İnsan diyorum, çevre diyorum, tarım diyorum! Nefes diyorum bayım! Yaşamak, ölmek diyorum! Ama ne gam! Öyle kötüsünüz ki; “Ölene, az kenarda öl de kimsenin keyfi kaçmasın” diyebilecek karanlıktasınız. Bu cümleler hikayenin sonu… Anlamaya çalışalım peki, ne olmuştu?

***

Gelişmiş sanayisiyle övünen şehirlerde yaşanması en kaçınılmaz şey olan çevre felaketlerinin son örneği 24 Haziran Cuma gecesini 25 Haziran Cumartesi gününe bağlayan gece yarısı Manisa’da yaşanmıştı.

Manisa Organize Sanayi Bölgesi 4. Kısımda yer alan bir fabrikada, gece saat 03.30 sıralarında molaya çıkan işçilerin havaya karışan kimyasal gazdan solunum yoluyla zehirlenmesi ve vakaların hastanelik olması ile ortaya çıkan çevre felaketi sonrası Manisa Valiliği, Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü eli ile inceleme başlatmıştı.

Yaşanan çevre kirliliğine, felaket yaşanmadan önce tedbir almayan yetkililer; felaket sonrası acil olarak sahaya inerek, bir fabrikadan sulama kanalına atıldığı tahmin edilen ve ilk belirlemelere göre hidrojen sülfür gazı (siyanür) olduğu düşünülen kimyasal atıktan örnek aldı.

ANALİZ İÇİN ALINAN ÖRNEKLER BAKANLIKTA… SONUCUN ÇIKMASI ZAMAN ALACAK!

Muradiye’nin Karaali mahallesinden geçen Mesir Sulama Birliği Kooperatifi‘ne ait sulama kanalından analiz için alınan örnekler bakanlığa gönderildi ancak analiz sonuçlarının 1 haftadan önce çıkmayacağı belirtildi. Kimyasal atığın döküldüğü sulama kanalı civarındaki fabrikaların kamera kayıtlarının incelenmesi ve kimyasal atığın hangi madde olduğunun kesin olarak belirlenmesinden sonra, olayın failinin de ortaya çıkarılacağı açıklandı.

İnsanların zehirlendiği, tarımın ve doğanın tehlikeye atıldığı bu vahim olay karşısında yetkililerin yeterli açıklamayı yapmaması ise kafa karıştırdı.

Her nasılsa 1 haftada çıkmaz denen sonuçlar 2 gün içinde hali hazır hale getirildi. Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı yaptığı açıklamada sulama kanalına kimyasal atık boşalttığı belirlenen fabrikanın lisansını iptal edip çalışma ruhsatını elinden aldı. Fabrikayı para ile cezalandırdı.

“MOSB, BU OLAYIN FAİLİ DEĞİL MAĞDURU!”

Manisa Organize Sanayi Bölgesi (MOSB) kaynakları, yaşanan çevre felaketinin sorumlusu olarak gösterilmekten şikayetçi oldu. ‘Olayın faili değil mağduru’ olduklarını savunan MOSB kaynakları, işçilerin zehirlendiği fabrikanın kendi sınırları dahilinde olduğunu ancak sulama kanalına dökülen kimyasal atıktan kendi sınırları dahilindeki herhangi bir fabrikanın sorumlu olmadığını açıkladı.

OKLARIN YÖNÜ DEĞİŞTİ!

Sınırları oldukça genişleyen ve kendi santralleri ile atıksu arıtma tesisi olan MOSB, yaşanan çevre felaketi sonrası kendisine yönelen okları resmi olmayan bu açıklamalarla başka bir yöne çevirirken, oklar bölge sınırları dahilinde olan Muradiye Organize Sanayi Bölgesi (MUOSB) ve orta ölçekli sanayi bölgesi olarak anılan serbest bölgeye çevrildi.

GÖZ YUMANLAR ŞİMDİ DE SESSİZ Mİ KALIYOR? İYİ PARTİLİ BAŞKANIN İDDİALARI ÇOK VAHİM!

Bilindiği gibi İyi Parti Yunusemre İlçe Başkanı Tufan Akan, 28 Mayıs tarihinde bu bölgedeydi.

Karaali Köyünde yaşayan vatandaşların çağrısıyla bölgeye giden başkan Tufan Akan, o gün köylülerin şikayetlerini dinlemiş, kanal çevresinde yaptığı incelemenin ardından basın açıklaması yapıp kamuoyunu bilgilendirmişti.

Tufan Akan o gün yetkililere seslenerek, Mesir Sulama Birliği Kooperatifi’ne ait sulama kanalından su içen hayvanların telef olduğunu, tarlaya ekilen ürünlerin kanaldan çekilen su nedeniyle kuruduğunu, insanların sudaki kimyasal koku yüzünden hastalandığını fotoğraflarıyla birlikte ortaya koymuştu.

