Türk toplumu, zaman içinde önemli değişimler yaşadı. Değerlerin erozyona uğradığı, toplumsal dayanışmanın azaldığı ve ahlaki değerlerin yitirildiği bir dönemden geçiyoruz.

Birlik, beraberlik, dayanışma, hoşgörü ortamı git gide yok oluyor.

Ülkede siyasi, ekonomik, kültürel sorunlar var. Evet, aklınıza gelebilecek her türlü olumsuzlukla karşı karşıyayız. Ancak bana kalırsa en büyük kayıp, ahlaki değerlerde yaşanıyor. Toplumumuz ahlaki değerlerini kaybediyor.

Yozlaşma normalleşiyor. Sorgulamayan, sesini çıkarmayan, kendinden olmayana saygı göstermeyen ve toplumu kutuplaştıran nesiller yetişiyor. Bu durum içten içe toplumun temelini çürütüyor.

Yaşanılan olaylara bakın… Hırsızlık, cinsel istismar, şiddet, cinayet, intihar vakaları artık sıradanlaştı. Kanıksadık artık… Her gün bu tarz haberleri okumaya alıştık. Vahşetin ve acının her türlüsüne tanık oluyoruz. Ne yazık ki toplumun çürümesi her gün biraz daha derinleşiyor.

Genç kuşak tarih ve memleket bilincinden yoksun. Yaşadığı ülkenin siyasetini, tarihini, coğrafyasını, kültürünü bilmiyor. Eğitim sistemi, bu konularda bilinçsiz bir nesil yetişmesine neden oluyor.

****

Çürüyoruz! Ne yazık ki, ne yaparsa yapsın hesap vermeyeceğini bilen, nasıl olsa bir şey olmaz anlayışına sahip geniş bir kesim var…

Bu yüzden ahlaki değerlerin erozyona uğraması çok ciddi bir durum. Bu yola girildiğinde geri dönüşü çok zor. Herkes, her şeyi kendine hak görüyor. Başkasına olunca ses çıkarmıyor… Kendi başına gelince haksız da olsa olayın üstüne gidiyor.

Ekonomik uçurum, sınıf ayrımları, liyakatsizlik ve adaletsizlik... Bunlar çürümeyi hızlandırıyor. Bir sistem oluşturuldu. Ya bunun içinde kalacaksınız ya dışında.

Yaşadığımız olayların hiçbiri normal değil, bunu en baştan kabul etmelisiniz. Görmezden gelerek, toplumun gazını almak için göstermelik önlemlerle çözüm olmaz. İşte bu yüzden topluma yön verebilecek siyasi partilerin, STK’ların ve siyasi liderlerin önemi çok büyük. Bununla beraber bu sistemi kabullenecek bir toplumun inşa edilmesi gerekiyor.

Yani çürümenin önüne geçmek için toplumsal bilinç, adalet beklentisi ve demokratik değerlere olan inanç yeniden oluşturulmalıdır.

Unutulmamalıdır ki çürüme tepeden başlar ve tüm topluma yayılır. Yayıldığı zamanda demokrasi, hak, hukuk, liyakat, adalet beklentisi de olmaz.

Çıkarlar, menfaat, sistemin çürümüşlüğüne uyum… Aslında şu an da yaşadığımız şey tam da budur!