Türkiye’de toplam gelirin yüzde 46’sından fazlasını nüfusun yüzde 20’lik kesimi alıyor.

Yani kaba bir hesapla ülkenin toplam gelirinin neredeyse yarısını 16 milyon kişi alırken geriye kalan 69 milyona yakın kişi gelirin kalan kısmını paylaşıyor.

En fakir yüzde 20 ise toplam gelirin yüzde 6’sını pay ediyor.

Bayramlarda kafasını gömdüğü topraktan çıkaran bazı vatandaşlar ise “Madem ekonomi kötü neden sahiller kalabalık?” yorumları yapıyor.

Ekonomik durumun iyi bir halde olduğunu ‘Toplam gelirden yüksek pay alan kesimden çıkarma gafletine düşmek’ hele hele ekonomik açıdan güçlü olmadığı için o tatili yapmayı beceremeyen vatandaşın bu söylemi sürdürmesi daha da acı...

Suskun kalabalıkların sessiz çığlıklarına kulaklarını tıkayan bu vatandaş, sahil kentlerinde çadır kurup tüm seneyi birkaç güne sığdırmaya çalışan tatilciler dahil tüm deniz kenarlarına bakarak göğüs kabartır.

Aslında zor olmayan şey ‘tatil’ kavramının lüks olarak görüldüğü bir toplumda işlerin ne durumda olduğunu hayal etmek...

Tatil yapıyorlar, arabaları var, yiyorlar, içiyorlar...

Ne yapsınlar?

Aç yatıyorlar, ekmek alamıyorlar, evleri yok, çöp karıştırıyorlar...

Ne yapsınlar?

Bir taraf, ‘Ekonomi kötü diye ağlayıp tatil yapıyorlar’ derken diğer taraf, ‘Aç yatıyorlar ama ekonomi kötü demiyorlar’ der.

Suç biraz da gerçeklikten kopuk yaşamayı sağlayan birtakım söylemlerin, kendi tarafından yeniden dile getirilmesine olanak sağlayan ve ekonomik olarak belki de hayatı boyunca gerçekleştiremeyeceği bazı hedefleri 'sevdiği zengin ya da siyasiler’ gerçekleştirsin isteyen vatandaşın...

Ekonomisi kötü olan vatandaş, ‘Ekonomi kötü’ diyen tatilcilere kızıyor.

Ne yapsınlar?

Her seferinde söylediğim gibi her zaman toplum olarak yanlış tarafa yönelmeyi çok iyi beceriyoruz.

Bizim sorunumuz bu.

Fransız kalıyoruz.

Odağımız şaşıyor.