MEĞER BİR AYDIR ÖNEM ALINMAMIŞ!

28 Mayıs 2022 tarihindeki ihbar niteliği taşıyan bu açıklama ve fotoğrafların ardından, hiçbir yetkilinin o bölgede neler olduğunu araştırmak için harekete geçmediğini iddia eden İyi Parti Yunusemre İlçe Başkanı Tufan Akan, 8 fabrika işçisinin zehirlenerek hastanelik olmasından dolayı konuyu sahiplenmek zorunda kaldıklarını savundu.

Akan, Karaali Köyü sakinlerinin 1 yıldır bu şikayetlerle yaşadığını söylerken, özellikle Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü’nü yetersiz kalmakla suçladı.

Sulama kanalının Karaali Köyü’nden başlayarak 3 kilometrelik bir tarım alanını ve yaşam alanını etkilediğini belirten Başkan Akan, siyanür gibi oldukça zehirli bir madde salınımı yapılan bu sulama kanalının Manisa başta olmak üzere İzmir’i bile tehdit ettiğini bir kez daha yineledi. 

AKAN “8 İŞÇİ GÖZ  GÖRE GÖRE  ZEHİRLENDİ! ŞİMDİ HERKES GERÇEKLERİ BİLİYOR!”

8 işçinin zehirlenmesinin sürpriz olmadığını söyleyen Akan, “Yaşanan çevre felaketi, bilinçli bir tedbirsizliğin sonucudur. Tüm ihbarlara, şikayetlere rağmen göz göre göre insanların sağlığını tehlikeye attılar. O gece o işçiler zehirlenmeseydi, yaşanan çevre kirliliğinin üzeri kapatılmaya devam edecekti.

Nereden atıldığı aslında çok da belli olan o kimyasal atık o gece bir gaz patlamasına neden olmasaydı, tam bir yıldır olduğu gibi yine sulama kanalına salınıp sulama kanalından Gediz Nehrine kadar ulaşacaktı. Şimdi artık tüm yetkililer, tüm ilgililer, tüm Manisa halkı gerçekleri biliyor ve o bölgeden düzenli olarak sulama kanalına bırakılan o kimyasal atığın insan sağlığına, doğaya, tarıma nasıl zarar verdiğini görüyor. Artık Manisalılar adına benim de tek isteğim şey, bir an önce bu çevre kirliliğinin nedeni olan işletmelerin tespit edilmesi ve gereken cezanın uygulanması” dedi.

***

ŞİMDİ DE POLEMİK ZEHİRLENMESİ YAŞIYORUZ

Nereden bakarsan bak vahim bir olay! Tam bir suç örgüsü.

Manisa Valiliği’nin kafasını kuma gömdüğü olaylar silsilesi içerisinde, Bakanlık tarafından suçu sabitlenen fabrikanın kapısına kilit vurulmasıyla üstü kapatılan çevre felaketinin yarattığı tahribat sağlık açısından son buldu mu bilinmiyor ama siyaseten polemik zehirlenmesi yaşamaya devam ediyoruz.

Muradiye Organize Sanayi Bölgesi’nde (MUOSB) 1. Etap altyapı inşaatının başlaması nedeniyle düzenlenen törende konu malum çevre katliamı oldu.

Ne de olsa, dolaylı olarak Muradiye Organize Sanayi Bölgesi’nde (MUOSB) da olaydan sorumlu tutulmuş ve kimi çevrelerce suçlanmıştı.

MUOSB Başkanı Osman Kıvırcık, olayın üzerinden neredeyse 1 ay sonra, kendisini ve bölgesini savunacak sözlerle basının karşısına geçti.

MUOSB BAŞKANI KIVIRCIK KONUŞTU

BUGÜNÜN SUÇLUSU DA DÖNEMİN CHP’Lİ BELEDİYESİ OLDU

Manisa Olay Gazetesi bu haberi manşetten duyurdu. “OSB’deki çevre katliamının ihalesi kapanan CHP’li belediyeye kaldı” başlıklı haberde,  KIvırcık ve Baybatur’un dirsek teması kurdukları açıklamaları peş peşe sunuldu.

Kıvırcık, bölgede kirliliğe neden olan fabrikanın, dönemin Muradiye Belediyesi’nden ruhsat aldığını ve bu ruhsatın kendilerinin çabalarıyla iptal edildiğini söyledi.

