Arap baharı adını vermişlerdi
Bomba, kurşun
Ölüm, gözyaşı iklimine.
Çöl rüzgarları yerini,
Acı, dram rüzgarlarına terk etmişti!
Her şey, 2010 yılında
Tunuslu bir gencin kendini yakmasıyla başladı
Yanan genç bir bedende çıkan yangın,
Tüm Arap ülkelerini yaktı, yıktı!
Tunus, Mısır, Libya, Suriye,
Bahreyn, Ürdün, Yemen gibi ülkeler
Çayır, çayır yanmaya başladı.
Batı bu yangına
Arap baharı adını verdi!
Hani!
Köy yanar, kahpe taranır ya! O hesap!
Oysa, Mezopotamya kültüründe bahar,
Dumuzi ile karısı İnanna’nın kavuştuğu gün
21 Mart’a yani gece – gündüz eşitliği olan
Baharın başlangıcına denk gelir.
Bu birleşmeden dolayı havalar ısınır,
Bolluk ve bereket gelir, tahıllar büyür, hayvanlar doğurur.
2011 yılında bu topraklarda
Bereket bolluk değil, ölüm doğdu!
Baba Abdullah, anne Rihan,
Beş yaşındaki Galip ve üç yaşındaki Aylan'dan oluşan aile,
Suriye'deki çatışmaların başladığı
2011 yılının sonlarına kadar, Şam'da yaşıyorlardı.
Kurdi ailesi, çatışmalar artınca ülkenin kuzeyindeki
Kobani'nin 25 kilometre ötesinde
bulunan Beğdik köyüne yerleştiler.
Kanada’ya gitmek üzere İstanbul’a geldiler.
Arap baharının rüzgarları, kuru bir yaprak gibi
Kurdi ailesini önüne katmış, meçhule sürüklüyordu!
Aile,
Kanada’ya normal yollardan gidemeyeceğini anlayınca
İstanköy adasına gitmek üzere, bir gece yarısı,
Bodrumdan botla denize açıldılar.
Açtı Akdeniz!
Binlerce yıldır insan ölümleriyle doymuyor.
Almadığı can kadar,
İnsanların özgür kalmasına izin vermiyordu.
Adeta,
Özgürlüğün ve hürriyetin Akdeniz’le yaşam sınavıydı bu.
Maviden bir ölüm, gece-gündüz
Uçsuz bucaksız bir tuzaktı insanlara.
Akdeniz, yaşlı, genç, kadın, erkek
Çocuk, dil, din ayrımı yapmadan on binlerce insanın katili olmuştu.
Bindikleri botla,
Bir kaç saat gitmişlerdi ki, dev dalgalar botu, alabora etti.
Çığlıklar, feryatlar geceyi yırttı.
Yıldızlar ışıklarını birer, birer söndürdüler!
Sonra...
İnsanlık vurdu sahile!
Sabah kıyıda,
Üzerinde kırmızı tişörtü, mavi pantolonu
Olan bir çocuk bedeni, yüzükoyun yatıyordu.
Sanırdınız uyuyor!
Akdeniz’in ölüm ninnisi söyleyen dalgalarında!
Jandarma kayıtlarına, Aylan Kurdi adıyla geçti vaka.
3 yaşındaydı.
2 çocuğunu ve karısını kaybeden baba;
“Onlar dünyanın en güzel çocuklarıydı.
Herkes için çocuğu dünyanın en değerli şeyi değil midir?” diyordu.
Bir çocuk uyuyordu sahilde.
Sanırdınız uyuyordu!
Onun uykusu, insanların aklında iz düşümü oldu!
Akdeniz’de sığınmacıları kurtarma görevini sürdüren,
‘Professor Albrecht Penck’ isimli gemiye,
2015 yılının eylül ayında Bodrum açıklarında boğularak ölen
Aylan Kurdi’nin adı verildi.
Kendini kurtarmaya yetmediği adı,
“KURTARICI” olacak,
Hayatın, sürgün yemiş filizlerine!