar!