Sevgili dostlar, o kadar özledim ki sizleri. Her ruhun bir ilacı var. Benim ilacım da yazı yazmak. Sizlerle sohbet etmek. İş yoğunluğu bir yerlere yetişme mücadelesi içinde yazmaya zaman ayıramıyordum. Evde kaldığımız bu zamanlarda anladım ki içimizdeki özlemlere daha çok zaman ayırmalıyız.
Yoksa hayat çok kısa kocaman dünyada bizler ufacık bir kum tanesi gibi akıp gidiyor istediklerimizi yapamadan yok oluyoruz.
Küçük hanımlar, küçük beyler!
Sizler hepiniz geleceğin bir gülü, yıldızı ve ikbal ışığısınız.
Memleketi asıl ışığa boğacak olan sizlersiniz.
Mustafa Kemal ATATÜRK …
Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk egemenliğimizi ilan edip bu güzel bayramı geleceğin gençleri çocuklara armağan edeli tam 100 yıl geçmiş.
‘’Sevginin, kardeşliğin tohumlarının atıldığı bu güzel günden beklentimiz dünya geleceğinde hoşgörünün hâkim olması, barışın ve mutluluğun tesis edilmesidir.” diyerek çocuklarımızı yetiştirmede yürüyeceğimiz yolu bizlere göstererek, bu yola meşale yakmış; millî ve manevi değerlerine bağlı, yeni düşüncelere açık, üreten, paylaşan ve aydın olarak yetişen her neslin ülkemizi her alanda daha ileriye götüreceğini vurgulamıştır.
Türkiye Cumhuriyeti’nin ulusal bayramlarından birisi olan 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı, her yıl bütün yurtta ve yurt dışı temsilciliklerimizde coşku ile kutlanmaktadır.
Büyük Millet Meclisi 23 Nisan 1920’de açılmış ve Türk halkı bu tarihte egemenliğini ilan etmiştir. Atatürk, 23 Nisan 1924’te ‘23 Nisan’ gününün bayram olarak kutlanmasına karar vermiş, bu tarihten 5 yıl sonra ise 23 Nisan 1929’da bu bayramı çocuklara armağan etmiştir. 23 Nisan ilk defa 1929 yılında Çocuk Bayramı olarak da kutlanmaya başlanmıştır.
İlk olarak 1979 yılında altı ülkenin katılımıyla uluslar arası boyutta kutladığımız bu milli bayramımız artık dünya çapında büyük değer görmekte ve her yıl ortalama kırk ülkenin katılımıyla uluslar arası bir çocuk şenliği şeklinde devam etmektedir. Yabancı ülkelerden gelen çocuklar ülkemizde sevgi ile karşılanmakta ve Türk çocuklarının evlerinde misafir edilmektedir.
Dünyada çocuklarına bayram hediye eden ve bu bayramı tüm dünya ile paylaşan ilk ve tek ülke Türkiye’dir. 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı, millî birliğimizin kenetlenmiş bir ifadesidir.
Türkiye Cumhuriyeti’nin geleceğini cumhuriyet çocuklarına emanet eden Atatürk diyor ki: “Türk çocuklarındaki kabiliyet her milletinkinden üstündür. Türk kabiliyet ve kudretinin tarihteki başarıları meydana çıktıkça, büsbütün Türk çocukları kendileri için lâzım gelen hamle kaynağını o tarihte bulabileceklerdir. Bu tarihten Türk çocukları bağımsızlık fikirlerini kazanacaklar, o büyük başarıları düşünecekler, harikalar yaratan adamları öğrenecekler, kendilerinin aynı kandan olduklarını düşünecekler ve bu kabiliyetle kimseye boyun eğmeyeceklerdir.”
Ecdadını okuyarak, eğitimle öğrenen Türk çocukları ATATÜRK’ü unutamayacak. Biz anne, babalar başta bizler öğreteceğiz çocuklarımıza ATAMIZI…
Kendimi bildiğimden beri her 23 Nisan, evimiz, okulumuz, yaşadığım her yer bayraklarla donanır. Her 23 Nisan sabahı ananem Elver Hanım Selanik’te tanıştığı Atatürk’ü anlatır onun ve tüm şehitlerimizin ruhuna lokmalar döker dua ederdi. Kahvaltıdan sonra babamla birlikte 23 Nisan kutlamalarına giderdik.
Yıllar geçti, şimdi ben bir anne olarak çocuklarımla kutluyorum 23 Nisan’ı 100. Yılında evde kaldığımız bu zamanlarda elimizde bayraklar, yüreğimizde ATAMIZIN sevgisiyle…
***
Selanik’in en güzel kızlarından biriymiş… Sarı saçlı, mavi gözlü, beyaz tenli tam bir göçmen kızıymış Elver Hanım. Mübadelede gelmişler Manisa’ya. Selanik’te yaptıkları iplik dokuma işine Manisa’da devam etmeye başlamışlar. Babası ve amcası ile ortak yaptıkları işlerinde Manisa’nın sayılan, sevilen esnaf ve aileleri arasına girmişler. Mübadele yıllarında yaşadıkları acıları şimdi dostlarıyla acısını çıkartırcasına mutlu olarak yaşıyorlarmış.
Elver hanım; ailesinin gözdesiymiş, aklı, becerikliliği ve güzelliği kadar tam bir dokuma ustasıymış. Manisa eşrafından Arif beyle evlenince 5 yıl arayla iki kızları olmuş. Kızlarının büyüğüne Refika küçüğüne Şükran adını koymuşlar.
Refika öyle hamarat öyle becerikli ve cesurmuş ki. Gencecik kızken bile komşuların tavuklarına horozlarına bakar gerektiği zaman keser parçalar türlü yemekler hazırlarmış. Refika yı 18 ne gelince iplik dokuma atölyelerinde kendilerine yardımcı olan çok çalışkan dürüst hem de sanatkar Hakkı beyle evlendirmişler.
Hakkı bey hem çok çalışkan hem de çok tutumlu bir ev erkeğiymiş. Refika hanım ailesinden aldığı terbiye annesinin türlü mühacir yemekleriyle harmanlanmış mutfağıyla dilden dile dolaşan yemekleriyle konuşulur olmuş. Tüm bu becerilere birde el işleri iğne oyaları eklenince ev ekonomisine de katkı sağlamaya başlamış. 3 çocuklarını karı koca birbirlerine destek olarak biri bin ederek okutmuş iş sahibi yapmış evlendirmişler.
Annemi kaybettiğimde, genç bir kız olurken, büyürken kadınlığı öğrendiğim, mutfak kültürünü , ev ekonomisini, eşine desteği, anneliği öğrendiğim hayata dair her konuda toparlayanım, dua edenim, desteğim teyzem seni Rabbime emanet ettim.
Şimdi dua sırası bende …
İçimdeki özlemle …
Sevgiyle kalınız.