Konuşmasında CHP Yunusemre İlçe Başkanı Yalçın Arcak’ı hedefe koyan Kıvırcık, “Şahsıma yönelik ‘Sayın başkan bu durumdan rahatsız olduğunu biliyoruz neden üç maymunu oynuyorsun?’ şeklinde açıklama yapıldı. Sen gelip bize sordun da biz sana cevap mı vermedik, konuyu anlatmadık mı? Ben hayatımda hiç üç maymunu oynamadım. İşyerinin, bir açma ruhsatı var. Firmaya, dönemin Muradiye Belediyesi tarafından verilmiş bir ruhsat. Bu ruhsatı vermek çok kolay. Ama bunu iptal etmek her babayiğidin harcı değil. Biz bunu bir yıl gibi bir sürede iptal ettik. Çünkü burası bir hukuk devleti. Burası bir muz cumhuriyeti değil. Bu firmayı yakın takibe aldık, uyarıları yaptık. Daha sonra bu firmanın kanalizasyon ve yağmur suyu hatlarını Aralık 2021 tarihinde kapattık. Çevre Şehirciliği yazımızı yazdık, bu firmanın lisansı iptal edildi, ceza kesildi ve tahliye kararı verildi. İçerde 30 bin ton atık vardı, 6 ay süre verildi. Yangın çıkmasının sebebi de kimyasal reaksiyondandır, kimsenin burayı yakma şansı yok. Bu firmayla birlikte toplantı yaptık ve 1 ay içinde tahliye yapacağına dair söz verdi. Bu konuyu bilip bilmeden konuşmak doğru değil. Muradiye OSB üzerinden kimse siyasi rant elde edemez. Bu ruhsatı bir OSB’den alamazsınız, şartları çok ağır. Ama çarpık yapılaşmış sanayi bölgelerinden bunu rahatlıkla alabilirsiniz. Belediye ile protokol yapılarak sanayi siteleri yapma dönemi bitmiştir. Biz Muradiye OSB olarak bu tür firmalara ruhsat vermedik ve vermeyeceğiz” dedi.

AK PARTİ’Lİ VEKİL BAYBATUR’UN DA OKLARI CHP’YE

Kıvırcık’ın hemen ardından söz alan AK Parti MKYK Üyesi ve Manisa Milletvekili Murat Baybatur da sorumlu olarak kapanan Muradiye Belediyesi’ni gösterdi. Baybatur, “Muradiye bölgesi çok güzel toprağıyla da mümbit, ova diye tabir edebileceğimiz çok güzel bir yer. Fakat öyle bir duruma getirildi ki bu bölge ne yazık ki CHP’li bir belde belediyesi yönetimi yüzünden bir yanda konutlar, villalar bir yanda fabrika alanları oluşturuldu. Halbuki Muradiye OSB bu işin en başında olmuş olsaydı bu şekilde karman çorman bir bölge haline gelmemiş olurdu” dedi.

***

SUÇLAYAN ÇOK, ÇÖZÜM ÜRETEN YOK

Birbiri ardına gelen suçlamalara yenilerini ekleyen bu gelişme de gösterdi ki kimsenin umurunda değil sağlığını kaybeden insanlar, siyanür akan sulama kanalı, Gediz’e karışan o kimyasal, Gediz’den akıp koca Manisa Ovasını kül edecek, içme suyuna salınacak zehir; kimsenin umurunda değil.

Varsa yoksa ötedekine suç isnat etmek.

AKILLARDA DELİ SORULAR!

Suya ve havaya salınmasına izin verdikleri kimyasal gaz nedeniyle insanları zehirleyen, çevreyi zehirleyen o fabrikanın yönetimi hakkında taammüden cinayete teşebbüsten dava açıldı mı? Hayır!

Hadi suçu hafifletelim… Taksirle ölüme veya yaralanmaya neden olmaktan dava açıldı mı? Hayır!

Hadi biraz da iyimser olalım, en azından toplum sağlığını tehlikeye atmaktan açılmış bir soruşturma, bir ceza davası var mı? Hayır!

Manisa Valiliği bu konuda neden duyarsız kaldı? Bilmiyoruz!

Manisa Valiliği, hakkındaki şikayet ve ihbarlara rağmen denetleme görevini yerine getirmediği iddia edilen Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Müdürlüğü hakkında soruşturma başlattı mı? Hayır!

Olayda kusuru bulunan kurum ve kuruluşlar kamuoyu ile paylaşıldı mı? Hayır!

Cumhuriyet Savcıları, tüm bu şikayetleri ihbar kabul edip soruşturma açtı mı? Hayır!

Tüm çeneleri kapatmak için sadece fabrikayı kapattık. Oldu-bittiye getirdik. Ama gün gelecek ve …

“Son ırmak kuruduğunda, son ağaç yok olduğunda, son balık öldüğünde beyaz adam paranın yenmeyen bir şey olduğunu anlayacak.”