Acını yaşa Öfkeni de yaşa Ve seyret Kendini sakın bastırma Öyle su üste akan yaprağa bakar gibi bak Uzanıp onu almaya kalkışma Kendini suçlama, başkalarını da suçlama Olacak olandan kaçınamazsın O yüzden hiç bastırma kendini Baskılama Çünkü insan, bastırdığı duygunun esiri olur. /Cahit Zarifoğlu
Fazlaca sahiplendiğiniz kendinizin ne kadar farkındasınız? Peki ya duygularınızın? Hissettikleriniz ile karşı tarafa yansıttıklarınız aynı mı?
Louıse Hay’e göre psikolojik olarak bastırılan duygular, bize bedenimizde var olan hastalıkların nedenlerini söylüyor. Layığıyla yaşanmamış, bastırılmış her duygu bizde yine; fakat başka bir şekilde tecelli ediyor desek yanılmış olmayız. Bu yazımda sizlere öfkenin bastırılması konusuna değil de, aksine öfke duygusunun ardında bastırılmış olan duygulara değineceğim.
Bazen özlem duyduğumuz kişiye öfkeleniriz. Aslında hissettiğimiz özlem duygusu, sevdiğimiz insanı yanımızda görme isteğinden kaynaklanır; fakat gösterilen duygu öfkedir. Veyahut paniklediğimizde asabi biri haline geliriz. O sırada telaşlı ruh halimiz, stres seviyemizi artırır ve hâl ve hareketlerimizi kontrol edemez oluruz. Çaresiz hissettiğimizde ise hiddetlenir, yanımızdaki kişiden öfkemizi sakınmayız. Halbuki bu tepkinin asıl ifadesi: Şu an ne yapacağımı bilmiyorum ve bu yetersizlik duygusu bana kendimi kötü hissettiriyordur.
Tüm bu örnek davranış modellerinde gördüğünüz üzere duygularımızı öfke kılıfıyla gösteriyor olabilir miyiz?
Öfke, varoluşsal bir duygudur. Ben buradayım tatminkârlığının somutlaşmış halidir. Sadece hoşnut olunmayan durumlara bir kızgınlık ifadesi olarak değil, aynı zamanda bazı üstesinden gelinemeyen ruh halleri ile başa çıkamama durumundan doğan bir tepkidir. Çünkü duygulara dair kontrol kaybedilir. Benliğimizi tehdit altında hissetmek ise bizi öfkelendirir.
Tabiatı gereği insan, kendini güvende hissetmek ister. Ne var ki güvende olmak adına kendini eksik ifade eder. Eksik diyorum; çünkü öfke bizi eksik bırakır. Asıl düşüncelerimizin, duygularımızın üzerini örter.
İşte tam da bu zamanlarda kükremektense, içimizdeki o kısık sese yönelmeliyiz. Bu yükselişimizdeki nedeni kendimize sormalıyız? Asıl hissettiğimiz duyguyu dile getirmeliyiz. Ancak bu şekilde çevremiz ile sağlıklı bir iletişim kurabiliriz. Zira insan, düşünce ve histen ibaretse, o halde hissettiği gibi yaşamalı. Hiçbir kılıfa gerek duymadan… Olduğu gibi…
Bir sonraki yazımda görüşmek üzere… Hoşça kalın…