Bu yazım ‘'Unutkanlık'' ve fark etmeden geçen ömrümüz üzerine. Unutmak aslında bize şahane bir hediye. Uyuyunca değil, unutunca geçer acılar. Bazen farkında olup uyuturuz kendimizi, bazen farkına varamadan uykuda geçiririz yılları. Unuttum çok şeyi. Hafıza silmek diye bir eylem varmış hakikaten ve işe yarıyormuş. Ancak o hafıza, acı veren kötü anıları silerken aradaki güzel şeyleri de alıp götürüyormuş bazen...
2014'ün son çeyreğinde unutalım acı veren kötü anıları. Hayata, yeni bir yıla, yeniden başlamak, sil baştan yapıp resetlemek gibisi yok. Herkesi yeniden, yeni baştan tanımak gibisi paha biçilemez. Zihnimi ve hayatımı tazelerken tüm resimleri ve isimleri yeniden kodluyor beynim.
Ve bu süre içinde saygımdan şüpheye düşenlerden özür diliyorum...
Kalabalık gruplar, eğlenceler, bayramlar, özellikle düğünler, geçmiş hesaplaşmalarının ortaya en rahat döküldüğü atmosferi yaratırlar.
Ömür defterinin kaydı tutulur farkına varmadan...
Kalabalığın içindeki yalnızlıkta; müzik sesi, kahkahaların ve sohbet uğultusunun üzerine çıkıp sessizlikte dinleyin. İyi kulak verirseniz, duyarsınız herkesin iç sesini... Verilememiş kararların, çıkılamamış yolların, harcadıkları mevsimlerin, oyaladıkları hayatların özetle; ‘'Ömür Defteri''nin kaydını tutar insan kalabalıklar arasında bile...
Her kalabalıkta, her kutlama da, hele bir de yıl sonuna yaklaşıldıysa; 365 günün, ‘'Ömür Defteri''ndeki her sayfasına silgiyle yaklaşır insan. Kendiyle baş başa kaldığında siler, unutur bilerek ve isteyerek bazen...
Her yeni gün ‘'Ömür Defteri''nin ilk sayfasıdır. İçini güzel doldur.
Çok sevdiklerim ve unuttuklarım var benim. Unutur insan bazen, en sevdiğini, en çok seveni ve en çok acıtanı... Ve gene de yaşamak güzel.
Kalp acır, ruh yıpranır ve beyin unutur. Unutmak en büyük cezadır unutulana... Sevgi ile kalın...



Nuray ÇEVİRMECİ ile HAYATA DAİR
[email protected]